Hasan CEMAL
Kaç ay önceydi, hatırlamıyorum.
Cengiz Çandar savcılığa ifade vermeye gidiyordu.
Ben de peşine takıldım.
Ne diye geliyorsun diye vozurdadı.
Hazır cevap bir adam değilimdir ama bu seferki tepkim eğlenceliydi:
“Cengo, tutuklanırsan bir yazı kurtarırım da ondan geliyorum seninle...”
Tuhaf tuhaf bakmıştı yüzüme.
Savcı Bey nazik bir insandı, Cengiz’in ifadesini alırken beni de odaya buyur etti.
Tutuklama talebi çıkmadı.
Cengiz, Savcı Bey’e demez mi:
Hasan Cemal’i hayal kırıklığına uğrattınız, bir yazı kurtaramadı.”
Bu sefer Savcı Bey’deydi, tuhaf tuhaf bakma sırası...
Bugün sabah vakti Yasemin Çongar’dan telefon geldi:
“Mehmet Altan’ı gözaltına aldılar, Ahmet’i de birazdan alıyorlar.”
Yasemin’le Ahmet Altan bu yakınlardaBalyoz davasından mahkeme önündeydiler.
Çağlayan yolundayken sevgili Ahmet’i aramıştım:
“Ahmetcim, tutuklanırsan güzel bir yazı kurtaracağım, belki senden daha iyisini de yazarım. Yazı kafamda şimdiden hazır...”
Duruşmadan tutuklama çıkmayınca Ahmet aradı:
“Hasancığım özür diliyorum senden, bu karar sana bir yazıya maloldu, artık bir dahaki sefere...”
Ama bu sefer çabuk geldi.
Üstelik beni tatildeyken yakaladı.
Son zamanlarda hep böyle, tam yazılarımı keserken pat bir şey oluyor yazıya oturmamı gerektiren...
Temmuz ortası yazılara tam ara veriyordum ki, o gün 15 Temmuzdarbe girişimini yaşadık.
Şimdi de bayram tatiline giderken denizin ortasında ulaştı,Ahmet’le Mehmet’in demir parmaklık arkasına atıldıkları haberi...
Ne yazayım?..
Düşünüyorum.
Ahmet Altan kadar iyisini, dokunaklısını yazabileceğimi sanmıyorum.
Çünkü ‘tuhaf bakışlı adam’ sadece benim bir meslektaşım değil, aynı zamanda çok iyi bir romancı...
Ben sözcükleri onun kadar dans ettiremiyorum, onun kadar fazla derine gidemiyorum, bir gazeteci ne kadar yazabilirse, o kadar işte...
Artık sözcükler de eskidi galiba.
Aslı Erdoğan’ın deyişiyle:
Yorgun düştü sözcükler...
Hep aynı şeyleri yazıyoruz.
Yüz yıldır bir kısır döngünün içinde kıvranan bir memlekette, sanki hep aynı filmi seyrediyoruz duygusu...
Ya da kendi hayat tarzlarını ve hayata bakışlarını başkalarına devlet zoruyla dikte etmeye çalışanların can sıkıcı ve can yakıcı filmi...
Türkiye her geçen gün koskocaman bir hapishane haline geliyor.
Bir ‘korku imparatorluğu’nun karanlık gölgesi özgürlükleri boğuyor.
Farklı sesler, eleştirel sesler gitgide kısılıyor, susturuluyor.
Devlete itiraz yok edilmek isteniyor.
Ya da devlete itiraza kalkışanlara karşı, devletin hoyrat ve acımasız çarkları tüm korkunçluğuyla işliyor.
Ahmet Altan son yazısında uyarmıştı:
Neden herkesi susturmak istiyorsunuz?
İttihatçılar da böyle yapmışlardı, bütün eleştirileri baskılarla susturmuşlardı, sonuç felaket oldu.
Yaptıklarınıza bir baksanıza.
Yüz küsur gazeteci hapiste.
Türkiye’deki tutuklu gazeteci sayısı, Mısır, İran ve Çin’deki toplam tutuklu gazeteci sayısını geçmiş.
Övünülecek bir iş mi?
Suçlanan insanların eşlerini, yakınlarını, yaşlı akrabalarını bile cezalandırıyorsunuz.
Bir gecede binlerce insanı işsiz bırakıyorsunuz.
Mallarına, mülklerine el koyuyorsunuz.
İşsiz ve aç bırakmaya uğraşıyorsunuz.
Neden yapıyorsunuz bunları?
AKP’ye yakın, insaf duygusunu tümüyle kaybetmemiş bir hukukçu geçen akşam televizyonda şöyle diyordu:
“Yargıçlar FETÖ’cü suçlamasıyla önlerine gelen herkesi tutukluyorlar çünkü tutuklamazlarsa kendilerinin FETÖ’cülükle suçlanacaklarından korkuyorlar.”
Böyle bir dehşet ortamında ülkeyi nasıl sağlıklı biçimde yöneteceksiniz, doğru kararları nasıl alacaksınız?
Demokrasiye ve hukuka doğru ilerlemeniz hâlinde, geçmişteki kavgaları unutacak, sizi destekleyecek bir “dayanışma” ortamı bulmuşken neden yeni kavgalar, yeni düşmanlıklar, yeni baskılar yaratıyorsunuz?
İstediğiniz herkesi hapse atabilirsiniz, istediğiniz herkesi yakalayıp götürebilirsiniz, istediğiniz kadar hukuku çiğneyebilirsiniz, bunları yapmaya yetecek gücünüz var bugün…
Ama bütün bunların yaratacağı ağulu sorunları oradan kaldıracak gücünüz yok.
Sevgili Çetin Abi hep enseyi karartmayın derdi.
Ben de böyle seslenmek istiyorum, sevgili Ahmet’le Mehmet kardeşlerime...
Yanınızdayım!
Ayrıca ‘muktedirler’e bir sözüm var:
Size tabi olmayanı, size, devlete itiraz edeni yok etmek ve hepsinin dilini koparmak istiyorsunuz.
Ama yazın bir kenara:
Başaramayacaksınız!
Tarihin sayfaları özgürlük düşmanlarının nice başarısızlık öyküleriyle doludur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024