Hasan CEMAL
Camide bira içtiler! Bu asılsız iddia, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Gezi’yi itibarsızlaştırmak isteyenler tarafından geçen haziran ayında günlerce dillendirilmişti. Şimdi anlaşıldı ki, o boş bira kutuları sonradan caminin içine "gizli eller" tarafından konulmuş...
Meselenin özünde "komploculuk", "ben bilirimci" iktidarların, otoriter ya da totaliter rejimlerin "hukuk benim" diyen kafaları yatıyor. Dolmabahçe Camii’ne gizli ellerce bira kutularını koyduran zihniyet, bakın Türkiye'nin yakın ve uzak tarihinde nerelere uzanıyor?
Camide bira içtiler!
Hatırlayın:
Bu asılsız iddia, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Gezi’yi itibarsızlaştırmak isteyenler tarafından geçen haziran ayında günlerce dillendirilmişti.
Hatta, içki içildiğini görmediğini söyleyenDolmabahçe Camii’nin müezzini hakkında soruşturma bile açılmıştı. Sanıyorum, o camideki görevinden de alınmıştı o din adamı...
Şimdi anlaşıldı ki, o boş bira kutuları sonradan caminin içine gizli ellertarafından konulmuş...
Haberi geçen gün okurken, bu yakınlarda seyrettiğim bir Polonya filmi aklıma geldi.
Yıl 1953, Çekoslovakya’nın başkenti Prag.
Yahudiler’in sindirilmesi ve bastırılması için Moskova’da Stalin düğmeye basmış durumda.
Komünist partileri harekete geçiyor.
İstihbarat örgütleri aracılığıyla Yahudilere komplolar kuruluyor.
Hırsızlıklar yapılıyor, cinayetler işleniyor, ülke dışına paralar kaçırılıyor.
Ama hepsi Yahudilerin üstüne yıkılıyor.
Büyük bir antisemitik dalga kabartılırken, Yahudi cemaatinin liderleriyle önde gelenleri hapse atılıyor, hatta uydurma mahkeme kararlarıyla idam ediliyorlar.
Prag’da komploların farkına varan bir polis şefi, Moskova’nın emriyle gizli polis tarafından işkenceyle öldürülüyor.
Daha ilginci, Yahudilere karşı kurulan tüm komplolarda, provokasyonlarda başrolü bir Alman istihbarat elemanı, Hitler’in hizmetinden Stalin’in hizmetine geçmiş olan bir SS subayıoynuyor.
28 Şubat'ı, AK Parti'ye tertipleri, Şırnak'ı hatırlayın
Bu örnek kimilerine abartılı gelebilir.
Ama meselenin özü aynı.
Meselenin özünde komploculuk yatıyor. Ben bilirimci iktidarların, otoriter ya da totaliter rejimlerin hukuk benim diyen kafaları yatıyor.
28 Şubat dönemini hatırlayın.
Müslümanları itibarsızlaştırmak için asker tarafından -Aczimendiler dahil- ne çok komplolar kurulmuştu, sonradan rezil içyüzleri ortaya saçılan...
2000’li yılları düşünün.
AK Parti’yi itibarsızlaştırmaya, hatta iktidardan devirmeye yönelik tertipleri şöyle bir hatırlayın.
Cumhuriyet gazetesine bomba atanla, kanlı Danıştay baskınını düzenleyenin aynı kişi olması...
Baskın sırasındaki şeriatçı slogan yalanları... Ve arkasından Türkiye’nin 11 Eylül’ü diye atılan manşetleri, devlet büyüklerince verilen demeçleri...
Yine hatırlamaya çalışın:
Rahip Santorini Cinayeti’yle, Hrant Dink Suikastı’yla, Zirve Yayınevi Katliamı’yla ilgili olarak bir askeribelgede geçen o korkutucu operasyonlardeyimini...
Ve orada şu anlama gelen yorumu:
“Hıristiyanlar öldürülecek, Müslümanların üstüne yıkılacak!”
Bunları unutmayın!
Ya da 26 Mart 1994’te insanlığa karşı bir suç niteliğinde işlenen ve 19.5 yıl boyunca devlet tarafından inkâr edilen Şırnak Katliamı konusundaki ilk savcılık soruşturmasında varılan sonucu da aklınızdan çıkarmayın:
“PKK’nın işidir!”
Altan Öymen'den 6-7 Eylül hatırlatması
Hep aynı zihniyet, aynı kafa.
Evet öyle.
Bu zihniyetin çarpıcı bir örneğine daha bugünlerde okumaya başladığım -ve ayrıca yazacağım- duayen abimiz Altan Öymen’in son kitabı “...Ve İhtilal”de (Doğan Kitap) bir kez daha rastladım (s. 117, Beşinci Bölüm)
Yıl 1955, 6-7 Eylül günleri.
Demokrat Parti (DP) iktidarda, Menderes de Başbakan’dır.
İstanbul’da korku dolu o iki günde, başta Rumlar olmak üzere, gayrimüslümleri hedef alan pogrom niteliğinde korkunç saldırılar yaşanır.
