Perihan MAĞDEN
Sürekli kıstırılıyoruz. Köşelere sıkıştırılıyoruz.
Yaşama, özgürlük alanımız mütemadiyen azaltılıyor.
Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliye edilmesi üzerine, çok fena bozulup façayı çizdirmiş edaları takınan Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesi'ni hizaya getirmeye niyetli konuşmaları; bir merhaledir.
Her şeyimiz artık Başkan Erdoğan'ın façasına bağlı.
Ve onun memleketi bir baştan öbür uca kaplayan façası, her an çizilebilir.
O öyle olmuşcasına davranabilir, cümlemize (mesela: Anayasa Mahkemesi'ne!) ayar verebilir.
Yargı bağımsızlığı afaki bir kavramdır!
Mühim olan Başkan Erdoğan'ın façayı çizdirmemesidir.
Bunu, böyle algılayıp sıkı bir ayar vermek durumunda kalmamasıdır.
Onun façasının boyutları büyüyüp yeminli düşmanlarına karşı kin ve intikam planlarının, arzularının metrekaresi genişledikçe; memlekette nefes alacak yer kalmadı.
Memleket Misak-ı Milli boyunca onun façası, bizler de kıyılarda köşelerde saklanıp görünmemeye çalışıyoruz işte.
Hayatımızı idame ettiriyoruz. Dikkat çekmeden. Tedbirlice.
BirGün'ün yayın danışmanı Barış İnce'ye yaptığı akrostişli savunma yüzünden 21 ay hapis cezası verilmesi, ve bu cezanın ertelenmemesi, bir merhaledir.
Çok ciddi bir merhaledir.
Zaman gazetesine (Cemaat'in mallarına artık adet olduğu üzere) Kayyum atanırken, protesto edenlere uygulanan orantısız şiddet, bir diğer merhaledir.
Boydak'ların gözaltına alınışı, bir başka merhaledir. Vahimdir.
Taze merhaleleri sayıyorum; yoksa Yakın Merhale Tarihimiz, öyle böyle değil.
Artık her hafta, her hafta yeni merhalelere zorla alıştırılırken, hepimiz iyice eğilip bükülürken; Erdoğan'ın bizlere layık gördüğü eşiği tutturabilmek için, nerdeyse sürünmemiz icap etmişken-
Nazi Almanyası'nı, Nazi ''rejimini'' hatırlamamamı, düşünmememi imkansız kılan bir hadise yaşandı.
Hadise dediğim, izlediğim müthiş bir film.
Macar yönetmen Laszlo Nemes'in ilk uzun metrajlı filmi: ''Saul'un Oğlu''.
35 mm filmle, Budapeşte'de 28 günde çekmiş filmi.
El oğlu yapıyor işte- sohbetine giremeyeceğim, hakikaten.
Film zaten sildi süpürdü dünyanın en mühim ödüllerini. Öyle böyle sıkı bir eser değil.
Filmin mevzusu beni ilgilendiren. Acayip ilginç bir mevzu.
Yoksa, Hollywood yapımı 2nci Dünya Savaşı filmlerinden, ''öğğğh!'' demiş, tası tarağı toplayıp 10-15 yıldır kaçmış, hemen hiçbirini izlememiş vaziyetteyim.
Film, toplama kamplarının esasında Alman mühendisliği harikası, mükemmel birer fabrika olduğunu gösteriyor inanılmaz yalın bir dille.
İnsan öldürme fabrikaları!
Ama işçileri, ustabaşıları, vardiyaları, ''verimi'' arttırma kaygılarıyla birer fabrika işte.
Ve bu Yahudileri Öldürme Fabrikalarında, bazı Yahudiler de çalıştırılıyor işçi olarak, ustabaşı olarak, doktor olarak, marangoz olarak.
Bir nevi işbirlikçi diyebiliriz. Onlara.
Ki, diyemeyiz de; insanın içi elvermiyor onlara öyle demeye. İşçi dememiz daha doğru. Ve insani.
Hepi topu 3-4 ay fazladan zaman kazanmak hepsinin derdi.
Zira epeyce mahirleşip kampa hakim oldukları anda (ki, oluyorlar da) onlar da listelere yazılıp, yollanıyorlar gaz odalarına.
Almanların Yahudileri Yok Etme Fabrikalarında onlar için çalışan Yahudilere ''Sonderkommando'' deniyor. Ya da ''Kapo''.
Kapoların en mühimi, en başı, en başkanına Oberkapo deniyor, mesela.
Film de bir Kapo olan Macar Saul'ün hayatla, kampla, her şeyle inatlaşması üstüne.
Bir nevi Ahab Sendromu'na yakalanıyor diyebiliriz Saul.
Kazanılması imkansız savaşlara topyekün girişmeye ''Ahab Sendromu'' deniyor. ''Moby Dick''teki Kaptan Ahab'dan ilhamla.
Ki, bu mevzu; Almanların ölüm fabrikalarında işçi olarak çalışmış Yahudiler mevzusu, Holokost'un en vahim, en nazik, en dokunaklı konularından biri kabul edilirmiş.
Hani bilinip de, bilmezden gelinen mevzulardan. Çok kırılgan, vahim bir durum söz konusu olan.
Nemes kalkıp bu filmi yaparak, Toplama Kampları üstüne gördüğüm en hakikatli filmi gerçekleştirmekle kalmıyor;
Kapo olmak konusunu neşterliyor. Asıl.
Eni sonu 3-4 ay fazla yaşamak için, bu rezilliğe boyun eğilir mi? denilebilir, pek tabii ki.
Ama Kapolar da boş durmuyorlar. Kampta olanı biteni fotoğraflamak, belgelemekten, bir isyan ve kaçış planlamaya kadar bir sürü faaliyet içindeler.
Ayrıca bir dünya savaşında 3-4 ay az süre değil ki!
Ya diğer taraf yenmeyi başarırsa Almanları? Ya Hitler öldürülürse? Şöyle ya da böyle en nihayet sonlandırılırsa savaş? Kurtulabilirler, hayatta kalabilirler belki de o süre sayesinde.
Bekle. Bekle. Bekle.
Bu esnada ırkdaşlarının gaz odalarına tıkılmasını, cesetlerinin yakılmasını filan temin et.
Temin etme de, çalış işte o işte. Hayvanlar gibi, dur durak bilmeden çalış, öldürme ırgatı olarak.
Şimdi mevcut hayatımızda, Kapoları düşünmemenin imkanı yok.
Sıra sana gelmediği sürece, hayata asılmaya devam ediyorsun.
Bekle. Bekle. Bekle.
Belki de kurtulursun.
Belki de biter bu rezillik, bu düşüklük bir şekilde.
Bekle, bekle, bekle.
Sıra sana gelmesin diye ümit et, dua et ve bekle.
Görünmezliğin zırhı üstünde. Varsay.
Dikkatleri üstüne çekme. Bekle, bekle, bekle.
Kurtulursun belki de.
*Bu yazı Nokta dergisinde yayımlanmıştır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSon konuşan Korgeneral! 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMesele AK Partili belediyelere soruşturma izninin verilmesi değil… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“İmralı Kapısını Kapatmak, Süreci Sabote Etmektir” 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİlber Hoca'nın sulandırdığı su krizi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAç-Kapa: İmralı-Saray 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
5.02.2016
28.06.2016
21.06.2016
14.06.2016
6.02.2016
31.05.2016
24.05.2016
17.05.2016
26.04.2016