Yıldıray OĞUR
8 Ekim 1999 günü Hürriyet gazetesinin manşetinde elinde pankart tutan başörtülü bir kadın vardı:
“20 bin cana saygısızlık”
Haberi okuyunca hem eski Türkiye’yi hem o pankartı hatırlayacaksınız:
“Evleri yıkılmış, açıkta kalmış çaresiz insanları kandırmak için oynanan bu rezil oyun, dün de Marmara Üniversitesi'nin Göztepe Kampüsü önünde sahneye kondu. Türbanları, kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı olduğu için üniversiteye alınmayan eylemciler, vicdanları bile sızlamadan, ‘7.4 yetmedi mi?’ yazılı pankart açıp depremde yaşamını yitiren insanlara ‘Dinsiz damgası’ vurdular. Marmara'yı vuran depremi, ‘Müslüman olmayanlar cezalandırıldı’ diye yorumlayan dar kafalıların zavallı iddialarını, üniversite kampüsü önünde bir saygısızlık abidesi gibi taşıyan türbanlı eylemcilerin 20'si gözaltına alındı...”
Hürriyet’in manşeti kıyameti kopardı.
Ne yaşamış olursa, hangi zulmü çekmiş olursa olsun, kötücül, kınanması haklı bir pankarttı o. Yıllarca Müslümanların da yüzünü aşağıya astı bu nefret dolu pankart.
Pankart kınanmakla kalmadı o gün. Merve Kavakçı’ya had bildirmesinden kısa bir süre sonra Başbakan Ecevit önce sazı eline aldı. Savcılar devreye girdi. Pankartı tutan kadın tutuklandı. Yetmedi Hürriyet yazarı Fatih Altaylı Radyo D’deki programında medya tarihine geçen o iğrenç konuşmasını yaptı:
“Bir kadın var orada, kadın olduğunu da hiç zannetmiyorum. Bu büyük ihtimalle bir fa.... Bunlar kevaşe kevaşe. Toplanmışlar oraya ellerinde '7.4 yetmedi mi?' pankartı. Bunlar şeytana tapanlar. Bunları odunla döveceksin. Zaman zaman kimi askerlerin gereksiz çıkışlar yaptıklarını düşünürdüm ama bunlar hiç gereksiz değilmiş. Bu aşağılık köpek sürüsüne az bile yaptıkları. Bunlara daha örgütlü çıkışlar yapmak lazım. Bunlara balans ayarı lazım; balans ayarı. Bunları takacaksınız rot balans makinesine döndüre döndüre balans yapacaksınız; fahişeler, şerefsizler, satanistler...”
Hürriyet Gazetesi’nin o sıradaki Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün ne yazdığını hatırlayalım bir de:
“O pankart yıllarca aklımızdan çıkmayacak. Çıkmamalı da... Çünkü o pankartı taşıyan kafayı, onun arkasındaki ‘azmettiriciyi’ mutlaka deşifre etmeliyiz. O kafayla üniversiteye girmek istiyor. Demek ki o kafa ile üniversite kapısına kadar gelmiş. Gelebilmiş...”
Pankarttan çıkıp yasağı savunmak… Ama yazının şu kısmındaki beklentisi haklı:
“Ses yok. Basit bir özür yok. ‘Yanlış anlaşıldım’ izahı bile yok. Demek ki, o pankarta astığı sözün arkasında duruyor. Samimi genç kızlar, aralarındaki o nifakı ayıklamadıkça 20 bin canın namus ve ahlak tekzibi o üniversitenin kapısında bir asma kilit olarak asılı kalacak...”
Evet bugün beklenen işte bu sizden.
Bir ses, bir özür, bir yanlış anlaşıldım izahı.
15 yıl sonra o pankartın laik versiyonu bir Hürriyet yazarının elinde yükseldi çünkü.
Fatih Altaylıca olmasın. “301 cana saygısızlık” manşeti de beklenmiyor. O kadın tutuklanmıştı. Bu da değil tabii ki. İşten atın çağrılarıyla da olmaz. Farkındayız, rakibiniz Sözcü. Bu ırkçılık, bu nefret okurlarınızın bir kısmının afyonu. Erdoğan’a, AKP’lilere küfür tirajlarınızın epey bir kısmının garantisi.
