Kurtuluş TAYİZ
Ankara birkaç ay öncesine kadar PKK’yı askerî olarak sınırladığını ve kontrol altına aldığını düşünüyordu. Bunun verdiği özgüven Başbakan Erdoğan’ın yakın zamandaki bütün demeçlerine de yansıdı. Aynı duygu hükümet üyesi bakanlarda da vardı; demokratik açılım sürecinin koordinatörlüğünü üstlenen Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, BDP lideriyle yaptığı bir görüşmede gayet kendinden emin bir ifadeyle “PKK’yı artık askerî olarak yenebiliyoruz, hükümetimiz onlarla yeniden görüşmeye ihtiyaç duymuyor” diyebildi.
PKK’nın Şemdinli ve Çukurca’daki son saldırıları ise Ankara’nın bu özgüvenini biraz sarsmışa benziyor. Hükümet birkaç ay önce olduğu kadar rahat değil; konuyla ilgili bütün resmî açıklamalarda tırmanan şiddetten duyulan endişe ve kaygı seziliyor. Ankara’daki moral bozukluğunu en iyi Başbakan Erdoğan’ın öfkeli/suçlayıcı açıklamaları ile İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in bazı yazıları/haberleri “havan toplarıyla” bir tutan saçma sözleri yansıtıyor.
Peki, bir kaç ay içinde Ankara’nın dengesini ne bozdu? PKK son aylarda bilmediğimiz bir büyüme içine mi girdi? Örgüt TSK’ya karşı yeni silahlar mı keşfetti, ağır silahlarla mı donandı? Yoksa militan sayıları birden bire iki ya da üç katına mı fırladı?
Başbakan ve etrafındaki isimlerin bu son gelişmelere anlam verme çabası içinde olduğu görülüyor. Fakat PKK’nın artan saldırılarını daha çok Şam-Bağdat-Tahran merkezli Türkiye karşıtlığına bağlama eğilimindeler. Bu etkiyi dışlamıyorum elbette; PKK bu üç ülkeyle de ilişki kurmaya, destek almaya can atıyor olabilir; ama bence sorun biraz daha farklı. Örgütün son aylarda vites büyütmesinin, şiddeti tırmandırmasının daha can alıcı nedenleri var. Sanılanın aksineörgüt gelişip büyümedi, Şam’dan ağır silahlar alarak da bu saldırılara girişmedi ama Kürt sorunu daha da büyüdü. PKK, çapı bölgesel düzeyde genişleyen Kürt sorununun doğurduğu yeni fırsatlardan kendince yararlanmaya çalışıyor. Irak’tan sonra Suriye’de yaşanan gelişmeler, Kürtlere yeni olanaklar sunuyor. PKK bu gelişmeleri kendi lehine çevirmek için tek bildiği şeyi yapıyor; büyük kayıpları göze alarak saldırılar geliştiriyor. Ankara’nın gözden kaçırdığı, örgütün ise belki de doğrudan işin merkezinde olmasından kaynaklanan bir duyarlılıkla fark ettiği gerçek bu.
Ankara’nın yanılgısı PKK’yı kontrol etmenin yeterli olabileceğini düşünmesi ve Kürt sorununu ötelemesi. PKK’yı güvenlik tedbirleriyle sınırlamak mümkün olabilir; ama bu araçlarla Kürt sorununu sınırlamak o kadar mümkün değil. Bu mesele doğası gereği dinamik ve hareketli. Suriye’deki gelişmeler, burayı da etkiliyor; içten ve dıştan etkilerle Kürt sorunu yeni siyasal özellikler kazanıyor, yeniden tanımlanıyor. Kürt siyasi hareketinin meseleye bakış açısı değişiyor ve beklentileri artıyor. PKK da durduğu yerde bir varlık ve değer kazanıyor.
Bütün enerjisini PKK’yla savaşa harcayan Ankara, Kürt meselesini çözmeyi erteleyerek aslında PKK’yı yeniden yeniden üretiyor. Kürt meselesi büyüyor, hükümet ise bu değişimin farkında değil ve olup biten her şeyi PKK’yla ilintilendiriyor. Etkili tedbirler aldığı, çoğu zaman baş edebildiği PKK’yı yeniden canlanıp karşısında görünce de şaşırmaktan kendisini alamıyor. Başbakan Erdoğan’ın Kürt hareketinin beklentileri için “istekleri hiç bitmiyor” demesi çok önemli. Çünkü bu sözler Erdoğan’ın meseleye bakış açısını çok iyi ele veriyor. Bakış açısı böyle olunca haliyle Kürt sorununun derinliği ve ciddiyeti de kayboluyor.
Yine de AKP hükümetinin Kürt sorunuyla ilgili (PKK’yla değil) hangi isteği karşıladığına bakmak gerekiyor. AKP döneminde devletin Kürtleri inkâr ve asimilasyon politikasına son verildi. Kürtçe dili üzerindeki baskılar azaltıldı, Kürtçe TV açıldı. Ama bunlar sadece iktidarın gösterdiği siyasi toleransı yansıtıyor; zira kanunlarda inkâr ve asimilasyona son veren köklü düzenlemeler hâlâ yapılmış değil.
Sorun şu: Siyasal iktidar Kürt sorununu çözmeyi gündemine almadıkça PKK karşısında da başarılı olma şansı yoktur. Onlarca kez bitirilse bile örgüt yeniden doğar, büyür, aynı kavga-gürültü, çatışma ve ölümler sürüp gider.
Kürt sorunu, çözülmediği için PKK’nın temsil ettiği silahlı yol, Kürtler nezdinde meşruiyetini korumayı sürdürüyor. Kürt hareketinin istekleri artıyor. PKK’ya endekslemeden ancak PKK’yı da tümden dışlamadan Kürt sorunu bir an önce çözüm gündemine alınmalıdır. Ama Türkiye’deki Kürtlerin beklentilerinin Irak ve Suriye’dekilerden daha aşağı olmayacağını da bilmek gerekiyor. Eğer Türkiye bunu göze alamaz ve Kürt sorununu çözemezse, ileriki bir zamanda daha fazlasını vermek zorunda da kalabilir, bunu akıldan çıkarmamak lazım.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 'Ajans' kime bağlı?
15.05.2019 - Erdoğan'ı devirip, Sevr masası mı kuracaksınız?
10.05.2019 - Gidişat nereye?
1.05.2019 - Demirin soğumasını istemiyorlar
22.04.2019 - Seçimleri geride bırakırken...
19.04.2019 - Çözüm seçimin yenilenmesinde
17.04.2019 - Gerçekleri bu kadar kolay çarpıtmak da az hüner değil
15.04.2019 - ABD, İstanbul seçimleri ve Fırat'ın doğusu
12.04.2019 - Yeniden sayım yerine yeniden seçim
11.04.2019 - Dört koldan kıskaç ve anlamı
8.02.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yücel Türkoglutürk
P,KE,KE diye Kekeleyen Bu serfsizler bir gün gelecek hesap verecekler TGRT,ye sasiriyorum Onlarda kanallarini PKK,LI Teröristlerin emrine vermisler lanet olsun.