Hasan CEMAL
Irak çoktan bölündü.
Suriye bölünme yolunda.
Üç yıldır yaşanmakta olan iç savaş, Suriye’yi kan ve ateşle her geçen gün paramparça ediyor.
Etnik, dinsel, mezhepsel açılardan rengârenk toplumları - ya da 72 milletten oluşan ülkeleri- demokrasi ve hukuktan uzak diktalareliyle yönetmeye kalkışmanın hazin sonu budur.
Tıpkı Irak gibi Suriye’yi de bu saatten sonra - örneğin birfederasyon çatısı altında bile - tek parça haline getirmek çok güçtür.
Suriye bölünme yolundayken bir parçası da, anlaşılan, en çok Kürtlerin yaşadığı Rojava (Batı Kürdistan) olacak.
Suriye’deki bu parçalanma sürecini, Saddam Hüseyin’in Baasçı diktası altında maceradan maceraya, beladan belaya koşan Irak 1990’ların başında Körfez Savaşı’yla yaşamaya başlamıştı.
Bu açıdan Saddam’ın Kuveyt işgali sonun başlangıcı olmuştu. İşgal 1991’de savaş yoluyla sona erdirilirken, Kuzey Irak da Saddam’a yasak edilmişti.
Böylece, İncirlik Üssü’ndeki Çekiç Güç’e ait Amerikan ve İngiliz savaş uçaklarının korumasındaki Irak’ın kuzeyinde bir ‘Kürt devleti’nin tohumu atılmaya başlamıştı.
1992’deki Habur sınır kapısından Irak’a girerken, Zaho tarafında “Kürdistan’a hoş geldiniz!” tabelasının altında bir fotoğraf çektirip Sabah’taki yazımın göbeğine koymuştum.
Nereye gitsem, gökyüzünde büyük gürültüyle sık sık boy gösteren Çekiç Güç uçakları için Irak Kürtlerinin, “Allah başımızdan eksik etmesin!” dediklerine tanık olmuştum.
Kırmızı çizgiler ve Irak’ın bütünlüğü
1992’de, 1993’te Kürt liderler Celal Talabani’yle Mesut Barzani’yle sohbetlerimi anımsıyorum.
Her ikisi de, bağımsız Kürdistan’ın bir ideal olarak kafalarının arkasında durduğunu saklamamışlardı.
Türkiye ise 1990’lardan itibaren değil ‘bağımsız Kürt devleti’ne, Irak’ta bir ‘federasyon’a bile karşı olduğunu, hatta daha ileri gidip, petrol zengini Kerkük şehrinin de Kürtlerin eline geçmesine karşıydı.
Ve o zaman bunları Türk devletinin kırmızı çizgileri olarak ilan etmişti Ankara...
Şimdi bugün gelinen noktaya bakın.
‘Kırmızı çizgiler’ silinip gitti.
Irak Anayasası’nda yazılı olan federasyon da yok oldu.
Irak’ın kuzeyinde, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi adı altında, resmen olmasa da, fiilen bir Kürt devleti kurulmuş durumda.Türkiye’nin de bu ‘Kürdistan devleti’nin başkenti sayılan Erbil’de kaç yıldır bir başkonsolosluğu bulunuyor.Kerkük de artık Kürtlerin elinde...
1990’larda, 2000’li yılların başlarında Türk devlet büyüklerinin ağzından Irak’ın toprak bütünlüğü hiç düşmezdi.
Türkiye ve Suudi Arabistan bloku
Ankara’nın 1990’lardan itibaren çizdiği kırmızı çizgiler bugün gelinen noktada silinip gitti
Irak’ın bütünlüğü özellikle 1991 Körfez Savaşı’yla birlikteWashington başta olmak üzere bazı Batı başkentlerinde de tartışılmaya, sorgulanmaya başlamıştı.
Bu konu, 2003’teki Irak Savaşı’ndan itibaren belki en çok Washington’da masaya yatırıldı.
Irak’ın kaçınılmaz olarak Kürtler, Sünniler ve Şiiler arasında üç devlete bölüneceğini söyleyenler, bunun kanlı değil kansız hal yoluna sokulması gerektiğini savunuyorlardı.
