Serdar KAYA
Mehmet Ali Birand, Son Darbe: 28 Şubat adlı belgeselinde, Sivas Katliamı öncesinde ortaya çıkan kalabalığa “Radikal İslamcılar” ve “militanlar” şeklinde atıfta bulunuyor. Bu ifadeler biraz problemli.
Türkiye’yi tanımak
Madımak Oteli’ndeki katliamı gerçekleştiren kalabalığın içinde bazı militanların ve provokatörlerin bulunması elbette mümkün. Ama görüntülere baktığımızda, ilgili kitlenin ekseriyetle halktan insanlardan oluştuğunu görüyoruz. Yani burada “Radikal İslamcı” ifadesi aslında sadece zihinlerdeki bir imgeden ibaret.
İslam dinine eleştirilerde bulunan bir yazara tepki gösteren, bunu yaparken dinî muhtevaya sahip kimi sloganlar atan ve bir noktadan sonra şiddete yönelen kimseleri “Radikal İslamcı” olarak nitelendirmek, konu üzerinde çok fazla düşünmeden konuşmanın (ve belki de, Türkiye’yi pek tanımamanın) bir sonucu. Şöyle ki, din, vatan,bayrak, millet, milliyet gibi kavram ve semboller, Türkiye’deki yaygın kültür içinde yer etmiş bulunan ve dolayısıyla da insanların refleks ve tepkilerinde doğrudan belirleyici olan ögeler durumunda. Ülkede çok geniş bir kitle, bu ögelerin neredeyse tamamı için büyük bir hassasiyet duyuyor. Bu hassasiyetlerin zaman zaman fazlasıyla ölçüsüz şekillerde ifade bulabiliyor olmaları, onları aynı zamanda kitleleri yönlendirme (ve zaman zaman da provoke etme) adına basılabilecek damarlar durumuna da getiriyor.
Ancak burada asıl önemli olan nokta, hiçbir yaygın kültürün, bu gibi hassasiyetlerden sadece birine indirgenerek anlaşılamayacak olması. Zira söz konusu hassasiyetler, zihinlerde aynı anda taşınır. Ancak, herhangi bir olay bu hassasiyetlerden birini tetiklediğinde, kişi sadece o bağlamda bir tepki verir. Diğer hassasiyetler ise, (uyarılmadıkları için) o an itibariyle pasiftir. Bu nedenle de, kişinin o anki tepkisine bakarak “İslamcı”, “milliyetçi” ya da “ırkçı” bir “militan” olduğunu söylemek hatalı olur.
Sivas Katliamı’ndaki şu detay da konu hakkında bir fikir verebilir: Madımak Oteli’nden güç bela dışarı çıkarılan Aziz Nesin’i gören itfaiyecilerin ilk tepkileri, kendisine saldırmak ve onu şiddetle yumruklamak olmuştu. Söz konusu itfaiyeciler (elbette) “Radikal İslamcı” değil, sıradan vatandaşlardı –ve dine hakaret edildiği düşüncesiyle herkesin galeyana geldiğini gören sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının vereceği tepkiyi veriyorlardı. Eğer ahalinin dine değil de, vatana, millete, bayrağa yönelik hakaretler sonucunda oraya toplandığını düşünseler, dışarıdan bakanlar kendilerini bu sefer de “radikal milliyetçiler” olarak göreceklerdi.
Diğer örnekler
Toplumsal ya da siyasi gerilimin arttığı dönemlerde sıradan vatandaşların sahneye çık(arıl)ması, Türkiye’de az rastlanılan bir durum değil. Örneğin, 6-7 Eylül 1955 İstanbul pogromu esnasında İstiklal Caddesi’nde çekilen fotoğraflara bakılırsa, Rumlara ait olan dükkânların camını çerçevesini indiren, mallarını yağmalayan insanların her gün çarşıda pazarda rastlanılan türden halktan kimseler oldukları görülebilir.
Murat Belge’nin, dün Taraf’ta yayımlanan yazısında o günlerden aktardığı ilginç bir anekdot da aynı gerçeğe işaret ediyor: “6 Eylül’de de, olayı düzenleyenlerin, bir ‘kitlesellik’ sorunu yoktu. İlkin, önceden konuşularak örgütlenmiş kişilerle başlatılmıştı olay, ama birkaç saate kadar, duyan gelmişti. ... / Amiralis ayakkabıcı mağazası vardı Beyoğlu’nda. Bu olaydan bir iki hafta sonra yolum düşmüştü. Geniş mağazanın ortasına tahta bir kerevet yapıp kondurmuşlar, üstüne eski, yırtık, patlak ayakkabılar yığmışlardı. Mağazayı basıp raflardan, kutulardan ayakkabıları alıp giyenlerin geride bıraktıkları eski ayakkabıları...”
İstanbul’da geçen hafta Hocalı Katliamı’nı anma mitinginde ırkçı sloganlar atan ve pankartlar taşıyan kimseler de (Taraf’ın manşet haberinin fotoğrafından da görülebileceği gibi) sıradan vatandaşlardı. Dolayısıyla bu gibi durumlarda odaklanılması gereken asıl nokta, “militan gruplar” değil, yaygın kültür. Murat Belge’nin, aynı yazısında, ilgili miting katılımcıları hakkında söyledikleri de bu durumu teyit eder mahiyette: “O meydanda boy gösterenler arasında anket yapsan, ... kaçı Hocalı’nın nerede olduğunu biliyordur, kaçı Karabağ sorununun ne olduğunu biliyordur? Ama ‘Ermeni Yalanı’ falan deyince, meydanı dolduracak kadar adamı oraya getirebiliyorlar. Fotoğraflarda görünen az buz bir kalabalık değil. / Bu kalabalık böyle sloganlarla her zaman toplanabildi, bugün de toplanıyor.”
Sonsöz
Türkiye’de halk-vatandaş ayrımından söz etmek ve mazlum “halk”tan yana tavır almak epey popüler. Ama hangi halk; hangi mazlumiyet?
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014