Levent Gültekin
İktidar sıklıkla Türkiye’nin bir beka sorunu olduğuna vurgu yapıyor. Bu vurgu her seçim öncesi daha da yoğunlaşıyor.
Muhalefet ise ‘böyle bir sorunun olmadığını, iktidarın bir algı operasyonu yaptığını’ söylüyor.
Esasında ülke gerçek anlamda bir beka sorunuyla karşı karşıya.
“Hayır böyle bir sorun yoktur” demek durumu normalleştirmektir.
Yapılması gereken beka sorununa neyin kaynaklık ettiğini topluma açık ve net bir şekilde anlatmaktır.
Ülke ciddi anlamda bir beka sorunuyla karşı karşıya.
Çünkü:
Bir ülkede bağımsız yargı yoksa…
Ülkeyi yönetenler aleni bir şekilde anayasayı hiçe sayıyorsa…
Kamu adına iktidarı denetleyecek ve ülkede olup biteni topluma anlatacak bağımsız bir medya yoksa…
Ülke tek adam rejimine teslim olmuşsa…
Devlet parti devletine dönüşmüşse…
Meclis bütünüyle etkisiz hale getirilmişse…
Seçimlerin demokratik meşruiyetine gölge düşürecek uygulamalar her geçen gün daha da artıyorsa…
Ülke yönetiminde, iktidarda kalmayı her şeyden daha önemli gören bir anlayış varsa…
Ülkeyi yönetenler toplumun yarısını düşman görüyor ve bu düşmanlığı körüklemekten zerre kadar imtina etmiyorsa…
Bir mafya özentisi, topluma “Silahlanın” diyerek alenen iç savaş çağırısı yaparken tek bir savcı da çıkıp “Gel bakalım buraya sen ne diyorsun?” diye sormuyorsa…
Bu mafya özentisinin akıl almaz çağrısına iktidarın tek bir mensubundan bir itiraz, kınama gelmiyorsa…
Bizim gibi dinle toplumsal ilişkisini sağlıklı bir zemine oturtamamış ülkeler için çok önemli işlevi olan laiklik açık bir şekilde tahrip ediliyorsa…
Özgürlükler kısıtlanmış, demokrasi askıya alınmışsa…
Liyakat bütünüyle devre dışı bırakılmış, vasat insanlar ülke yönetiminde söz sahibi yapılmışsa…
“Dindar nesil yetiştireceğiz” saçmalığıyla eğitim dünya gerçeklerinden koparılıp koca bir nesil cehalete mahkum ediliyorsa…
Toplumu birbirine bağlayan değerler hoyratça tahrip ediliyorsa…
İktidar hamasete teslim olduğu için ekonomideki çöküşe sağlıklı bir tedbir alınamıyorsa ve yoksulluk ülkede dalga dalga yayılıyorsa…
O ülke gerçek anlamda bir beka sorunuyla karşı karşıya demektir.
Bütün bunlar ortadayken iktidar gerçekleri saptırıp kendi siyasi sorumluluğunu gözden kaçırarak “Ülkede beka sorunu var”diyor.
Muhalefet ise “Hayır, beka sorunu yok” diyor.
Ülkeyi yıkıma sürükleyen politikaların sorumlusu iktidar seçimleri bir beka sorunu haline getirirken ülkeyi yıkımdan kurtarmakla sorumlu muhalefet ise “Hayır, bu sadece bir belediye seçimi” diyerek durumu, yaşananları normalleştiriyor.
Gerçekten merak ediyorum: Muhalefetin, ülkenin gerçek bir beka sorunuyla karşı karşıya kaldığını görmesi, kavraması için daha ne olması gerekiyor?
Daha ne olursa “Ülke gerçekten büyük bir tehlike altında”diyecekler?
Böyle durumlarda ister genel, ister yerel olsun her seçimin, durumu topluma anlatmak ve toplumu uyarmak için en önemli fırsat olduğunu anlaması için daha ne olması gerekiyor?
Toplumdaki beka sorunu korkusunun kaynağı Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerde yaşananlar.
Son olarak Venezuela’daki gelişmeler de bu korkuyu tetikledi.
Peki ne oldu bu ülkelerde?
Niçin büyük bir yıkıma sürüklendiler?
Bu ülkelerin ortak özelliği yukarıda saydığım sorunları yaşamış olmaları.
