Mahmut ÖVÜR
MİT-Polis kavgası, Uludere katliamı, futbol dünyasını sarsan Şike dosyası, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması, ihale kurumuna yönelik yolsuzluk operasyonları, arka arkaya sıralayınca insanın nefesi kesiliyor.
Çok yoğun bir gündem içindeyiz. Üstelik bunlar sadece son birkaç ayda yaşadıklarımız. Cumhurbaşkanlığı seçiminden, iktidar muhalefet ilişkisine kadar, her alanda derin tartışmalar ve gerilim var.
Çevremdeki birçok insan yakınıyor:
"Belki siz gazetecilerin işine yarıyor ama biz yorulduk. Gerilim, tartışma, şok gelişmeler birbirini izliyor. Daha sakin bir ülke olamaz mıyız?"
Toplumun böyle bir beklentisinin olması kadar haklı bir şey olamaz. Bu beklentiyi gerçekleştirmek zor olabilir ama bunun için de bir yerden başlamak gerekiyor.
Bu "şeffaflık" olabilir.
Her konuda topluma hesap vermeyi, olup bitenleri anlatmayı denersek çözüme giden yolu da açmış oluruz.
Yeni Türkiye'nin kurumsallaşması ve kurumlarını da evrensel adalet, hukuk ve çağdaşlık temeli üzerine inşa etmesi gerekiyor.
Birkaç gündür elimde Türkiye Şeffaflık Derneği'nin yayın hayatına soktuğu"Şeffaf Gündem" dergisi var.
Kapak konusu da Futbolda şeffaflık... Futbolda şeffaflık bizdeki şike davası nedeniyle gündemimizde ama sadece bize ait bir sorun da değil. Derginin içinde Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün bir raporu da yer alıyor: "Temiz Eller: FIFA'da Şeffaflığın ve Hesap Verebilirliğin İnşası..."
Raporun sonuç kısmında yer alan şu satırlar, futbol gibi şeffaflığın da kurumlarda evrensel bir kıstas olması gerektiğini öneriyor.
"Tarih boyunca, futbol yönetim kurumlarının çalışmaları anlaşılmaz olmuştur. Ancak, dünyanın dört bir yanında yediden yetmişe insanlar eski iş anlayışına artık bir son verilmesini ve güce sahip olanlardan hesap sorma hakkını istiyorlar. Eğer FIFA yeniden güven kazanmak istiyorsa, şeffaflığı benimsemelidir."
Şeffaf ve açık parlamento: Bundestag
Dergide Şeffaflık Derneği Başkanı Oya Özarslan, "Mimaride şeffaflık" başlığı altında Almanya'nın parlamento binası Bundestag'ı yazmış. Birkaç yıl önce gittiğimde gördüğüm parlamento binasını yılda 3 milyon kişi ziyaret ediyor. Onlar sadece binanın çevreci mimarisini değil, parlamentonun yeni demokrasideki yerini merak ettikleri için gidiyorlar. Bir anlamda şeffaf demokrasiyi...
Çevre dostu binalar yapmakla ünlü Mimar Norman Foster, eskiyle yeniyi cam kubbe ekseninde buluştururken, eski sistemin aksine halkın, hükümetin üzerinde olduğunu bilinçli bir sembol olarak kullanıyor.
Bu nedenle Alman Parlamentosu Bundestag, parlamenter demokraside şeffaflığın ve açıklığın simgesi olarak biliniyor.
İşte Türkiye'nin bu düzeyde bir açıklığa ihtiyacı var. Hem kendi halkı için hem rol model olacağı bölge ülkeleri için...
Belki o zaman Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi'nin şu eleştirisi de ortadan kalkmış olur.
"Uluslararası temizlik ve şeffaflık anketlerinde her ülkeye 10 üzerinden not verilir. İslâm ülkeleri içinde 5 veya 5'in üzerinde not alanı yoktur. Yani İslâm ülkeleri bu konuda sınıfta kalmışlardır."
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İnce’nin şansı var mı?
6.08.2020 - En hakiki sahte siyasetçiler çağı
28.05.2019 - Yattaki sır isim: Abdullah Gül
6.05.2019 - Beşiktaş Kulübü’nde İmamoğlu kavgası
3.05.2019 - İmamoğlu’na o locayı kim ayarladı?
2.05.2019 - “AB’de HDP’ye siyaset hakkı vermezler”
28.04.2019 - Gel de şüphelenme
21.04.2019 - YSK İstanbul seçiminin yenilenmesine karar verirse
19.04.2019 - Kurul başkanları o kadar insanı nasıl buldu?
18.04.2019 - CHP yönetimi neden susuyor?
13.04.2019
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Mavi Gözlü Asyalı
Atatürk milliyetçiliği denen şey faşizm değilmiş gibi görünen ama asimilasyonculuğun faşizmin ta kendisidir. Askeri istihbaratta şahısların sülalelerinin dönme olup olmadığına değil ne dönmesi olduğuna bakılır çünkü türk milletinin TAMAMI sülalesi önce müslüman, faşist cumhuriyetten sonra da türk olmuş dönmelerden oluşur. Atatürk gibi kızıl saçlı mavi gözlü kemalist faşistler "sülalemiz döndü müslüman olduk , uyduruk cumhuriyet kurulduktan sonra da türk olduk" demez "orta asyadan geldik" der.