Kurtuluş TAYİZ
Çözüm sürecinin tarafı olan KCK'lı yetkililerin son günlerde yaptıkları açıklamaları takip ediyorum; demeçlerinde şantaj var, tehdit var, hakaret var ama aklı başında tek bir cümle yok. Türkiye devleti ile masaya oturan bir hareket olmalarına karşın hâlâ eski silahlı örgüt dilini kullanıyorlar. Ne siyaset kanallarını kullanabiliyorlar ne diplomasi yapabiliyorlar. Masaya akıl ürünü bir proje getirdikleri yok; sadece öfkeleri var, bir de masaya koydukları silahları...
Kandil, İmralı ve hükümet arasında mekik dokuyan, aracılık yapan HDP'lilerin heybesinde de KCK'lı yöneticilerin savurduğu tehditten başka bir şey yok. HDP'li heyet, Kandil'den sürekli tehdit ve şantaj dolu mesajlarla Ankara'ya dönmek zorunda kalıyor. İki yıldır silahları konuşturmuyorlar ama diplomasi de yapmıyorlar. Ellerinde silah öylece bekliyorlar. Dağda saplanıp kalmışlar eski önyargılarına. Ne politika üretiyorlar, ne eski politikaları gözden geçiriyorlar, ne yeni bir fikir ortaya atıyorlar.
Bu darlıkları yüzünden Mesud Barzani'yle bile aralarını açtılar. Türkiye'nin Kürtlerin birleşmesini istemediğini savunuyorlar ama hükümet PYD ve Barzani'nin arasını yapmak için bir süre önce taraflara aracı bile gönderdi. Onlar ne yaptı dersiniz? IŞİD'in Erbil'e saldırdığı en kritik zamanda, PKK ile Barzani arasında buzların erimeye başladığı sırada KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, çıkıp peşmergeyi aşağılayarak, Barzani'ye ağır suçlamalarda bulunarak bu yakınlaşmayı sabote etti. Biraz siyaset bilen bir örgüt yöneticisi böyle bir politik hata yapar mı? Tehdit, suçlama, aşağılama dili sadece Türkiye'deki çözüm sürecini etkilemiyor, Kürtlerin birliğine de mal oluyor. Rojava'da PYD'nin yalnız başına kalması da bunu yeterince gösteriyor mu?
Kürt hareketi, Türk hükümetine ve Barzani'ye ciddi eleştiriler yöneltebilir. Ama diplomasi ve siyaset dilini kullanmadan hiçbir problemi çözemez. Sıkıntılar, şikâyetler ancak politik hamlelerle, yeni taktiklerle, açılımlarla aşılır; akıldan yoksun tehditler Kürt hareketine fayda getirmez, daha fazla zarar verir.
Rojava'daki sorunu aşmak için hükümeti sürekli tehdit etmek bir işe yaramaz. Kobani'deki sıkışmışlık ancak akılcı manevralarla aşılır. Batı'yla yeniden yakınlaşma gündeme alınabilir, Türkiye'ye değişik öneriler getirilebilir veya Barzani ile yaşanan sorunları tamir etme yoluna gidilebilir. IŞİD gibi Amerikan silahlarına sahip olmadığına göre PYD ve KCK'nın yapacağı en doğru şey tehdit savurma yerine masaya siyasi önerilerle gelmektir.
KCK'nın şikâyetleri arasında çözüm sürecinin ilerlememesi, bir üst aşamaya geçmemesi de önemli bir yer tutuyor. Peki "çatışmasızlık bitti, eylül sonunda savaşı başlatıyoruz" tehdidiyle hükümet adım atar mı? Hükümet çözüm sürecini baskıyla yürütebilir mi? Bence atacağı adımlar varsa bile bu tehditler nedeniyle onu da atmaz, erteler. Hükümet içte ve dışta kendini neden zaaf içinde göstersin? Tehdide boyun eğerek kendi imajını neden beş paralık etsin?
Politikada sert çıkışlar yapmanın, bazı kozları masaya sürmenin elbette yeri vardır. Ancak bunun dozu kaçtığında tehditler ters teper ve en büyük koz bile politikacıların elinde işlevsiz hale gelir. Kürt hareketinin daha fazla siyaset üretmesi, daha fazla diplomasi yapması ve daha az tehdit savurması daha doğru olur.
KCK'nın eylül sonunda savaşı başlatması stratejik bir hata olur. Biraz siyaset ve diplomasiyle, biraz akılla Kürtler adına hem Suriye'de, hem Türkiye'de pek çok hak kazanılabilir. Türkiye'ye karşı yeniden silaha sarılmak ise bugüne kadar elde edilen mevzilerin kaybedilmesine yol açar. Kürt hareketinin bu stratejik yanlışı yapabileceğine ihtimal vermiyorum. Çözüm sürecinin ilerlemesi için biraz daha sağduyu lazım...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019