Hasan CEMAL
Televizyondan izliyorum.
Erdoğan öğretmenlerle, muhtarlarla...
Konuştukça konuşuyor.
Sadece cumhurbaşkanı değil o.
Başbakan da o...
Parti lideri de o...
Her şey o, her tarafa laf yetiştiren o.
Yemindi, tarafsızlıktı umurunda değil.
Peki ya Davutoğlu’nun umurunda mı?
Başbakan olarak Erdoğan’dan rahatsız değil mi?
Erdoğan’ın kendi yetki alanında dolaşıp durması, Davutoğlu’nun iç dünyasında arada bir de olsa fırtınalar estirmiyor mu?
Bilemiyorum.
Ama Erdoğan’ın Davutoğlu’ndan memnun olmadığına dair belirtiler su yüzüne vurmaya başlamış durumda.
Politika kulisinde Binali Yıldırım gibi Davutoğlu’na alternatif isimler dolaşıyor.
Cumhuriyet’in dünkü manşetinde çıkan Emine Kaplan imzalı veSaray Pişman başlıklı manşet haberde şu satırlar vardı:
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la eski AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in açıklamalarının ardından gözlerin çevrildiğiAKP’deki asıl kavganın Cumhurbaşkanı Erdoğan veBaşbakan Davutoğlu arasında yaşandığı belirtiliyor.
Bugüne kadar pek çok konuda görüş ayrılığı yaşayan Erdoğan - Davutoğlu çekişmesinin daha da derinleştiği, Erdoğan’ın Davutoğlu’nu Binali Yıldırım’ın genel başkan adaylığı için imzaların toplandığı 12 Eylül 2015 tarihindeki kongrede değiştirmediği için pişman olduğu konuşuluyor.
Davutoğlu’nun ise Erdoğan’a karşı partideki gücünü artırmaya ve etki alanını genişletmeye çalıştığı belirtiliyor.
AKP içinde politika kazanı gün geçtikçe daha çok fokurduyor.
Erdoğan’a yönelik tepkiler artık kapalı kapılar arkasında kalmıyor, eleştirel sesler partinin dışına da taşıyor.
Bülent Arınç’la Hüseyin Çelik örnekleri bu bakımdan epeyce çarpıcı.
AKP’nin kurucu babaları arasında yer alan bu iki deneyimli siyasetçinin hedef tahtasında Saray’la Sultan var.
Hüseyin Çelik’in Hürriyet’te Ahmet Hakan’a yaptığı açıklamalarınbir bölümü şöyleydi:
Siz bir gemidesiniz.
Sizin kamaranız çok rahat ve lüks de olabilir.
Eğer geminin dibi su alıyorsa, siz rahat ve lüks bir ortamda batarsınız ama sonuçta batarsınız.
Bir TV programında dedim ki: “Tayyip Bey bu hareketin lideri olarak Everest tepesidir.
Fakat Everest tepesi, oradaki duruşunu ve varlığınıHimalayalar’a borçludur. Himalayalar olmazsa Everest diye bir şey olmaz.”
Bazı arkadaşlarımız bunu bile mesele yaptılar.
Biz Kemalistlere neden kızıyoruz?
Bütün bir milletin iman ve haysiyet mücadelesi olanMilli Mücadele’yi sadece bir kişiye izafe ettikleri için değil mi?
Şimdi biz de Kemalistlerin düştüğü hataya düşmüyor muyuz?
Bugün memlekette beş temel sorun var.
BİR: Kutuplaşma.
İKİ: Dış politikada allak bullak oluş.
ÜÇ: Ekonomi iyi değil.
DÖRT: Kürt meselesi ve terörle mücadelede gelinen son nokta...
BEŞ: Paralel’le mücadelenin bir paranoyaya dönüşmesi...
