Hasan CEMAL
Sanıyorum, 1990 yılının başlarıydı.
Zonguldak maden işçileri, tarihimizin en büyük işçi eylemlerinden birini başlattılar.
Merhum Turgut Özal cumhurbaşkanıydı.
İşçiler Ankara’ya doğru yola çıkarken, hep aynı sloganlar atılıyordu:
“Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı!”
“Vur vur inlesin, Ankara dinlesin!”
Özal ‘özelleştirme’den yanaydı.
Sendikalar karşı çıkıyordu.
Turgut Özal, kamu işletmeleri özelleştirilmeden ekonominin düze çıkamayacağını, Türkiye’nin ‘enflasyon canavarı’ndan kurtulamayacağını savunuyordu.
Buna karşılık sendikalar kamu mülkiyeti diyordu.
4-8 Ocak 1991'de yaklaşık 70 bin işçinin katılımıyla Zonguldak'tan Ankara'ya gerçekleştirilen Büyük Madenci Yürüyüşü
Özal’ın pazar ekonomisi savunusu
Özal, başta madenler olmak üzere ekonomideki kamu işletmelerinin, bankaların özel ellere geçmesini üç nedenle istiyordu:
(1) Devlet bütçesindeki büyük açıklar, o zamanki klasik deyişlekara delikler kapatılmadan yüksek enflasyonla mücadele edilemezdi.
(2) Ekonomide verimlilik ve dışa açılma başka türlü sağlanamazdı.
(3) Ekonomideki rekabet, siyasette de rekabetin önünü açacak,fikirler gibi mallar da özgür dolaştıkça, liberal demokrasigüçlenmeye başlayacaktı.
Bunun adı pazar ya da piyasa ekonomisiydi.
Devlet ekonomiden dışlanırken
Amerika’da Başkan Reagan, Britanya’da Başbakan Thatcher’la birlikte ekonomide devlet artık tümüyle tukaka haline gelmişti.
Özellikle 1989’da Berlin Duvarı’nın çöküşü, pazar ekonomisi içinbüyük zafer oldu.
Türkiye daha önce, 1980’nin 24 Ocak politikalarıyla birlikteekonomide devletten kurtulma yolunda büyük bir adım atmıştı.
O tarihte Başbakanlık koltuğunda Demirel otururken, Özal tam yetkili müsteşar olarak 24 Ocak’ın mimarlığını yapıyordu.
O zamanlar Cumhuriyet’in Ankara temsilcisiydim.
Siyaset meydanında göz gözü görmüyordu. Ortalık toz dumandı. Muhalefet, Anayasa deliniyor, devletçilik ilkesi çiğneniyor diye ayağa kalkmıştı.
Özal’a göre pazar ekonomisi ‘alternatifsiz’di.
Şöyle diyordu Özal:
- Özelleştirme olmadan, ekonomide devlet müdahalesi en aza indirilmeden, liberal ekonominin aletleri kullanılmadan, bankalar özelleştirilmeden, ekonomi dış rekabete açılmadan Türkiye’nin siyasal ve ekonomik tıkanıklığı bitmez!
Balon 2008’de patladı Batı’da da durum farklı değildi.
Amerika’da Başkan Clinton, Britanya’da sosyalist Başbakan Blair, Almanya’da sosyal demokrat Başbakan Schröder de, Raeagan’la Thatcher’ın açtıkları ‘pazar ekonomisi’ yoluna girmişlerdi.
Blair’le Schröder, yetersiz de olsa, pazar ekonomisine sosyal bir boyut ekleyerek ve ara sıra sosyal pazar ekonomisi deyişinin altını çizerek politikalarını biraz daha farklılaştırdılar.
Berlin Duvarı’nın çöküşüyle ‘komünizm’e karşı zaferini ilan edenkapitalizm artık kendinden son derece emin adımlarlaküreselleşme yolunda ilerlemeye başlamıştı.
Bu kendine aşırı güven 2008’de çöktü.
Amerika’da patlayan ve dünyanın halen tam olarak kurtulamadığı büyük kriz, bir yandan büyük kitleleri yoksullaştırdı, işsizleştirdi.Diğer yandan 2008 krizi, ‘küresel kapitalizm’in zayıf noktalarını, kapitalistlerin zaaflarını, kibirlerini, doymak bilmeyen kâr ve para hırslarını apaçık sergiledi.
Peki, çare neydi?
Berlin Duvarı’nın çöküşüyle ortaya çıkanlar
Batı’da vahşi kapitalizm 19. yüzyılda sanayileşmeyle birlikte tarih sahnesine çıkarken, kapitalizm tek yol olarak görülüyor, devletin ekonomide esamesi okunmuyordu.
İşçiler, emekçiler ‘köle’ydi.
Sömürü korkunçtu.
Sosyal adalet ayaklar altındaydı.
Bu vahşi düzen ister istemez siyaset meydanında kavgayı getirdi. Bunun sonucunda, sosyal demokratlar ve komünistlergüçlenmeye başladı.
İlki, sosyal devlet fikrine, diğeri, merkezi planlamaya dayalı komuta ekonomisi anlayışına yol açtı.
Komünistler, Sovyetler ve Çin’de totaliter diktalarını kurarken dünya bölündü.
Soğuk savaş böyle yaşandı.
Berlin Duvarı’nın 1989’daki çöküşü ise ‘ekonomide devlet’in de, ‘totaliter dikta’nın da çare olamayacağını gösterdi.
‘Sosyal’i takı olmaktan çıkarmak gerek
Bugün bir noktayı daha anladık.
Devleti, kamuyu ekonomiden tümüyle silmeye kalkışmak da çıkar yol değil.
Devletin, kamunun ekonomiye -elbette dozunda- karışmasının yararı bugün çok daha iyi anlaşılmış durumda.
Unuttuğumuz bazı şeyler yeniden su yüzüne çıkmaya başladı.
Sosyal devlet, sosyal pazar ekonomisi, sosyal adalet gibi kavramların sözde kalmaması gerektiği bugün daha iyi kavranıyor.
Sadece ‘ücret sendikacılığı’nın da işçiye, emekçiye ya da genel olarak ekonomide verimliliğe faydalı değil, zararlı olduğu daha çok açığa çıkıyor.
Lanet olsun!
Uzun lafın kısası...
Özal, 1980’lerde 24 Ocak’la birlikte ‘pazar ekonomisi’nin mimarlığına soyunurken, ekonomide devletçiliğe ölümcül darbeler indirirken doğru olanı yapmıştı.
Ama Türkiye, 1980’lerden 2000’lere gelirken sosyal devlet, sosyal adalet, sosyal dayanışma ve bunların gerektirdiği sosyal adımlarıunuttu.
Soma katliamı, bu korkunç unutkanlığın sonucudur.
Soma katliamı, çoktan tarihin çöplüğüne atılmış olması gereken ‘vahşi kapitalizm’in tipik ve son derece acımasız bir örneğidir.
Bu büyük acıyı Soma maden işçilerine, emekçilere yaşatanlara ise lanet olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024