Melih ALTINOK
Başbakan Erdoğan’ın darbe davalarındaki “tutuklulukları” eleştirmesi ve Balyoz hükümlüsü Ergin Saygun’u ziyaretinin ardından herkes aynı yanıtın peşinde.
Neler oluyor?
Bu sorunun yanıtı aradığım başkentteki AK Partililer, “Askerî vesayetle mücadelede bir ricat mı sözkonusu” dememe fırsat vermeden heyecanla söze başlıyorlar.
Belli ki son günlerde bu soruyla sık sık karşılaşıyorlar.
“Ana paradigmalarında” asla bir değişiklik olmadığını ısrarla vurguluyorlar.
“Bu başkanlık ve onun yolunu açacak yeni anayasa için siyasi bir hamle mi” şeklindeki sorumu ise, “evet” ya da “hayır” diye yanıtlamıyorlar. Ancak “realiteden” açtıkları sözün işaret ettiği yegâne yer “Evet!”
Başbakan’ın Saygun’u ziyaretinin, bugün büyük oranda sivil otoriteye bağlandığını düşündükleriTSK içerisindeki eski zihniyete yakın unsurların direncini kıracağına eminler.
Bu ve benzeri hamlelerin, “dönüşüm sürecinin yapısal niteliğini” etkilemeyecek birer “siyasi PR çalışması” olduğunu vurguluyorlar.
Üst düzey bir AK Partili ise şunları söylüyor:
“Askerin siyasetteki etkinliğinin tam demokratik ülkelerdeki gibi sıfırlanması için kısa ve orta vadede çok önemli adımlar atılacak. Askerî eğitim sisteminin yeniden düzenlenmesinden tutun da askerî lojmanlar konusuna ve nihayet askerî politikaların yürütme tarafından belirlenmesine kadar pek çok alanda demokratik reformlar yapılacak. Bunlar mı daha önemli yoksa konuştuğumuz konu mu? Bu reformlarla birlikte bugün ziyaret üzerinden yaptığımız tartışma bizlere komik görünecek. Tıpkı daha önce defalarca olduğu gibi.”
Sakin olun kahramanlar
Evet, AK Parti’de Erdoğan’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ve yeni anayasanın, sivilleşme sürecinin kurumsallaştırılması için elzem olduğu ve bunun için de “tansiyonu düşürecek bazı risklerin” göze alınması gerektiği görüşü hâkim.
Tartıştığımız “PR faaliyetlerinin” ürkek darbecilerin direncini mi yoksa demokratikleşme yanlıların hevesini mi kırar, tartışabiliriz. Ben buraya kadar olayın muhatabının görüşlerini yansıtmaya çalıştım.
Ne var ki Başbakan Erdoğan’ın son hamleleriyle hızlarını almayıp dümenlerini “ordumuzu yıpratmayalım” koyuna kıranlar da yok değil.
Ancak, Erdoğan’ın 10 yıllık performansına, gidişata ve partinin nabzına bakılırsa, darbecilere karşı ahlaki bir duruş sergilemeleri nedeniyle yelkenlerimizi aynı rüzgârda doldurduğumuz bu arkadaşlar belli ki yine karaya oturacaklar.
Herhalde nemi hissedip paçayı sıvayan ve “Artık konsept değişti, bir dönem sona erdi” diyenAhmet Hakan’dan falan çok etkileniyorlar.
Hatırlayın Ertuğrul Özkök de 12 Haziran seçimleri öncesi yaratılmaya çalışan gazın etkisiyle “bir dönem sona erdi” diye vakitsiz muştular veriyordu. Sonra ne oldu? “Bitti” dediği o “zihniyet” daha da güçlendi ve bugün Kürt sorununun çözümünde Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri olamayan bir çözüm iradesinin altına imza attı.
Biraz sakin olun.
O hâlde ne yapmalı
Erdoğan ve AK Parti kurmayları, inişlere çıkışlara rağmen, askerî vesayetin önemli oranda geriletilmesinde takdire şayan adımlar attılar.
Ancak bu sürecin tümden onların iradesine bırakılabileceği anlamına gelmiyor. Hatta bu büyük bir aymazlık olur.
Zira kendine solcuyum diyen bazı arkadaşlar, acınacak şekilde, AK Parti askerî vesayete karşı diye fiilen darbecilerin yanına düşmüş olabilirler. Üstelik de 12 Eylül referandumunda işkencecilerinin yargılanmasına hayır diyecek kadar.
Ancak bizler AK Parti ile birlikte darbe karşıtı, anti-militarist olmadık. Dolayısıyla bugün Başbakan’ın tavrı ister vesayetin tamamen tasfiyesi için bir taktik, isterse taviz olsun, darbe rejimine karşı muhalefetimiz sürecek.
Tıpkı darbecilerini 1985’te yargılamaya başlayan ve mahkûm eden ancak 1989-90 arasında “toplumsal barışın tesisi” gerekçesiyle hepsinin Carlos Menem tarafından affedilmeleri ve sonrasındaki süreçte olduğu gibi.
Demokratlar, Menem’e rağmen mücadelelerini sürdürdüler. Ve nihayet bir mahkeme 2006 yılında darbecilerin affedilmesini anayasaya aykırı buldu.
Bugün Arjantin’de devam eden davalarda yalnızca yüksek rütbeli komutanlar değil, suça katılan tüm askerler, polisler, işbirlikçi yargıçlar, siyasiler, rahipler ve siviller yani esas suçluların tamamı yargılanıyor. (http://www.arifekose.blogspot.com/2013/02/darbeciler-af-arjantin.html)
Evet, Türkiye’de darbecilerin affedilmesi gibi radikal bir geri adım süreci yaşamıyoruz. Ancak en kötü senaryoda bile çaresiz değiliz.
Kimbilir, belki de böyle bir süreç özgürlükçü solcuların, demokratların ve liberallerin tamamının “aman AKP demesinler” saplantısından kurtulup vesayetle hesaplaşmanın bayraktarlığına oynamaları için de bir vesile olur.
Özetle enseyi karartmayalım.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları




















































Hrac Madooglu
Aylardir patronlarina yaranmak icin saldirmadigin onurlu gazeteci kalmadi. Butun cabana ragmen kimse seni adam yerine koyup cevap vermedi. Cunku adam degilsin ve ne amacla herkese camur attigini bilmeyen yok. Sonunda Etyenden ilham alarak, seviyesizligin daniskasini yapip Agosa da saldirdin ve istedigin oldu. Ne var ki, bu kez de Markar Esayanin kirli camasirlari ortaya cikti. Seni tanimayanlar varsa, Rober Koptasin sana yazdigi cevabi okusunlar.