Yıldıray OĞUR
Bütün ailesini Nazilerin katlettiği Ephraim Hofstaetter Elrom, İsrail polis teşkilatının Tel Aviv bölge sorumlusuydu. 1960’da Shin Bet ajanlarının Arjantin’den kaçırıp İsrail’e getirdikleri Nazi savaş suçlusu SS yarbayı Adolf Eichman’ın dosyasını hazırlayan ‘Büro 06’nın komutan vekilliğini yapmasıyla tanınmıştı. 1969 yılında bilgisayar mühendisi olan tek oğulları Gideon’un bir uçak kazasında hayatını kaybetmesi, eşi Elsa ve onu derinden sarstı. İsrail Dışişleri hava değişimi için onları İstanbul’a Başkonsolos olarak atamıştı.
17 Mayıs 1971 günü Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi militanları Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin Cevahir tarafından oturduğu evden kaçırıldı. “Tutsak devrimcileri bırakmazsanız elçiyi öldürürüz” diye mühlet veren THKP-C’liler elçiyi Nişantaşı’nda örgüt militanı teğmenlerin kiraladığı bir evde sakladılar.
Kaçırılmadan bir gün sonra Elsa Elrom’a bir mektup ulaştı. Kısa notta şöyle yazıyordu: “Dear Elsa. I am with the Front of Liberation of the Population of Turkey. I am O.K. Do not worry Love, Ephraim.”
İstanbul’daki bir postaneden gönderilmiş kısa notta bir tuhaflık vardı. Çok iyi İngilizce bilen Ephraim Elrom, önce don’t yazmış, sonra bunu do not’a çevirmiş, arada bir “t” harfi karalanmıştı. Polis, eski bir polis olan Elrom’un kendilerine bir mesaj vermeye çalıştığını düşündü. T harfini dolar işaretine benzetti. Amerikan Koleji ve Amerikan Hastanesi civarında aramalar yoğunlaştırıldı. Ama Amerika Hastanesi’nin yakınlarında bir evde saklanan Elrom bulunamadı.
Verilen mühletin sonuna geliniyordu. 20 Mayıs 1971 günü Elsa Elrom’un kocasını kaçıranlara bir notla seslenmesine izin verildi:
"Yegane oğlumu feci bir uçak kazasında kaybetmiş bağrı yanık bir anne olarak siz gençlere hitap ediyorum. Hayatta tek kalan varlığım kocamdır. Onsuz hayatımın hiçbir manası kalmayacaktır. Lütfen kocamı serbest bırakın..."
Süre biterken Sıkıyönetim Komutanlığı bir bildiri yayınlayarak İstanbul’da oturan herkesten oturdukları evde yaşayan kişilerin adlarını muhtarlığa bir gün içinde bildirmelerini istedi.
Elrom’u kaçıran THKP-C’liler telaşlanmışlardı. 22 Mayıs 1971 günü verdikleri mühlet dolmuş ama THKP-C’liler hâlâ Elrom’a ne yapacaklarına karar verememişlerdi. Hükûmet, ertesi gün İstanbul’daki bütün evlerin aranacağını açıkladı.
Saat 18.00’de Elrom’un öldürülmesine itiraz eden diğer altı militan evden ayrıldı. Evde Ephraim Elrom, Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı yalnız kaldılar. Bir iddiaya göre aralarında yazı tura attılar. Mahir Çayan radyonun sesini sonuna kadar açtı ve 6.35’lik tabancasıyla elleri ve ağzı bağlı Elrom’un sağ kulak yanından üç el ateş etti.
Cesedi evde bırakıp arabayla hızla oradan uzaklaştılar. Önce örgütten teğmen arkadaşlarının evine gittiler. Daha sonra o evin önünde kendilerine bekleyen bir arabaya bindiler. Arabanın şoför koltuğunda ünlü yönetmen Yılmaz Güney oturuyordu. Araba yolda herkesi arayan askerlerce durduruldu. Ama şoför koltuğunda Yılmaz Güney’i gören askerler hiç aramadan arabayı bıraktılar. Yılmaz Güney, Çayan ve arkadaşlarını evine götürdü. Evin çatı arasına yerleştirdi. O gece İstanbul’daki bütün evler gibi polis Yılmaz Güney’in de evine geldi. Polis eve girince “Kusura bakmayın Yılmaz abi, rahatsız ettik sizi, anarşistleri arıyoruz” diye sorunca, Yılmaz Güney “Yukarıdalar” dedi. Kahkahalar atıldı ama polis ünlü yönetmenin evini aramadan oradan ayrıldı. Aramalar sırasında Elrom’un saklandığı eve de girildi, ama artık çok geçti.