1991’de Kuveyt’teki Saddam işgali sona erdirildiği zaman,Bağdat’a da girilip Saddam’ın devrilmesi de Washington’da ele alınmıştı.
O tarihlerde bu senaryoya iki bölge ülkesinin karşı çıktığı bilinir:
Türkiye’yle Suudi Arabistan.
Türkiye, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti, Suudiler ise güneyde kendilerine komşu bir Şii devleti istemiyorlardı.
Türkiye, bir Kürt devletinin kendi Kürtleri açısından kötü emsalolacağını düşünüyor, Suudiler de bir Şii devletiyle İran’ın kendilerine komşu olmasını istemiyordu.
Deli gömleği artık dikiş tutmuyor!
Çeyrek yüzyıllık bir süreç içinde, bir zamanlar kâbus olarak görülen senaryolar bugün hayatın birer gerçeği olarak Türkiye’yle Suudi Arabistan karşısında duruyor.
Irak da, Suriye gibi kanlı bir ‘iç savaş’la Kürtler, Sünniler ve Şiiler arasında bölünme yolunda hızla yürüyor.
Şiiler ile Sünniler birbirleriyle kan ve ateşle hesaplaşırken, Irak Kürtleri bağımsızlığı resmileştirecek son adımların hazırlığı içinde gözüküyor.
Birinci Dünya Savaşı sonrası ‘Avrupa emperyalizmi’nin bölgeye giydirdiği deli gömleği artık dikiş tutmaz hale gelmiş durumda.
Yapay sınırlar yeniden çiziliyor!
Soru:
Türkiye’nin bir nihai oyunu var mı?
İngilizce deyişle, bir ‘end game’i var mı?
Türkiye, 1300 kilometrelik güney sınırlarının yeniden çizilmesine ne kadar hazırlıklı?
Irak’la Suriye’nin kuzeyinde, Irak Kürdistanı’yla Rojava’da, Türkiye Kürtlerinin yaşamakta olduğu bölgelere bitişik olarak ‘Kürt devletleri’ sahneye çıkıyor.
Ankara ne yapacak?..
Irak Kürdistanı’yla iyi ilişkiler içindeyken, Rojava’ya dönük olarak, bir zamanların Kuzey Irak’ına yapılan hasmane muamele mi yapılacak?..
Türkiye zamanın ruhunu yakalamalı
Sözü daha fazla uzatmak yersiz.
Türkiye dâhil bölgedeki Kürtler artık dört parçaya bölünmüşyaşamaktan yana değiller.
Bu demek değil ki, bugünden yarına Türkiye, İran, Irak ve Suriye Kürtleri tek bir devlet çatısı altında toplanacaklar.
Elbette kolay değil.
Ama bu ideal kafalarının arkasında her zaman durmaya devam edecek.
Ve Kürtler, Türkiye dâhil, kendi yaşadıkları ülkelerde kendi kendilerini yönetmek isteyeceklerdir, istiyorlar.
Bunun adı güçlü yerel yönetim olabilir, özerklik olabilir,federasyon olabilir ve nihai olarak Irak’taki yöneliş gibi bağımsız devlet olabilir.
Türkiye Kürtleri dâhil bu ‘kendi kendini yönetme’ isteğinisöndürmek bugün artık olanaksız.
Eğer zamanın ruhu diyorsak, budur.
Türkiye eğer kendi Kürtleriyle kalıcı ve gerçek barış kurmak istiyorsa, buna göre bir end game yapacaksa,‘zamanın ruhu’nu yakalamak zorundadır.
Bu da sadece kendi Kürtlerini değil, bütün bölge Kürtlerini içine alacak olan demokrasi ve eşitlik üstüne kurulu bir barış planından geçer.
Kendi evinin içinde birinci sınıf demokrasiyi hakim kılan, kendi Kürtleriyle ilişkilerini eşitlik ve kendi kendini yönetim ilkesine oturtan, Irak ve Suriye Kürtlerine barış ve işbirliği elini uzatan bir Türkiye güçlü Türkiye olur, büyük Türkiye olur ve gerçektenbölgesel güç haline gelir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024