Serdar KAYA
Taraf, ideolojik bir çizgide yayın yapan tek sesli bir gazete değil. Aksine, ateist ile dindarın, sağcı ile solcunun, başörtülü olan ile olmayanın, kapitalist ile sosyalistin aynı anda yazdığı, yazabildiği bir platform. Aynı renklilik, gazetenin okuyucu kitlesi için de geçerli. Ancak, Taraf konsepti etrafında buluşan bu kitlenin çokrenkli bir yapıya sahip olması, onları biraraya getiren bir ortak paydanın bulunmadığı anlamına gelmiyor.
Ortak payda ve sınırları
Taraf, Türkiye’de siyaseti (ve hatta toplumu) kuşatan otoriter anlayışa cephe alan bir gazete. Bu doğrultuda, ülkenin siyasetinden kamusal alanına, medyasından eğitimine dek her noktasında daha sivil yaklaşımların hâkim olması yönünde gayret göstermek, gazetenin temel kaygısı durumunda. Gazetenin ve yazarlarının ortak paydası sadece bu. Böyle bir duruş, yapısı gereği, devletin telkin ettiği algıları ve gerçeklikten uzak tarih anlatısını eleştirel bir gözle incelemeye karşılık geliyor. Taraf’ta yayımlanan röportajlarda, yakın tarih dosyalarında ve daha genel anlamda da haberlerde ve köşe yazılarında sıklıkla “Türkiye’nin anlatılmamış hikâyeleri”nin yer alıyor olması ve Türkiye’nin gerçeklerini anlama adına resmî telkinlerin değil bu hikâyelerin esas alınması, bu nedenle şaşırtıcı değil.
Tabii Türkiye’de bu tavır sadece Taraf gazetesi yazarlarına özgü değil. Başka gazetelerde de, aynı doğrultuda bilgi ve analizler sunan (Cemil Koçak ya da Şükrü Hanioğlu gibi) önemli isimler var. Ancak kurumsal bazda konuştuğumuzda, dünya üzerinde, Türkiye’nin anlatılmamış hikâyelerini anlatmayı ve ülke şartlarında yayımlanmaya kolay kolay cesaret edilemeyecek belgeleri sonuçları ne olursa olsun yayımlamayı adeta varlık nedeni haline getirmiş olan Taraf dışında ikinci bir gazete yok gibi.
Ancak bütün bunlar işin bir yanı. Diğer yanda ise, sözkonusu ortak paydanın sınırlarının son derece dar olması var. Yani Taraf, ortak paydaların sayısını arttırarak dışlayıcı davranmıyor. Farklı siyasi geleneklerden gelen insanların aynı gazetede yazabilmelerini mümkün kılan da bu. Yani, ilginç ama,Taraf, marjinalleşmemesini, taraflı olmamasına borçlu. Ne var ki, taraf olmak ile taraflı olmak arasındaki farkı dikkate almayanlar, gazete ile ilgili bu gerçeği göremiyorlar.
Türk solunun geniş paydaları
Taraf’ın aksine, Türk solunun ortak paydalarının sınırları ekseriyetle gayet geniş oldu. Bir başka deyişle, Türk solunda, belli bir konuda farklı düşünmek, çoğu zaman gruba ait olmama ve hatta grubun düşmanı olma anlamına geldi. Dolayısıyla, Türk solu, her düşünsel farklılaşmayla birlikte daha da bölündü ve çatıştı.
Birarada bulunmanın kurallarını düşünce ortaklığı ekseninde algılamak, Türk solunun terk etmekte halen zorlandığı bir yaklaşım. Geçtiğimiz günlerde, Ümit Kıvanç ve Nabi Yağcı’nın Taraf’tan ayrılma kararı almaları da aynı algının bir başka yansımasıydı. Zira Kıvanç ve Yağcı, Taraf’ın 1 Mayıs 1977 konusunda yaptığı haberleri rahatsız edici bulduklarında, bu haberlerin içeriğini eleştirmek, ilgili diyaloga katılarak muhataplarını ikna etmeye çalışmak ve bu konuda (kısmen de olsa) ikna olmaya açık davranmak yerine, gazeteyi –ve dolayısıyla da diyalogu– terk etmeyi seçtiler.
İlgili algıyı taşıyan Türk solcuları, aynı tavrı Roni Margulies’ten de beklediler. Ancak Margulies, cevaben, Taraf’ı değil, Taraf’ın ona sunduğu köşeyi sahiplendi –ve bunu bir parça misyonerce bir gerekçeyle açıkladı. Dahası, Margulies, sürmekte olan tartışmaya katılmak yerine, tartışmanın çerçevesini (kendi sosyalizm anlayışı gereği) hatalı bulduğunu ve dolayısıyla da tartışmayla ilgilenmediğini de belirtti.
Sonsöz
Her üç yazar da ilgili tavırları alma hakkına elbette sahip. Ama ne var ki, bu tavırların hiçbiri demokrat tavırlar değil. Zira (Etyen Mahçupyan’ın bilişsel yaklaşımıyla) demokratlık, doğaları gereği farklı düşünen ve bu farklılıklarının bilincinde olan insanları, siyasetin merkezine iletişimi ve uzlaşı arayışını koymaya yönelten bir zihniyete karşılık geliyor. Bu zihniyet, siyaseti, kendi yaklaşımını hâkim kılma aracı değil, bir ikna etme ve ikna olma süreci olarak algılıyor –ve bunun dışındaki yöntemleri zaten siyaset olarak görmüyor.
Bu çerçevede, diyalogu terk etmenin, yeterince demokrat olamamayı ima ettiği açık. Terk edilen diyalogun, yazarlarına maksimum derecede özgürlük tanıyan Taraf gibi bir gazetedeki diyalog olması ise, (Orhan Miroğlu’nun da işaret ettiği gibi) Türk solunun cemaatçi muhafazakârlığınınbireysel demokratlığa baskın gelmesinin bir diğer örneği.
Bu noktada şunu da sormak gerekli: Diyalogun alternatifi nedir? 1977’de ne olmuştu?
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014