Serdar KAYA
NAZIM’IN SON YOLDAŞI YILDIZLARA ULAŞTI.
Yıl 1942.
Nazım Hikmet, Bursa Cezaevinden Kemal Tahir'e yazdığı mektupta şöyle anlatıyordu onu.
"Ben burada bir ressam Yunus Emre keşfettim . Köylü, ortaköylü, köy mektebinde okumuş, berberlik ediyor içerde. Ben resim yaparken başımdan ayrılmaz, nihayet bir gün boya istedi, verdim ve ilk iş olarak aynada kendi resmini yaptı. İkinci portre bir şaheserdi ve şimdi üç aydır şaheser portreler yapmakla meşgul."
Yıl 1949.
Aradan 8 yıl geçmişti
Sinan Korle Vatan Gazetesi'ndeki yazısında onu Aşık Veysel'e benzeterek, şöyle diyordu.
"Türk halkının sanat zevkini, resim görüşünü, masal dünyasını, iç alemini, iyiye ve güzele hasretini doğuştan beraberinde getirmiş bulunuyor."
Bir yıl sonrasıydı; 1950.
Abidin Dino, Yaprak Dergisinde şu yorumu yapıyordu, onun için.
“Mapushane Kapısı resminin önünde, Giotto’nun isminden başka bir isim gelmiyor akla. Resmin kuruluşu, yüzlerin özü, duruşlar, hepsi ezberimde. O çizdiğini yaşıyor, biz sadece seyrediyoruz.”
İki yıl sonrasıydı; 1953
Yaşar Kemal Cumhuriyet Gazetesi'nde ondan şöyle söz ediyordu.
“Bir umut ışığıdır sarıyor insanın içini. Yuyor, temizliyor cümle karanlığı. İşte bu, onun kuvvetidir.Söylemek istediğini kestirmeden söylemesini biliyor. Ben onun her tablosunu bir türküye benzetiyorum. Şöyle ki: Her türkü bir hikayedir. Bir olaydan çıkmıştır. Olaydan çıkmayan hiç bir türkü yoktur. Olayı anlatınca da hayatı en kestirmeden anlatıyor türküler. O'nun her tablosunun bir hikayesi var. Ve hayatından bir parça her tablosu… Rengi ile, ışığı ile bir parça.”
Aynı yıl; yine 1953
Can Yücel Yeditepe Sanat Dergisi'nde şu cümlelerle anlatıyordu onu.
“Gücünü umuttan alan bir gerçek duyguyla, dünyayı adam etmek için didinenlerin dünyasına doğru kalkınmaya başlıyor.”
Aradan 10 yıl geçmişti.
Yıl 1963'dü.
Hasan Hüseyin Korkmazgil Yön Dergisi'nde şu satırları döküyordu onun için.
"Karamsar konulara eğilmiştir. Ama bu konuların işlenişi karamsar değildir. Umut vardır. O “umut”un resmini yapmıştır. Onda herşey büyük bir kavga içindedir. Figürleri “ağırbaşlı, hacimli, tesviyeden çıkmış gibi”dir, “ağıraksak”tır. Çünkü bizim halkımızın yaşayışı budur.
Daha kimler kimler?
Neler neler yazdılar onun için.
Ne övgüler, ne teşekkürler.
Bu toprağın ressamı için.
Asla pes etmeyen sanatçı direnişiniyle, baskılar karşında sinmeyen kocaman yüreğiyle ve buram buram Anadolu kokan tablolarıyla, resimi halkıyla buluşturan adam için.
Nazım Hikmet'in hapishane yoldaşı İbrahim Balaban için.
İbrahim Balaban'ın hayat öyküsü, bir direniş öyküsüdür aslında.
1921'de Bursa'nın Seçköy'ünde doğdu.
Küçük yaşta resime meraklıydı.
1937'de yanında çalıştığı adamlar yüzünden, esrar taşımaktan 3 yıl 6 ay hapis ve yüklü bir para cezası aldı.
Cezası dolu ama parayı ödemeyince tekrar demir parmaklıkların ardına düştü.
1941'de Bursa mahpushanesinde Nazım Hikmet’i tanıdı.
Bursa damında Nazım'dan resim ve sanat tarihi yanında; felsefe, sosyoloji ve ekonomi politik dersleri alarak kendisini geliştirdi.
1947'de bu kez komünistlikten tekrar Bursa damına sürüldü, tekrar hocası Nazım Hikmet'e kavuştu.
1950 affıyla Nazım ile birlikte hapisten çıktı. Özgürlüğüne kavuşurken elinde
Nazım’ın adına şiir yazdığı “Bahar” , “Mahpushane kapısı”, “Doğum”, ile “Cinayet” ve “Suda Donbaylar” adlı tablolar vardı.
1951'nin başlarında Nazım’la birlikte İstanbul’u gezdi ve onun evinde altı ay kaldı.
O sürede “Ekin Biçenler” adlı tablosunu ustasının evinde yaptı.
Ama özgürlük kısa sürdü.
1951'in sonralarında "olağan şüpheli" olarak jandarma tarafından yakalandı ve Sivas'ta askere alındı. Kışlada kendisi gibi olağan şüpheliler şair Hasan Hüseyin Korkmazgil, Mehmet Kemal ve Hakkı Torunoğlu ile tanıştı.
Fransız Ressam Claude Monat, "Tablolar öğretilerle, doktrinlerle yapılamaz" demişti.
İbrahim Balaban yaptı.
Mapusta öğrendiklerini, hayatla sınadı ve gerçeği tuvale çizdi.
1953'te ilk kişisel sergisini açtı.
1961'de resimlerinden dolayı altı ay tutuklu kaldı.
1962'de “Yeni Dal Grubu” sergisi kapatıldı ve ressam arkadaşlarıyla birlikte tutuklanarak Askeri Mahkemede yargılandı.
1969'de Adana Sergisi bir gurup yobaz tarafından basıldı, resimleri tahrip edildi.
Gözaltılar, sorgulamalar yıllarca devam etti.
Sergilerin basılması, yasaklanması yıllarca bitmedi.
Ama o asla pes etmedi.
İnandıklarından asla vazgeçmedi.
Hep insanı ve yaşamı sevdi.
Umudu yeşertti.
Halkından hiç kopmadı.
Yattı, kalktı kan gütmeden sanat üretti.
98 yaşındaki Balaban bugün aramızdan ayrıldı.
Geride 2 binden fazla tablo, ondan kat kat fazla desen ve yayınlanmamış 11 kitap bıraktı.
Anılarda yaşıyacak.
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014