Levent Gültekin
15 Temmuz darbe girişimine ülkenin neredeyse tamamı karşı durdu.
Muhalefet partileri, sivil toplum kuruluşları, muhalif medya, aydınlar, yazarlar, Erdoğan’a kızgınlık duyan kesimler… herkes darbeye ‘hayır’ dedi.
Niçin?
AK Parti ve Erdoğan’ın politikalarından memnun oldukları için mi?
Veyahut AK Parti’nin bu ülkeye hiç bir kötülük yapmadığını düşündükleri için mi darbeye destek vermediler?
Özellikle de iktidar muhalifi kesimler hangi gerekçeyle darbenin karşısında yer aldılar?
Bu tür sorunların demokrasi içinde hukukla çözülmesi gerektiğini düşündükleri için.
Eline güç geçirenin kendini otorite görüp durumdan vazife çıkarmasına karşı oldukları için.
Demokrasinin işlerliğini sürdürmesi için. Hukuk dışı yolların sorunları daha da büyüteceğini bildikleri için.
Yani iktidarı sütten çıkmış ak kaşık gördükleri için değil, demokrasiye ve hukuka önem verdikleri için darbeyi bu iktidardan kurtulmanın fırsatı olarak görmediler.
Fakat iktidar iki ay önce kendisine yapılanın bir benzerini şimdilerde bütün ülkeye yapıyor.
Ele geçirdikleri güçle kendilerini yargının yerine koyuyorlar.
Demokrasiyi, millet iradesini hiçe sayıyorlar.
Parlamentoyu devre dışı bırakıp, KHK’lar ile ülkeyi yeniden dizayn ediyorlar.
Suçsuz, günahsız insanları işinden atıyorlar. İnsanların malına mülküne el koyuyorlar.
Saçma sapan gerekçelerle aydınları, gazetecileri, yazarları hapse atıyorlar.
Halkın iradesini hiçe sayarak belediyelere kayyum atıyorlar.
Yani darbeciler başarılı olduğunda ne yapacaklarsa benzerini yapıyorlar.
“Demokrasiyi, halkın iradesini, hukuku hiçe sayarak bir yere varamazsınız” dediğimizde “Ama bu belediyeler PKK’ya yardım ediyor, kaynaklarını PKK’ya aktarıyor” diye de bir gerekçe sunuyorlar.
Sizin yanlışlarınız size yapılan darbeyi meşrulaştırdı mı? Sizin ülkeyi felakete sürükleyen hatalarınız size darbe yapanları haklı yaptı mı?
Size muhalif olanlar “Ne yapalım bu iktidar ülkeye büyük kötülük yapıyor” deyip darbecilerin safına geçti mi? Onlara“haklısınız” dedi mi?
“Belediyelere kayyum atamak yanlış” demek “Belediyelerin varsa hukuksuz işlerini görmezden gelelim” demek değildir.
“Eğer sorun varsa bu sorunu yargı eliyle, demokrasi içinde, halk iradesini hiçe saymadan çözün” demektir.
Sorunları demokrasi içerisinde, hukukla çözmeyi ne zaman öğreneceksiniz Allah aşkına?
Hukuk böyle sorunların çözümü için var.
Demokrasi bu tür sorunlara sağlıklı çözümler bulmak için var. Yargıyı bütünüyle devre dışı bırakıp KHK ile kendinizi tek otorite ilan etmenin darbecilerin yaptığından ne farkı var Allah aşkına?
Halkın aklını, tercihini yok sayarak nereye varacaksınız?
Söyler misiniz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bu yöntemlerle sorunları çözeceğinizi mi sanıyorsunuz?
Kayyum atanan belediyeler için yeniden sandık gelmeyecek mi?
İkna edici delillerle, adil bir yargıyla ikna edilmemiş bir halkın siyasi tercihini nasıl değiştireceksiniz?
Yoksa sandığı bütünüyle ortadan kaldırmayı mı düşünüyorsunuz?
15 Temmuz darbecilerinin başaramadığını siz mi başaracaksınız? Demokrasiyi, sandığı, hukuku bütünüyle devre dışı mı bırakacaksınız?
İnsanlar darbeye siz sivil darbe yapasınız diye mi karşı çıktılar?
