Perihan MAĞDEN
Erdoğan Türkiyesi Rus uçağını düşürerek öylesine acayip bir iş yaptı ki, dünyanın ağzı açık kaldı.
E, madem NATO üyesiyiz, koşa koşa NATO’ya haber vermeler filan!
Batı Dünyası resmen kerhen/mecburiyetten/yasak savar kabilinde yanımızda yer aldı.
Düşünsenize; soğuk savaş yıllarında dahi kimse Rus uçağı düşürmemiş.
Bizim Rus uçağını düşürmemizin ardındaki ”hassasiyetimiz” de, aşırı tuhaf ve yenilikçi:
Bunca riskli bir hareketi, hava sahamızı ihlal edeni indiririz! kabadayılığını açıklamamıza kesinkes yetmiyor.
Arada akıllara seza bir boşluk kalıyor.
(Yunanistan’la 2500 kere filan hava sahası ihlalimiz var!)
Neymiş? Türkmenler konusunda meğer fevkalade hassasmışız!
(Bir sabah kalktı erken/ Çok hassaslaştı derken.)
Hami Ağbi olarak ansızın Bayırbucak Türkmenleri’nin koruyucu büyüğü olduğumuza karar vermişmişiz.
”Arkadaş! Irak’ta ve yıllardır Suriye’de Türkmenler’in anası ağlatılırken sen nerelerdeydin?” diye sorulabilir pek tabiidir ki.
”Bayırbucak Türkmenleri tanımı da fabrikasyon, Alevi Dağları ile Kürtler Dağı arasındaki Bucak tepesine, ansızın Türkmen Dağı denilmesi de! Türkmen Mürkmen değil, yalnızca 7 düvelden gelen cihatistler var oralarda zaten. Kimi savunuyorsun, neye celalleniyorsun? Nedir ESAS meselen?” diye de sorulabilir.
Ve hiçbir mantıki cevap alınamayacağı kesindir. Sor, sorabildiğin kadar.
Ortalık öyle bir tozzz duman ve hakikatler o denli uzağımızdaki zaten.
Erdoğan ”Rus uçağı olduğunu bilmiyorduk”, diyor.
Putin ”Bilmemelerinin imkanı yok!” diye iddia ediyor.
Erdoğan Batı’ya ”Putin’i anında telefonla aradım. Telefonuma çıkmadı bilem!” diye şikayet ediyor.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ”Erdoğan’dan Putin’e telefon gelmedi”, buyuruyor.
Uçağı, üstelik yeni kurulmuş özel telsiz sistemiyle on kez filan uyardığımızı iddia edip kayıtlarımızı dünyaya dinletiyoruz.
Özür de dilemeyeceğiz! İddialı ve gayet kararlıyız.
Bölgede savaşmakta olan İranlı bir komutanın kurtardığı (bu da son derece ilginç bir detay) paraşütle atlayıp sağ kalan Rus pilot, uyarı muyarı duymadığını iddia ediyor.
Benim asıl ilgimi çekense: Erdoğan’ın neşesi.
Ne 7 Haziran seçimlerinin ardından olduğu gibi birkaç günlüğüne ortadan kayboluyor, ne Ankara Katliamından sonra yaptığı gibi kısa zaman için de olsa sahneden çekiliyor.
Sürekli ortalarda. Sürekli konuşuyor. Coşku ve enerji içinde, nerdeyse sevincinden parlıyor.
Öğretmenler gününde Rus uçağını düşürdük diye kendisini alkışlayacak şuursuzlukta öğretmenleri durduracak kadar da itidal sahibi!
Özellikle müthiş icadı olan (muhtarları koruculaştırma projesi altında!) sarayında buluşmalara doyamadığı muhtarlara konuşurken yaydığı güven ve sevinç ”Ya, bu işin içinde iş olmasın sakın?” dedirtiyor insana.
Erdoğan hakiki bir füze gibi hangi hedefe kilitlenmiş vaziyette: Başkanlık sistemine, değil mi?
E, ülkeyi ciddi bir istikrarsızlık ortamına sürükleyip İSTİKRAR VAAD EDEREK Meclis’te çoğunluğu elde eden bir stratejisyen-
Dış ilişkilerimizde de böylesi bir istikrarsızlık ortamı yaratıklandırmanın, kendisine yol-su- elektrik: yani Başkanlık Sistemi olarak döneceğini hesap etmez mi?