Elrom’un cenazesini eşi Elsa İstanbul Yeşilköy Havaalanı’ndaki törenin ardından bir Türk askerî uçağıyla Tel Aviv’e götürdü. Uçağı Lod Havalimanı’nda İsrail Dışişleri Bakanı Abba Eban karşıladı. Ertesi gün yapılan cenazede Elrom, Kiryat Shaul asker mezarlığına defnedildi.
Elrom'u öldüren Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKP-C) liderlerinden Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir kaçarken 30 Mayıs sabahı sığındıkları Maltepe'de boş evi polisin sarması üzerine, çatışarak kaçmayı başardılar. Sığındıkları apartmanda girdikleri bir evde 14 yaşındaki bir kızı rehin aldılar.
Bir gün sonra 1 Haziran günü eve düzenlenen operasyonla 14 yaşındaki kız kurtarıldı. Hüseyin Cevahir öldürüldü. İntihar etmeye çalışan Çayan yaralı olarak yakalandı. 29 Kasım 1971'de Çayan ve arkadaşları kaldıkları Maltepe Askerî Cezaevi'nden tünel kazıp kaçtılar. O sırada idam kararları verilmiş Deniz Gezmişleri kurtarmak için bu kez Ünye'deki NATO radarında görevli üç İngiliz ‘teknisyen’i (Gordon Banner, John Law ve Charles Turner) kaçırdılar. Çayan ve 10 arkadaşının üç İngiliz’le birlikte sığındıkları ev 30 Mart 1972 günü sabaha karşı askerler ve polisler tarafından sarıldı. Evden onun, 10 arkadaşının ve 3 İngiliz görevlinin cesetleri çıktı. Bir kişi sağ kurtulmuştu: Ertuğrul Kürkçü.
O üç İngiliz ‘teknisyen’in aslında Britanya Devlet İletişim Merkezi’ne (GCHQ) bağlı gizli görevdeki istihbarat subayları olduğu 13 yıl sonra 1984 yılında Avam Kamarası’ndaki tartışma sırasında ortaya çıktı.
http://www2.warwick.ac.uk/fac/soc/pais/people/aldrich/vigilant/lectures/gchq/kizildere
THKP-C’nin neden Elrom’u seçtiği ise hâlâ meçhul. Korumasız olması, kaçırılmasının kolay olması ilk sebepler. Ama başka iddialar da var.
İddialara göre Ephraim Elrom’la ilgili hem Deniz Gezmiş’in THKO’suna, hem de Mahir Çayan’ın THKP-C’sine istihbarat veren kişi İstanbul’da tıp okuyan Suriyeli Eşref Abaza’ydı. Abaza, Elrom Suikastı soruşturmasında gözaltına alındı. Ama MİT operasyonuyla. Çünkü Suriyeli öğrenci Sovyetler ve Suriye için casusluk yapıyordu. 1978 yılında bir takasla Suriye’ye iade edildiği haberleri çıktı.
Dönemin Ankara’daki İngiltere Büyükelçisi Roderick Sarell’in Londra’ya gönderdiği raporda da Elrom’un 1969 ve 1970 yazlarında Filistin Kamplarına silahlı eğitime giden solcu Türk öğrencileri takip ettiği, onun hedef seçilmesinin arkasında bu görevinin olabileceği yazılıydı. Kudüs’te görevli Amerikan Başkonsolosu’nun raporunda ise Kudüs’teki Türk başkonsolosun kendisine “Elrom’un İstanbul’a aşırı sağ ve sol teröristleri takip için gönderildiğini, Arap teröristlerle yakın teması olan Türk teröristler tarafından onların talebi üzerine öldürüldüğünü” söylediğini yazmıştı.
(Ephraim Elrom’un öldürülmesiyle ilgili bu yazıda da kaynak olarak kullanılan Rıfat Bali’nin Libra yayınlarından çıkan yeni kitabı “İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom’un İnfazı” tavsiye edilir)
Şalom’da yayınlanan Mois Gabay imzalı yazıdaki iddia ise daha da çarpıcıydı. Gabay “Elrom’un suikasta uğradığı tarih 22 Mayıs Nazi canisi Adolf Eichmann’ın Arjantin’de yakalanıp İsrail’e uçakla kaçırılmasından tam bir gün sonrası” olduğuna dikkat çekerek Elrom’un Suriye’ye kaçmış, yıllarca baba Esad’a danışmanlık yapmış, Eichmann’ın asistanı Alois Brunner’in içinde olduğu bir intikam saldırısında öldüğünü iddia etti.
70’ler ve 80’ler boyunca, 60 yıl önceki 1915 için Türkiye Cumhuriyeti diplomatları ASALA’nın hedefi oldu. 42 diplomat ve diplomat yakını ASALA’nın terör eylemlerinde hayatını kaybettiler.
