Serdar KAYA
Takriben 20 yıl kadar evvel atv’de yayınlanan bir programda görüşlerine yer verilen tarihçiler,Mustafa Kemal’i Vahdettin’in Samsun’a gönderdiğini söylemişler ve Bandırma Vapuruhakkındaki yaygın efsanelerin gerçek dışı olduğunu ortaya koymuşlardı. O dönemde herhangi bir televizyon programında âkil addedilen insanların Mustafa Kemal hakkında değil eleştiride bulunmaları, popüler olmayan bir değerlendirme yapmaları dahi alışılmadık bir şeydi. Dolayısıyla, programı izleyen milyonlarca insan ciddi bir şaşkınlık yaşadı. Dahası, tarihçilerin verdikleri bilgiler, onyıllardır bu konularda anlatılagelenlerin gerçek dışı olduğu anlamına gelmekle kalmıyor, pek çok yeni soruyu da beraberinde getiriyordu:
Cumhuriyet, acaba neden onyıllardır bu konularda halka yalan söyleyip durmuştu? Amaç her şeyi tek başına planlayan bir kurtarıcı efsanesi üretmek miydi? “Kurtarıcı”nın yola çıkmadan önce padişahla görüşmüş (ve hatta ondan emir almış) olmasının bu kurguyu tehdit edeceği mi tahmin edilmişti? Bandırma Vapuru’nun zar zor yol alan, pusulası bozuk bir gemi olarak sunulması, senaryoya dramatik derinlik kazandırma amacıyla düşünülmüş bir “hoşluk” muydu? Bu yalanlar tam olarak ne zaman başlamıştı? Mustafa Kemal hayatta iken de olaylar halka böyle mi anlatılmıştı? O hayatta iken de ders kitapları yaşananları çocuklara bu şekilde mi aktarmıştı? Şayet öyle olmuş ise, nasıl bir liderle karşı karşıyaydık? O ya da onun adına hareket edenler bize başka ne yalanlar söylemişti?
İki psikolojik savunma
Bu gibi sorular, bugün için gayet sıradan. Ama böyle sorular, o dönem itibariyle yüzleşilmesi zor olan gerçeklere atıfta bulunuyordu. Bu şartlar altında, psikolojik savunma mekanizmaları derhal devreye girdi.
Birinci yaygın psikolojik savunma, (herhangi bir kişi ya da olayı tamamen iyi olarak görme eğilimi anlamına gelen) idealizasyondu. Mustafa Kemal’i mutlak iyi olarak kodlamaya karşılık gelen bu bakışa göre, onun yaptıkları ve ona olan borcumuz yanında bu gibi detayların lafının dahi edilmemesi gerekirdi.
Psikoloji bilimi bu tavrı bir tür kişilik bozukluğu olarak görüyor. Bir örnekle izah etmek gerekirse, idealizasyonun çocuklarda görülmesi gayet doğal. Çünkü, çocuklar, insanların ya da olayların karmaşık yapısını henüz gerektiği ölçüde idrak edecek kapasiteye sahip değiller. Bu nedenle, herhangi bir gerçekliğin aynı anda hem iyi hem de kötü yönlere sahip olabileceğini fark edemeyebiliyorlar. Bu durumun yetişkinlerde görülmesi ise, bir gelişememişliğe, olgunlaşamamışlığa işaret ediyor.
İkinci yaygın psikolojik savunma ise inkârdı. Psikoloji bilimi, inkârı ise, patolojik bir durumolarak kabul ediyor. Çünkü kişinin, önüne deliller konduğunda dahi gerçekleri reddetmesi, gerçeklikle bağının ciddi derecede kopmuş olduğu şeklinde yorumlanıyor.
Sonsöz
Aradan geçen (takriben) 20 yıllık bir dönemden sonra, Türkiye halkı halen bu anomalilerden kendisini kurtarabilmiş değil. Kurtuluş Savaşı’ndan Mustafa Kemal’e, II. Abdülhamid’den Ermeniler’e dek çok sayıdaki gerçeklik hakkındaki yaygın kanaatler, zihinlerde taşınan, ama gerçekliğe tekabül etmeyen imgelerle şekilleniyor. Alışılmadık bilgi ve argümanlara verilen tepkiler dahi, hâlen rasyonel değil psikolojik.
Örneğin, geçtiğimiz haftalarda Milli Mücadele döneminde halkın kuvayı milliye çetelerinin işlediği suçlardan bıktığını, asayişin temin olunacağı ümidiyle Yunanları beklediğini ve Batı Anadolu’nun pek çok yerine Yunan bayrakları astığını yazmıştım. Bu gerçeklere, iki tür itiraz geldi. Birinci grup itiraz, Yunan bayraklarını olsa olsa gayrımüslimlerin asmış olabilecekleri yönündeydi. İkinci grup itiraz ise, herşeyi toptan inkâr etme eğilimindeydi. Ve tabii her iki itiraz da bilgiye dayanmıyordu.
Hâlbuki bu gerçekleri pek çok kaynaktan teyit etmek mümkün. Mesela, Falih Rıfkı Atay, Çankayaadlı klasikleşmiş kitabında şunları yazıyor: “Albay Bekir Sami, Akhisar’a geldiği vakit hemen askerlik dairesine gider. Yapayalnızdır. Bir odada bir kişi. Dışarda sekiz on kişi. Sert, disiplinci Albay şaşalamıştır. Pencereden bakınca eğerli atını görür. Koca kolordu bir kişiye inmiştir. Kimsenin asker olmaya hevesi yok. Herkes subaya ve üstlere karşı. Jandarma bölüğünden kaçan kaçana. Birçokları da Uşak’a doğru göç yolunda. ‘Bandırma’dan Balıkesir’e geldik. Bütün istasyonlara Yunan bayrağı çekilmişti. Herkes Yunanlıyı bekliyordu. Eğer Yunanlı gelirse malını canını emniyete alacağı kanısında idi. Terzi dükkânları Yunan bayrakları dikiyordu.’”
Görüldüğü gibi, herşey gayet açık. Peki, fikirler hemen değişecek mi?
Hayır. Çocukça tepkiler gelecek.
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014