Üstelik Bahçeli gibi bir kara gün dostu varken?
Seçimin akabinde de meşhur HAYIR! kartını cebinden çıkartıp partisinin başından on yüz bin yıl daha (epeyce gün ortadan yok olduktan sonra) gitmeyeceğini ilan etmiş bulunan Bahçeli (çakma / takma; kimin umurunda?) Bayırbucak Türkmenleri konusunda aşırı hassas olmasın da , kim olsun hem?
Zaten derhal sislerin arasından belirip ”Türkmen Dağı Sibirya’da değildir!” buyuruverdi.
Hoş, bir tepeye sonradan münasip görülen bir isim olduğuna göre, ilerde Sibirya’da da 1 Türkmen Dağı yaratılabilir.
”İhtiyaç, keşfin anasıdır!” lafını alıntılayıp geçelim.
Asıl geçmememiz gereken, başı herrrr sıkıştığında Erdoğan’ın canyeleği olarak yakın tarihimizdeki yerini almış bulunan Devlet Bahçeli’nin, referanduma gidebilmek için AKP’nin ihtiyacı olan 17 milletvekilini rahatça temin etmek üzere- Nurtopu gibi bir Bayırbucak Türkmenleri nedenine kavuşmuş olduğu!
Belki bu Hayali Türkmenler / Hain Rusya algısı öylesine tırmandırılır ki, başkanlık sistemine (referandumsuz) geçmek için gereken 54 milletvekili dahi devşirilir şanlı meclisimizden.
Maksat başkanlık sistemi, pardon, Rusya’ya ve dünyaya karşı milli çıkarlarımız olunca gerisi teferruattır!
Hem değerli yalnızlığımız o seviyelere vardı ki: ”Ne Doğucuyuz, ne Batıcı! Katarlıyız, Katarlı!”
Referanduma gidebilecek sayıda milletvekilini kafalayarak yola çıkmak, kusurlu demokrasimiz için daha yakışıklı olur gerçi.
Halkımız hem yeni anayasayı, hem başkanlık sistemini oylamış olur ki; başımızda böylesi iç ve dış belalar varken (istikrarsızlık sopası!)
İstikrarın Efendisi Erdoğan’a oy vereceklerine dair hiçbir şüphe duymuyorum ben.
Evren’e verdikleri istikrar oyları misali!
Bu arada, istikrar manyağı halkımıza bir armağan daha sunuldu Perşembe gecesi.
Can Dündar ve Erdem Gül tutuklanıp cezaevine konuldular.
”Silahlı terör örgütüne üye olmak” ve ”casusluk maksadıyla devlet sırrını ifşa etmek”le suçlanıyorlar!
Daha aşağısı kurtarmaz zaten.
Dergimizin selfie’li kapağıyla ilgili DE soruşturma açıldı: Örgüt suçlamasıyla!
Cevheri Güven ve Murat Çapan hala Silivri’deler.
İki kapak bir terör örgütü suçlamasına yetiyor artık Türkiye Cumhuriyetinde.
Başkanlık sistemine geçerek, tüm bu demokrasi özürlülüğü taçlandırmanın/ koyultmanın tammm zamanıdır.
Yapılan bir araştırmada, dünyanın en yalancı milleti olarak Çinliler ve Türkler çıkmış.
Yapılan deney sonucunda, bilimsel bir araştırmada.
İnsanlar kendilerine benzeyenlerle rahat ediyor. Orası kesin.
İstikrar demek, ”Beni bana benzeyen idare etsin. Onla rahat ediyorum ben,” demek esasında.
Rus uçağının düşmesi, Erdoğan’ın akülerini bu denli doldurduysa, istikrar dolu günler, yığın yığın kapımızda yani.
En istikrarlı Başkan bizim Başkan!
Haydi öğretmenler, muhtarlar, korucular, ifade özgürlüğüyle işi olmayanlar, istikrar arayanlar: Hep birlikte.
Bu yazı Nokta dergisinde yayımlanmıştır
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSon konuşan Korgeneral! 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMesele AK Partili belediyelere soruşturma izninin verilmesi değil… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“İmralı Kapısını Kapatmak, Süreci Sabote Etmektir” 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİlber Hoca'nın sulandırdığı su krizi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAç-Kapa: İmralı-Saray 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
5.02.2016
28.06.2016
21.06.2016
14.06.2016
6.02.2016
31.05.2016
24.05.2016
17.05.2016
26.04.2016