Yani demokrasiyi, hukuku, özgürlükleri, bağımsız medyayı, bağımsız yargıyı yok edip tek adam rejimine teslim olmaları.
Yönetimleri, ülkelerini dış güçlerin operasyonlarına karşı korunaksız hale getirmiş olmaları.
Birkaç yıl önce bir yazımda söylemiştim, yeri gelmişken tekrar edeyim: Irak’ı dış güçler değil muhalefeti susturan, demokrasiyi yok eden, tek adam rejimi kuran, halkını yoksulluğa mahkum eden ve nihayetinden ülkesini dış güçlerin hedefi haline getiren Saddam yıktı.
Suriye’yi dış güçler değil, onlarca yıl baskıcı politikalarla muhalefeti susturan, bağımsız medyayı yok eden, özgürlükleri kısıtlayan ve halkını yoksulluğa mahkum edip nihayetinde de ülkesini dış kaynaklı kışkırtmalara açık hale getiren Esad ailesi yıktı.
Venezuela’yı dış güçlerin hedefi haline getiren; tek adam rejimi kurarak ülkeyi yoksulluğa, açılığa mahkum eden, seçimlerin demokratik meşruiyetini ortadan kaldıran, muhalefeti baskıyla, tehditle susturan, anayasayı askıya alan Maduro oldu.
Bütün bu liderlerin yaptığının aynısını yapıp sonra da ülkenin karşı karşıya kaldığı beka sorununu dış kaynaklı göstermek için insanın ya kötü niyetli olması lazım ya da aklını bütünüyle kaçırmış olması lazım.
Bütün bu ülkelerin uyguladığı politikaların benzeri uygulanırken “Ülkenin beka sorunu yok” demek de ülkede tam olarak ne olduğunu kavrayamamaktır.
Muhalefet ülkeyi tümüyle saran krizi göremiyor.
İktidarın, aslında kendisinin sebep olduğu beka sorununu ise muhalefet sadece inkar ediyor.
Ülke cidden beka sorunyla karşı karşıya.
Muhalefete düşen, önümüzdeki seçimleri “Bu, belediye seçimidir” deyip karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi topluma anlatmaktan kaçınmak değil, her seçimi bir referanduma dönüştürmek, her seçimi durumun vahametini topluma anlatmak için bir fırsat olarak kullanmaktır.
Diğer taraftan “Aman beka sorunu var” deyip iktidarın arkasında hizaya giren kimi ulusalcıları, milliyetçileri gerçekten hiç anlamıyorum.
Laikliğin olmadığı bir Türkiye zaten yıkıma sürüklenmiş bir ülkedir.
Bir mafya özentisinin aleni bir şekilde toplumun bir yarısını diğer yarısına karşı silahlanmaya çağıracak cesareti bulması ve iktidarın buna müsamaha göstermesi gerçek bir beka sorunudur.
Eğitimi çökmüş, bilimden, sanattan, felsefeden uzaklaşmış bir ülke zaten ciddi anlamda bir beka sorunuyla karşı karşıya demektir.
“Beka sorunu var” diyerek tüm bu sorunlara kaynaklık eden politikaların uygulayıcısı iktidarın yanında kümelenmek…
Hakikaten anlaşılır gibi değil.
Halbuki bu tehlikeyi atlatmamızın yolu bütün bunlara neden olan iktidarın etrafında kenetlenmek değil, ona meşruiyet sağlayacak söz ve davranışlardan kaçınmaktır.
Kısaca özetleyeyim: Ülke gerçekten de bir beka sorunuyla karşı karşıya.
Bunun nedeni dış güçlerin hesapları değil ülkeyi dış güçlerin operasyonuna açık hale getiren politikalar ve yönetim anlayışı.
Her seçim, karşı karşıya olduğumuz bu tehlikeyi topluma anlatmak için büyük bir fırsat.
Bu fırsatı tepmek, ülke böyle bir tehlikeyle karşı karşıya değilmiş, her şey normalmiş gibi davranmak “Bu, yerel seçimdir” deyip yol, köprü konuşmak hakikaten anlaşılır bir durum değil.
Çünkü bu seçimin sadece bir yerel seçim olmadığını seçimler sonuçlandığında hepimiz göreceğiz.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023