Serdar KAYA
Takriben iki aydır yazmakta olduğum yazılar hakkında öğretmenlerden ve öğretmen adaylarından çok sayıda ileti aldım. Bu iletilerin çok büyük bir kısmı (ne yazık ki) bozuk bir imla ile yazılmış olan hakaret mesajlarından ibaretti. Küfür etmek, bela okumak ve “Akıllı ol!” uyarısında bulunmak yerine aklı başında bir üslupla düşünce ve tecrübelerini paylaşanlar da elbette yok değildi. Ancak maalesef genel içinde küçük bir orana karşılık geliyorlardı.
İletiler sayıca çok olsa da, içerdikleri argümanları birkaç maddede özetlemek mümkün. Ancak ilginçtir ki, bu argümanların neredeyse hiçbiri, yazılarla aslında doğrudan ilgili değil. Ama yine de hepsini kısaca da olsa yanıtlamaya çalışacağım.
• “55 bin atama sözü verildi ama sadece 11 bin kişi atandı; mağdur edildik.”
Bunda şaşırılacak bir şey yok. Politikacıdır; söz verir, tutmaz... Ama ortada gerçekten bir mağduriyet var mı emin değilim. Çünkü bu söz, ilgili öğretmen adayları eğitim fakültelerine girmeye karar vermeden önce verilmemişti.
• “Öğretmenlik mezunu olmayan ücretli öğretmenler yerine bizi atamaları gerekir.”
Prensipte elbette doğru. Ama uygulamadaki performans farklılıklarını karşılaştırmak da eğitim fakültelerinin işlevi konusunda ayrıca ufuk açıcı olabilir. Diğer yandan, Türkiye’deki eğitim sistemi ya da öğretmenleri konu alan ilgili ilgisiz her eleştiriye “55 bin atama sözü” ve “ücretli öğretmenler” argümanı ile karşılık vermek pek makul değil.
• “Öğretmen terörü eskidendi, şimdi asıl öğrenci terörü var.”
Özellikle son iki haftadır öğretmen terörünü bizzat yaşadım. (Hatta buna bir de “öğretmen adayı terörü” dâhil oldu!) Öğretmen terörü sürüyor –ve hatta öğrenci terörünü de körüklüyor. Bu tavırlar (ve daha da önemlisi bu zihniyet) varolduğu müddetçe, bu sorun da çözüme kavuşmayacak. Okullarda dayağın azalmış olduğu doğru. Ama şiddet hâlâ tümüyle ortadan kalkmış değil. Diğer yandan, özellikle küçük yaştaki öğrencilerin psikolojilerinde ciddi yaralar açan “tembel” ya da “aptal” gibi sözler, Türkiye’de halen değil “öğretmen terörü”, bir problem olarak dahi görülmüyor.
• “Maaşımız az.”
Çok sayıda öğretmenin yazılanlara herhangi bir eleştiri getirmek ya da katkıda bulunmak yerine doğrudan konuya girip, “Az maaş alıyoruz, biraz da bunları yaz” mealinde kısa mesajlar göndermiş olması, atanmış olanların beklentilerinin atama bekleyenlerden çok farklı olmadığını ima ediyor. Konu ne olursa olsun maaşlardan yakınmak, çoğu öğretmen için neredeyse otomatik bir tepki haline gelmiş gibi.
• “Bütün öğretmenleri genellemeyin, çok iyi öğretmenler de var.”
Otoriter ve işini iyi yapamayan öğretmenlerin yaygınlığından söz etmek başka, genellemek başkadır.
• “Siz öğretmenlere takmışsınız.”
Bu çok yaygın bir tepki. Farklı konularda yazdığım her yazı dizisi bu çerçevede tepkiler aldı. Bu tepkilerin ortak noktası, oturup bir konuyu farklı yönleriyle ele alan birkaç yazı yazan birine yazılarındaki argümanlar üzerinden cevap vermek yerine, bu kişinin ilgili konuda “takıntılı” olduğunu iddia etmek. (Kaldı ki, bir insanın takıntılı olduğu kabul edilse bile, bu durum, argümanlarının geçerliliğine herhangi bir zarar vermez.)
• “Bizimle neden uğraşıyorsunuz?”
Öğretmenlerimiz, kimi meslektaşları ile ilgili sorunlar dile getirildiğinde, kitlesel olarak hedef alındıklarını düşünüyor gibiler. Bu pek anlamlı değil. Dahası, öğretmenlik ve benzeri önemli kamu hizmetlerinde bulunan insanların böyle tepkiler göstermesi özellikle anlamsız. Çünkü her kamu görevi (tanımı gereği) halkı yakından ilgilendirdiğinden, bu görevleri yerine getirenler, (en azından demokrasilerde) medyanın, müfettişlerin, savcıların, sivil toplum örgütlerinin ve sivil vatandaşların sürekli yakın merceği altında olurlar. Bir başka deyişle, demokrasilerde, kamu görevlileriyle sürekli “uğraşılır”. Hem kamu görevinde bulunup hem de layüsel olmayı beklemek kabul edilemez.
• “Gasteci eğitimden ne anlar; bize işimizi öğretmeyin.”
Bir başka layüsellik arayışı. Peşinhükümlülük de cabası. Bu kadar emin konuşmamak lazım. Ben gazeteci değilim. Türkiye’deki pek çok öğretmenin eğitimciliği de tartışılır.
Sonsöz
Türkiye’nin eğitim sisteminde bir şeylerin epey yanlış gitmekte olduğu konusunda (öğretmenler dâhil) herkes hemfikir. Ancak bu durumu kendileri de kabul ediyor olmalarına rağmen, çoğu öğretmenin bu sorunlar (ve özellikle de bu sorunlardaki payları) dile getirildiğinde ilk tepkisi çözüm üretmek değil, savunmaya geçmek oluyor. Eğer eğitim sistemindeki sorunlar mevcut öğretmen kadrosu ile çözülecekse, bu kadronun köklü bir meslek içi eğitime tabi tutulması ve hâkim algılarının mümkün mertebe yıkılması gerekiyor.
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014