1970’li yılların başında milli ekonomi gibi laflar vardı, bugün neredeyse Saray çevrelerinin itibar ettiği sözler olmaya başladı. Küresel ekonominin olduğu yerde, New York Borsası’nda insanlar öksürdüğünde bizim burada grip olduğumuz bir yerde, ihracatçı ekonomiden söz ettiğimiz, küresel ekonomiden, Türkiye’yi dünyaya, dünyayı Türkiye’ye taşımaktan söz ettiğimiz bir dönemde...
Bu milli ekonomi lafı nereye götürür sizi?..
Nitekim şu anda ekonomi iyi gitmiyor, bu ortada.
Yüz meselede partiyi, lideri müdafaa ediyorsunuz ama bir meselede, “Şöyle olsa iyi olmaz mı?” diyorsunuz.
Ve bunu dediğiniz zaman birileri sizi linç etmeye kalkıyor.
Asıl kötü olan buna müdahale edilmemesi...
Bu sıkıntı, bugüne mahsus değil. Sayın Gül daha cumhurbaşkanı iken de maalesef bu marazi durum vardı.
O zaman da serzenişte bulunmuştum:
“Gül’e ağız dolusu hakaretler ediyorlar, kimse bir şey demiyor. Bir danışman, Bülent Bey’le ilgili ağır yazılar yazıyor, kimse ses etmiyor.
Başka bir danışman, Babacan’ı yerden yere vuruyor, kimseden ses çıkmıyor.
AK Parti’ye destek veren bir gazetede bir gazeteci, en zor günlerde Adalet Bakanlığı yapmış bir arkadaşımızı Paralelci ilan ediyor, ses yok!”
AKP içinde Erdoğan’a dönük bu eleştiri dalgası daha da kabarır mı?
Örneğin, ateşe bir odun da Abdullah Gül atabilir mi?
Şimdilik buna fazla ihtimal vermiyorum.
Ama Erdoğan’ın böyle bir ihtimalden rahatsızlık duyduğu rahatça söylenebilir.
Belki de sırf bu nedenle, Gül’ü başbaşa bir akşam yemeğine davet etmiştir.
Gül’ün de bir çıkış yapması ihtimaline karşı ön almak istemiş olabilir.
Belki de, muhtemel bir ‘parti içi isyan’a karşı Gül’ün yardımını, arabuluculuğunu istemiştir.
Abdullah Gül’ün dün akşam Bülent Arınç, Hüseyin Çelik veSadullah Ergin’le buluşması böyle bir çerçeveye mi oturuyor?
Mutfakta pişen bir şeylerin kokuları geliyor ama şimdilik o kadar.
Erdoğan’la Gül’ün üç saatlik başbaşa yemeğinde neler konuşuldu?
Bilmiyorum.
Ama bu konuda söyleceklerim var tabii.
Çünkü, Gül’ün Erdoğan’a itirazları pek öyle sır değil.
Gül’ün ‘Erdoğan tarzı’nı hangi bakımlardan eleştirdiğini şu noktalarda özetleyebilirim:
1. Gül, başkanlık sistemine karşı.
2. Gül, Erdoğan’ın siyaset üslubuna olumlu bakmıyor.
3. Gül, Erdoğan’ın siyaset tarzını kutuplaştırıcı buluyor.
4. Gül, Erdoğan’daki eleştiriye tahammülsüzlüğü yanlış buluyor.
5. Gül, Erdoğan’ın dış politikadaki üslubunu eleştiriyor.
6. Gül, özellikle Suriye politikasının çok yanlış olduğu kanısında.
7. Gül, Erdoğan’ın Avrupa Birliği’yle, Mısır’la ilgili yaklaşımlarına eleştirel yaklaşıyor.
8. Gül, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak anayasal yetkilerinin dışına taştığı görüşünde.
9. Gül, yolsuzlukla mücadeleydi, şeffaflıktı gibi konularda rahatsız.
10. Sayıştay’ın devre dışı bırakılmasına da eleştirel bakıyor.
İyi güzel.
Sayın Gül, bu 10 noktada Erdoğan’dan rahatsızlık duyuyor da, neden çıkıp konuşmuyor?
Daha ne kadar dut yemiş bülbül gibi davranacak?
Haklı sorular...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024