Roni MARGULIES
Hükümetin gazetelerinden birinde bir köşe yazarı AK Parti’yi eleştirenlerle, AK Parti’nin gidişatından kaygılananlarla dalga geçiyor:
“Kürtajı ‘şak’ diye yasaklıyorsun, ‘tak’ diye devrim oluyor.”
“Yoğurttan sonra ‘İslam devrimini’ de icat ettik sonunda.”
İslam devrimi filan olduğunu, Allah korusun, ben de düşünmüyorum.
Ama Salih Tuna Bey dalga geçmek yerine daha faydalı bir şey yapabilir belki.
Şunu izah edebilir:
Hırsızlık yapmanın iyi bir şey olup olmadığı, şike yapmanın doğru mu yanlış mı olduğu Diyanet İşleri’ne danışılıyor mu? İnsan öldürmenin cezasının ne olması gerektiği, 34 vatandaşı havadan bombalayarak öldürmenin caiz olup olmadığı hakkında Diyanet İşleri fetva veriyor mu?
1) Vermiyorsa, kürtaj konusunda niye veriyor?
2) Verdiği fetvadan bana ne?
Salih Bey şöyle düşünüyor olabilir: “Ne demek sana ne? Artık hayatını din âlimlerinin görüşlerine uygun bir şekilde, ilahiyatçıların fetvalarına uygun olarak yaşayacaksın.”
Bunu açıkça söylesin, o zaman tartışırız.
Belli mi olur? Uzak ihtimal, ama belki de ikna olurum.
Yok eğer öyle bir şey düşünmüyorsa, o zaman dalga geçmeye gerek yok.
Salih Bey yukarıdaki iki sorunun cevaplarını düşünedursun, benim derdim başka.
On gündür saçımı başımı yolacak hâle geldim.
Bu on gün içinde, belki de on yıldır ilk kez, makul bir ülkedeymişiz ve makul bir siyasî muhalefet yapabilirmişiz gibi hissettim kendimi.
Bu kısa süre içinde iki tane ciddi grev yaşadık. Önce kamu emekçileri hükümetin gülünç ve hakaretamiz zam önerisine karşı greve çıktı. Üstelik, çok zaman olduğu gibi göstermelik bir grev değil, gerçekten grev yaptılar. Dahası, KESK ve Kamu-Sen birlikte grev yaptı ve hatta Memur-Sen bile sert konuştu.
Sonra Türk Hava Yolları çalışanları greve çıktı. Yine ciddi, yine işvereni önemli boyutlarda etkileyen bir grev.
Ardından kürtaj meselesi patlak verdi. En başta kadın haklarını, ama gerçekte hepimizin haklarını tehdit eden, özel hayatlarımıza tecavüz eden bir hükümet girişimi. Toplumdan hemen tepki alan bir girişim.
Ve bütün bunlar olurken, hükümetin ayaklarına dolanmaya devam eden, toplumun unutmayı reddettiği Uludere meselesi.
İşçi hakları, kadın hakları, Kürt halkının hakları.
On gün boyunca, ne askerî vesayet, ne darbeciler, ne Silivri, ne şeriat, ne Ulu Önder’in bize emanet ettiği Cumhuriyet.
Ekonomik kriz döneminde muhafazakâr ve sağcı bir hükümet tarafından yönetilen normal bir ülkede gündemde neler olması beklenirse, Türkiye’de de gündemde on gündür onlar var.
Dolayısıyla, muhafazakâr ve sağcı politikalara karşı, bu politikalardan etkilenen herkesin hükümete karşı kitlesel bir muhalefet inşa etme, bir alternatif yaratma fırsatı var.
Aslında baştan beri, 2002’den beri böyle olmalıydı.
AK Parti, dünya görüşü, ekonomik düşünce ve yaşam tarzı açılarından muhafazakâr, sağcı bir partidir. Bu açılardan, Türkiye’yi 1950 sonrasında yöneten diğer muhafazakâr partilerden, Demokrat Parti’den, Adalet Partisi’nden farklı değildir.
Bütün bu partiler gibi, AK Parti için de siyasî açıdan Türk devletinin bekası, ekonomik açıdan da Türk sermayesinin çıkarları son tahlilde tüm politikaların temelini oluşturur.
Baştan beri AK Parti’ye bu nedenlerle muhalefet edilmeliydi. Halktan değil devletten yana olduğu, emekçiden değil sermayeden yana olduğu, milliyetçi ve muhafazakâr olduğu, gerçek değişime karşı olduğu için muhalefet edilmeliydi.
Oysa ne yapıldı?
Bir yanda, kendisi muhafazakâr olmayan liberal bir kesim AK Parti’yi liberal, reformist bir parti zannederek destekledi.
Bir yanda, CHP’nin siyaseten temsil ettiği bir kesim AK Parti’yi Cumhuriyet ve “çağdaşlık” düşmanı, “geri”, dinci ve hatta şeriatçı bir parti zannederek tümüyle anlamsız bir muhalefet yaptı. Ve bunun sonucunda toplumun büyük çoğunluğunun gözünde kendini anlamsız hâle getirdi.
Saçımı başımı bu nedenle yoluyorum.
On yıldır AK Parti’ye şeriat getirecek, Cumhuriyet’i yıkacak diye hayalî bir temelde muhalefet edilmeseydi, barış, adalet ve özgürlükler temelinde gerçek bir muhalefeti bugüne kadar çoktan yaratmış olurduk.
Bari bugün kürtaj konusunu “İslam geliyor” diye değil, insan hakları, kadın hakları ve devlet dayatmacılığı temelinde tartışsak da, kitlesel bir muhalefetin ilk adımlarını nihayet atmaya başlasak.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023