Ama vefat etmiş 301 madenciye 'müstahaktır', 'Niyazi’dir diyen yazarlarınız için bir söz, bir özür, bir yanlış anlaşıldım izahı da yok mu?
“Biz sadece Zeybek’te diz çökeriz” diye efelenen lümpen yazardan beklenecek bir şey değil bu, farkındayız.
Peki ya köşelerinden her gün ona buna demokrasi, milliyetçilik, hoşgörü ayarı veren onca yazar, her gün Başbakanı toplumu kutuplaştırmayla suçlayan askıdaki cumhurbaşkanı adayları, büyük hukuk ve AB savunucuları! Siz bir kelam etmeyecek misiniz?
Hadi tepenizde asılı "Türkiye Türklerindir" tabelasına alıştınız, altında oturup 30 yıllık savaşı bitiren iktidarı toplumu kutuplaştırmayla suçlamaya utanmıyorsunuz artık.
Ama Havuz Medyası, yandaş medya diye başına ağız dolusu sıfat eklemeden bahsetmediğiniz gazetelerde Soma için çıkan Erdoğan, AK Parti eleştirilerinin 10’da biri kadar bile bir tepki olmayacak mı sizin cenahta?
Peki ya Doğan Yayın Holding’in Yayın İlkeleri’ni koruma kurulu üyeleri ne yapacak?
Feride Acar, Bülent Çaplı, Bekir Ağırdır, Doğan Hızlan, Yasemin İnceoğlu, Turgut Tarhanlı, Altan Öymen, Aydın Uğur, Volkan Vural...
Korumakla yükümlü olduğunuz o ilkelerin 5. maddesinin b bendinde şöyle deniyor: “Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; temel insan haklarına aykırı; şiddeti, zorbalığı, kini ve düşmanlığı kışkırtıcı; bireyler, topluluklar ve uluslararasında nefret ve düşmanlığı körükleyici, dinî inanç ve duyguları rencide edici yayınlardan kaçınıyoruz.”
TV’de, sosyal medyada işlenmiş diye kurtulamazsınız. Çünkü aynı ifadelerin gazetenizde de arkasında duruldu.
Halkın yüzde 50’sine oy verdikleri parti için hakaret etmek, vefat etmiş madencilere, siyasi tercihleri yüzünden ölümü müstahak görmek? Şehit dendi diye onlara “Niyazi oldular” demek. Bu ilkelerin kökünden ihlali değil mi? Ne yapacaksınız?
Ya gazeteci örgütleri? Tamam gazetecilere özgürlük platformunun başına 1945’te muhalif Tan Gazetesini basıp, yakan öğrenci liderini getirip oturttunuz. Meşrebiniz epey geniş. Ama tek bir kelimeniz yok mu?
1999’da deprem için “İlahi İkaz” diyen Yeni Asya’nın sahibi Mehmet Kutlular, yazarı Sami Cebeci tutuklanıp hapse atılmıştı. Yine Ecevit "ilkel bakış" demiş, gazeteci örgütleri art arda kınama mesajları yayınlamıştı. Bunun üzerine iki gazeteci tutuklanıp hapse atıldı. Aylarca hapiste yattılar.
Tamam bunlar tekrarlanmasın. Gazeteciler yazsın çizsin.
Peki ya Mehmet Kutlular’ın o sözleri üzerine “tedavi gördüğü” ABD’den şu mesajı gönderen Fethullah Gülen kadar da mı bir şey demeyeceksiniz:
"Böylesi felaketler için diyanet noktasında bir sebep aranacaksa, büyük ve umumi felaketlerin umumi hatalarla münasebetdar olabileceği düşünülmeli ve herkes, önce kendisinin muhasebesini yapmalıdır düşüncesindeyim. Başkalarına atf-i cürümde bulunmak ve hele hele bu şekilde önemli müesseseleri yıpratıcı tavırlar ortaya koymak, acıları ve yaraları artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır."
Ha bu arada Gülen; Hürriyet’in lümpen yazarının müstahak sözünün paralel versiyonunu, din sosuna bulayıp söyleyen yazarı için de aynı açıklamayı yapar mı acaba?
Yoksa 28 Şubatçıların hatırı, 28 Şubatçıların mağdurlarının hatırından âlâ mıdır?
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025