Hasan CEMAL
Artık gazeteci ölümleri içimi daha çok acıtmaya başladı. Belki yıllar geçtiği için öyle, belki de mesleğimi hâlâ sevdiğim için, bilemiyorum
Bir zamanlar faks makinesi vardı. Ben ilk kez 1978 yılında Amerikan Kongresi’nde bir senatörün ofisinde görmüştüm.
Sekreter kız demişti ki:
“Kâğıdı buradan, Washington’dan koyarsın New York’tan aynen çıkar.”
Hayretle dinlemiştim.
İstanbul’a gazeteye, Cumhuriyet’e döndüğümde arkadaşlarıma heyecanla anlatmıştım faksı...
Telefoto ise fakstan çok önce, 1950’lerin başında gelmişti bizim basına.
Hafızam yanıltmıyorsa, telefotoyu Türk basınında ilk defa 1952 Helsinki Olimpiyatları’nda Hürriyet gazetesi kullanmıştı.
Milli güreşçilerimizin altın madalya kazandıkları müsabakaların fotoğraflarını ertesi gün birinci sayfasına basarak büyük tiraj yaptığı söylenirdi Hürriyet’in...
Rahmetli meslek büyüğüm Mehmet Kemal’den dinlemiştim.
Ankara’da telefoto ilk kez yine 1950’lilerin başında Cumhuriyet bürosuna kurulmuş. “Öğle tatillerinde bazen meraktan gidip bakardık telefotonun nasıl işlediğine” diye anlatmıştı bana...
Ben de yetiştim telefotoya.
Faks gibi, fotoğrafı yıkayıp bastıktan sonra, Ankara’dan koydun mu İstanbul’dan çıkardı.
Ama zaman alırdı bu.
Ayrıca kalite iyi değildi. Eğer telefon hatları da arızalıysa kalite biraz daha bozulurdu.
Bu yüzden telefotoyla göndermek yetmezdi. İstanbul, fotoğrafın asıllarını isterdi. Ve asıl koşturmaca bunun için yapılırdı.
Ben de 1970’lerin başında kendimi ANKA haber ajansında böyle bir koşuşturmanın içinde bulmuştum.
Telefoto faslından sonra Esenboğa’ya hamle yapardık. Havalimanında en şirin, en tatlı dilli halimizle bir hostes, bir yolcu ayarlamaya çalışırdık, fotoğrafları İstanbul’a, gazeteye bir an önce yetiştirebilmek için...
Bizim mesleğin rengi, keyfi olan böylesi koşuşturmacaları bir meslek büyüğümün, Gökşin Sipahioğlu’nun ölüm haberiyle anımsadım.
Artık gazeteci ölümleri içimi daha çok acıtmaya başladı.
Belki yıllar geçtiği için öyle, belki de mesleğimi hâlâ sevdiğim için...
Bilemiyorum.
Gazeteci ölümleri, bir dipsiz kuyu gibi bir anda beni içine çekmeye başlıyor. Olmadık hatıraların tuhaf hücumuna uğruyorum.
Oturup yazmak lazım belki de, rahatlamak için...
Bir zamanlar fotoğraf gazeteciliğine gönül vermiş meslektaşlarım bana Ortaçağ şövalyeleri gibi görünürlerdi.
Gökşin Sipahioğlu’nun fotoğrafları da bana aynı izlenimi veriyor.
Neredeyse hepsi boylu poslu, güçlü kuvvetliydi. Boyunlarında üç dört tane kocaman teleleriyle fotoğraf makineleri sarkardı.
O zamanlar daha televizyon rekabeti de olmadığı için havaları hep yerinde olurdu, hep ön plandaydılar.
Bu havalarına imrenirdim.
Gökşin Abi de hiç kuşkusuz o ‘şövalyeler’den biriydi, boyuyla posuyla, havasıyla kıskanılan bir yer edinmişti fotoğraf gazeteciliğinde.
Üstelik bu yeri kendisine, hepimize pek öyle nasip olmayan bir alanda, ‘uluslararası sahne’de açmıştı. Paris’i merkez seçerek dünyanın en önde gelen fotoğraf ajanslarından birini yaratmıştı.
Kendisini yakından tanımadım ama izledim.
Çekirdekten gazeteciydi.
Mesleğinin hakkını vererek yaşadı.
Ayrıca öyle sanıyorum ki, gazeteci milletinin o pek sevdiği kendine özgü ‘bohemi’nden de hayatı boyunca uzak kalmadı.
Hayatı severek yaşadı.
Elinde fotoğraf makineleriyle bir ömür boyu gerçeğin peşinden koşturanlar için Gökşin Sipahioğlu’nun gerçek bir kayıp olduğu konusunda herhangi bir kuşkum yok.
Gökşin Abi bizim mesleğimizde derin iz bırakarak başka bir diyara göç etti gitti.
N’apalım hayat böyle.
Bir varsın, bir yoksun!
‘Gazeteci milleti’nin başı sağolsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024