Arka planda devlet vardır.
Askerin içinde örgütlü kontrgerilla ya da Özel Harp Dairesi tarafından düzenlenir her şey.
Ama 6-7 Eylül ‘komünistler’in üzerine yıkılır. İstanbul’daki Sıkıyönetim Komutanı Nurettin Aknoz Paşa’nın demeci gazete manşetlerinde patlar:
“Komünistlerin işidir, salkım salkım asılsınlar!”
Bugün aynı zihniyet camiye bira kutusu koyduruyor
Zihniyet özünde hiç değişmiyor.
Hep aynı kirli oyunları sahneliyor.
İktidarın demokrasiyle bağdaşmayan hoyratlık ve zorbalığına gerekçe uydurmak için Dolmabahçe Camii’ne sonradan gizli ellerce bira kutularını koyduran zihniyetle, bütün bu çirkin komploları yapan zihniyet arasında özü itibarıyla bir farklılık olduğunu öne sürebilir misiniz?
Sanmıyorum.
İki zihniyet de hukuk ve demokrasiyi takmayan, gerçeği kendi tekelinde sanan ve bunun için de her şeyi mübahsayan bir zihniyettir.
Bu satırları yazarken, ne yazık ki gecikmeli olarak 1980’lerde keşfetmeye başladığım Karl Popper’ı anımsadım.
Geçen yüzyılın en büyük siyaset ve bilim felsefecilerinden Popper’in bütün ömrü totaliter ve otoriter zihniyetlere karşı mücadeleyle geçmişti.
Demokrasi ve açık toplum için elinde kalem kavga etmişti.
'Hiçbir otorite düşünmeye cesaret edeni kabullenmez'
Karl Popper, ‘düşünce polisleri’nden, ‘her şeyi bildiğini sanan krallar’dan, kendi bildiklerini tek doğruymuş gibi herkese kabul ettirmeye kalkışanlardan hayatı boyunca hiç hazzemedi. Böylelerine karşı hep fikir planında mücadele etti durdu.
Popper, Açık Toplum ve Düşmanları isimli başyapıtında şöyle der:
“Düşün yetkinliğinin sırrı, eleştirme ruhudur, düşünsel bağımsızlıktır. Oysa bu durum, otoriterciliğin her çeşidi için aşılmazlığı ortaya çıkaracak güçlükler yaratır.
Otoriterci, genellikle kendi etkisine uyanı, inananı, dinleyeni seçecektir. Böyle yapmakla da ikinci sınıf tipleri seçmiş olur.
Hiçbir otorite, düşünce cesareti olanların, yani kendi otoritesine omuz silkmeye cüret edenlerin en değerli tipler olabileceklerini kabullenemez.” (Hasan Cemal, Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim, Everest Yayınları, sayfa 117-121)
Uzun lafın kısası:
Siyaset meydanında, iktidarda ‘otoriter tipler’den ne kadar kurtulabilirsek, demokrasi ve hukuk devletinin yolu o kadar açılır.
Twitter: @HSNCML
http://t24.com.tr/yazi/siyaset-meydaninda-otoriter-tiplerden-kurtulmanin-yolu/7958
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde hava olumlu
3.03.2025 - Silahlara veda zamanı... Hoş geldin barış!
28.02.2025 - Erdoğan "eyy TÜSİAD" diye bağırdı, polis anında başkanları topladı!
20.02.2025 - Yine CHP'nin önemi üzerine..
13.02.2025 - Dostluklar insanı ayakta tutar!
28.11.2024 - CHP'nin önemi
12.11.2024 - Terör ve şiddete lanet olsun!
24.10.2024 - Açık mektup!
27.08.2024 - Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?
20.04.2024 - 31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!
9.04.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
hasan sucu
sayın site yönetimi.şimdi yorum yazdığım sayfada yazarın yazısı altta kalıyor,bu satırları yazdığım düzlem üstte bu yüzden yazarların yazısını okuyamıyoruz.fark ettinin mi bilemiyorum.saygılarımla
Cevdet Kutlu
Barış ve demokrasinin gelmesi için pkk,nın sınırdışında tutulması halk kendi kararını kendisi vermeli yani silah zoruylan değil otopraklarda büyümüş biri olarak bunları çok güzel analiz edebiliyoruz pkk,nın kendinden başka bir güç istememesi o bölgede onların halkın %kaçına güç geçirebildikleri ortada bide onların o bölgede olmadığını düşünürsek tam bir barış ortamının sağlanacağı aşikardır.Hakpar o bölgede seçimlere giremiyor niye çünkü pkk istemiyor
mustafa demir
emre hocam,bu konudaki analizleriniz belkide türkiyedeki en iyi analizler ve dikkatle takip ediyorum.bu yaptığınız analizde onlardan biri .birkaç ekstrem enteller dışında bunlara eklyecek fazla birşey olmadığı kanaatindeyim.aklınıza bereket,kaleminize kuvvet.bu vesile ile bayaramınızı tebrik ediyorum.hep böyle akıl cevvaliyeti ve argümanlarla yazın.allah razı olsun.