Bugün yaptıklarınıza bakılırsa 15 Temmuz’da derdiniz demokrasiyi, milli iradeyi korumak değil, kendi iktidarınızı korumakmış.
Gerçek demokrat olmayı bir türlü başaramıyorsunuz.
Yaşadığımız bunca felakete rağmen “Her şeyin doğrusunu biz biliriz” mantığından bir türlü vazgeçmiyorsunuz.
Bugüne dek size “Böyle yapma” denilen ne varsa inatla yaptınız ve sonu felaketle bitti.
Defalarca duvara toslamanıza rağmen sorunları kaba kuvvetle çözme mantığından bir türlü vazgeçmiyorsunuz.
Nedir derdiniz? Niçin sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getiriyorsunuz?
Bir ülke için, bir devlet için hukukun ne kadar hayati önemde olduğunu bir türlü anlamıyorsunuz.
Sorunları demokrasi içinde çözmeyi bir türlü öğrenemiyorsunuz.
Demokrasiyi, halkın iradesini, hukuku hiçe sayarak bir yere varamazsınız.
Belediyelere kayyum atayarak, seçmenin iradesine ipotek koyarak sorunu çözemezsiniz.
Böyle yaparak PKK’nın ekmeğine yağ sürüyorsunuz. Halkı demokrasi dışı yollara itiyorsunuz.
Bunu göremiyor olamazsınız.
Derdiniz PKK ile mücadele mi yoksa bölgeyi bütünüyle PKK’ya teslim etmek mi?
Hakikaten anlaşılır gibi değil.
Erdoğan niçin yalnız bırakılıyor?
Günlerdir Erdoğan’ın FETÖ ile mücadelede yalnız bırakıldığı konuşuluyor.
Belediyelere kayyum atanmasından sonra Erdoğan’ın “Bana göre geç atılmış bir adımdı. Bu adımlar daha önce atılmalıydı”demesi üzerine “Erdoğan PKK ile mücadelede de yalnız bırakılmış” denilmeye başlandı.
Fakat kimse niçin yalnız bırakıldığı üzerine kafa yormuyor?
Bütün makamlara kimin geleceğini Erdoğan belirliyor. Bütün kadrolarda, Erdoğan’a itaati esas alan insanlar var.
Fakat buna rağmen politikalarında onu yalnız bırakıyorlar.
Eğer bu yalnız bırakılma iddiaları doğruysa “Kendi atadığı insanlar Erdoğan’ı niçin yalnız bırakıyorlar” sorusunu sormamız gerekmiyor mu?
Bu insanlar Erdoğan’a, onun önerdiği mücadele yöntemlerine niçin inanmıyorlar?
Nedir mesele? Esas sorun nerede ve kimde?
Erdoğan’ın mücadele yönteminde mi sorun var yoksa bu insanlarda mı?
Görünen o ki birçok AK Partili, Erdoğan’ın benimsediği mücadele yönteminin ülkeyi felakete sürüklediğinin farkında.
İşleri daha da içinden çıkılmaz hale soktuğunu onlar da görüyorlar.
Fakat buna açıktan itiraz edemeyip ayak sürümekle yetiniyorlar.
İktidarın parçası olmaktan vazgeçmiyor, fakat hatalara ortak olmaktan güya kaçınıyorlar
Erdoğan ayak sürüyenleri bir şekilde görevden alıp onun isteklerini yapacak kimseleri o makama getirerek politikalarını sürdürüyor.
Sürdürdükçe de sorunlar her gün daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Ne yazık ki Erdoğan hem FETÖ ile mücadelede hem de PKK ile mücadelede akıldan çok intikam duygusu ile hareket ediyor.
Bundan dolayı da kendinden başka kimsenin aklına, önerisine itibar etmiyor.
İtirazlara kulak asmıyor.
“Öyle yapmayalım, şöyle yapalım” diyen herkesi harcıyor.
Ve maalesef harcanan, gözden çıkarılan sadece kendi yol arkadaşları değil aynı zamanda Türkiye.
Erdoğan popülerliğini koruyor. Ama meşruiyet alanında kalmayı başaramıyor. Ofsayda düşüyor.
Kaybeden bir takımın tek yıldız oyuncusu olarak nereye varabilir ki?
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023