Hasan CEMAL
Ajan!
Dalkavuk!
Görevli!
Bu sıfatlar, Başbakan Erdoğan tarafından bir Amerikalı meslektaşımız, CNN International’ın muhabiri Ivan Watson için kullanılmış.
Kabahati ne bu gazetecinin?
Tayyip Erdoğan’ın emriyle, 25 bin polis ve 50 TOMA’yla özgürlük alanları işgal edilen İstanbul’un göbeğinde, Taksim’de Gezi’nin birinci yılını gazeteci olarak izlemek, haber yapmak…
Bütün ‘suç’u bu.
Gazetecilik yapmak!
Haber yapmak!
Üstelik, kelleyi koltuğa alarak yapmak…
Ama karşısında ülkenin Başbakan’ı var.
Tayyip Erdoğan, koca İstanbul’un askeri darbe dönemlerindeki gibi insansızlaştırılmış görüntülerinin dünyaya yayılmasını istemiyor.
CNN International’ın muhabirini polis bir ara Taksim’de gözaltına da alıyor.
Tayyip Erdoğan zihniyeti böyle.
Yasakçı!
‘Polis devleti’ni seviyor.
Hem İstanbul’un ‘özgürlük alanları’nı işgal ettiriyor, hem bunların haber konusu olmasına karşı çıkıyor.
Bunları yapan ‘gazeteci milleti’ne de yıldırımlar yağdırıyor.
Amerikalı meslektaşımızı hedef alan sözleri şöyle:
Bir tane o CNN’nin dalkavuğu oralarda bir şeyler yapmaya çalışıyor.
CNN International yerlisi, geçen yıl 8 saat aralıksız yayın yaptı.
Niye?
Ülkemi karıştırmak için…
Şimdi de suçüstü yakalandı.
Bunların böyle hani özgür, tarafsız, bağımsız basın diye bir şeyleri yok. Bunlar görevli görevli…
Bunlar adeta ajan görevi icra ediyorlar.
Soğuk savaş dili
Ajan…
Görevli…
Tayyip Erdoğan’ın Amerikalı meslektaşıma dönük bu tarifleri beni yıllar öncesine, soğuk savaş dönemine götürdü.
Neredeyse Ankara’ya her gelen Amerikalı gazeteciye CIA ajanıgözüyle bakılırdı.
Kendisine casus muamelesi yapılırdı.
‘Devlet’e ve ‘resmi görüşleri’ne mesafeli davranan Türk gazetecisi hele biraz da inatçıysa damgayı yerdi:
KGB ajanı!
Demokrasi kültüründen yoksun bu ‘soğuk savaş’ zihniyetinin dilinde yalnız CIA ve KGB ajanları değil, komünistler de,mürteciler de, Kürtçüler de vardı.
Onlar da ‘kara propaganda’dan paylarını alırlardı.
Alınlara vurulan damgalarla yazar çizerlerin hayatı yıllar yılı karartıldı bu memlekette…
Karanlığı hortlatan
Erdoğan ve müşavir yazarları
Şimdi bu karanlık dönem ne yazık ki hortlatılmış durumda.
Bu kez Tayyip Erdoğan tarafından.
Evet öyle.
Erdoğan ve yandaşları, değişik araçlar kullanarak özgürlük ortamlarını boğdukça boğuyorlar.
Tek sesli bir düzen istiyorlar.
Farklılıkları sindiriyorlar.
Ajanlık, casusluk, dış güçlerin aleti gibi suçlamalar belirli odaklar tarafından sistemli bir biçimde yayılıyor.
Çok çirkin kara propaganda örnekleri sergileniyor.
Son derece rezil itibarsızlaştırma kampanyaları yürütülüyor, bir merkezden düğmelere basılarak…. (TÜSİAD Başkanlığı görevinden dün istifa eden Muharrem Yılmaz da böyle bir kampanyanın hedefi mi yapıldı acaba?..)
Bu kampanyalarda yandaş medya ve müşavir yazarlar fevkalade karanlık roller üstleniyor.
Amerikalı meslektaşım Ivan Watson canını sıkmasın.
Türkiye böyle bir dönemden geçiyor.
Hukukun çiğnendiği, özgürlüklerin cendere altına alındığı bir dönem bu…
Ama mücadele devam edecek.
Demokrasiyi demokrasi yapan medya özgürlüğü için bayrak elden bırakılmayacak.
Kısacası:
Bu dünya Tayyip Erdoğan’lara kalmayacak, bırakılmayacak!
İnsan onurunun ölümcül düşmanları
En sevdiğim romancılardan birinin, Perulu Mario Vargas Llosa’nın şu sözü aklımda:
“Yazarın içinde bulunduğu durum her zaman başkaldırıdır, şeytanın avukatı rolüdür.”
Devam ediyor:
Toplumda, dün ve bugün olduğu gibi hayır diyerek…
Başkaldırarak…
Farklı düşünme hakkımızın tanınmasını talep ederek...
Dogmanın, sansürün ve keyfiliğin, ilerleme ve insan onurunun ölümcül düşmanları olduklarını göstererek...
Hayatın ne basit bir şey olduğunu, ne de şemalara oturtulabileceğini, gerçeğe giden yolun her zaman dümdüz ve doğru olmadığını, sıklıkla dolambaçlı ve engebeli olduğunu söyleyerek...
Dünyanın temel karmaşıklığını ve çeşitliliğini ve insani olguların çelişkin biçimde her yöne çekilebilirliğini kitaplarımızla bıkıp usanmadan ortaya koyarak yürümeye devam etmek zorundayız.
Dün ve bugün olduğu gibi, eğer yaptığımız işi seversek, Albay Aureliano Buendia’nın otuz iki savaşını vermeyi sürdürmemiz gerekecek…
Bunların hepsinde, tıpkı onun gibi bozguna uğrasak da...” (Gabo ve Mario, Doğan Kitap, sayfa 66)
Gazeteci milleti var oldukça gazetecilik batmaz!
Ve demin belirttiğim gibi:
Bu dünya, genlerinde demokrasi kültürü olmayan Tayyip Erdoğan’lara kalmaz!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024