80’lerde Ürdünlü diplomatlar da benzer bir seri terör eylemlerinin hedefindeydi. Kral Hüseyin’le Yaser Arafat arasındaki İsrail’in tanınmasını da içeren Filistin görüşmeleri ve Batı Şeria ile Ürdün arasında bir konfederasyon kurulmasının gündemde olduğu yıllarda İran destekli İslami Cihad örgütü dünyanın her yerinde Ürdünlü diplomatları öldürmeye başladı. Dokuzuncu cinayet Ankara’da yaşandı.
24 Temmuz 1985 günü sabah 08.25’te 3 yıldır Türkiye’de görevli 40 yaşındaki Ürdün Büyükelçiliği Başkâtibi Ziad Cevdet Sati, arabasıyla evinden işe gitmek için yola çıkmıştı. Çankaya son durakta ABD Büyükelçiliği Kulübü önündeki kırmızı ışıkta durdu. Yanına yaklaşan genç başına doğru beş el ateş açarak Hoşdere Caddesi’ne doğru kaçtı, kontrolü kaybeden başkâtibin arabası yoldan çıktı ve bir bankanın duvarına çarparak durabildi.
Ankara’nın orta yerinde bir diplomata yönelik suikast için geniş çaplı bir soruşturma başlatıldı. Cinayeti aynı gece BBC ve Anadolu Ajansı’nın farklı bürolarını arayan üç örgüt üstlendi; İslami Cihad, Kara Eylül, Hizbullah... Polisin soruşturmasında ise katil zanlısı olarak 33 yaşındaki İranlı Hüseyin Golami Dizajikan’ın adına ulaşıldı. Ama Gürbulak sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptığı ortaya çıkan o İranlı hiçbir zaman bulunamadı.
25 Ekim 1988 günü ise Suudi Arabistan Büyükelçiliği’nde 6 yıldır görev yapan 2. Kâtip Abdülgani Bidevi, akşam 9’a kadar mesaiye kalmıştı. İşi Riyad’dan gelen şifreli mesajları çözmekti. Eşini aradı ve evde yemek olup olmadığını sordu. Eşi Fevziye Bidevi evde yemek olmadığını söyleyince, dışarıda yemeğe gitmeye karar verdiler. Arabasıyla evinin önüne geldi, eşinin aşağı inmesi için kornaya bastı, eşi aşağıya inmek üzereyken evden paltosunu almak için arabadan indi, tam o sırada yanına yaklaşan biri silahını doğrulttu ve başına iki el ateş açtı. Bidevi olay yerinde hayatını kaybetti. Saldırıyı ajansları arayan İslami Cihad-Hicaz ve İslami Cihad Ansar-ı Hüseyin Kürdistan Seksiyonu adlı adı bilinmeyen iki örgüt üstlendi. Saldırganlar yine bulunamadı. Saldırının hac için bir yıl önce Mekke’ye gelen 700 İranlının Suudi güvenlik güçleri tarafından öldürülmesine karşı yapıldığı iddia edildi.
2 Nisan 1989 günü İstanbul ve Ankara’da beş ayrı bomba patladı. İstanbul’da Enka, Eska ve Sabancı Holding binalarında akşam 20.45’te aynı anda patlayan bombalar maddi hasara sebep olmuştu. Saldırıları Kızıldere’nin yıl dönümü gerekçesiyle Dev-Sol üstlendi. İki saat sonra Ankara’da ise hedef Britanya Büyükelçiliği’nde çalışan Hüseyin Osman’ın aracıydı. Saldırıların İstanbul’dakilerle aynı güne denk gelmesi tesadüf müydü, hiç bilinemedi. İngiliz diplomatın Salman Rüşdi’nin Britanya’ya sığınmasına karşı hedef seçildiği iddia edildi ama failler yine yakalanamadı.
Bir yıl sonra 16 Ekim 1989’da Suudi Arabistan Büyükelçiliği askerî ataşeliğinde muhasebeci olarak çalışan 32 yaşındaki Abdurrahman El Şirevi, sabah 9’da iş yerine gitmek için Çankaya’daki evinden çıktı. Arabasıyla askerî ataşelik binasının yakınında park yeri ararken, şoför mahalline yerleştirilmiş saatli bomba patladı. Kendini arabadan atan genç diplomatın iki bacağı da kopmuştu. Ağır yaralanan diplomat ülkesine gönderildi. Gazeteler cinayetin arkasında İran’ın olduğunu yazdı ama saldırının sırrı yine çözülemedi.
Bir yıl sonra bu kez Suudi Arabistan Büyükelçiliği 2. Sekreteri Abdürrezzak Kaşmeri'nin otosuna patlayıcı yerleştirildi. Diplomatın yaralı kurtulduğu saldırıyı yine İslami Cihad üstlendi ama yine hiçbir fail yakalanamadı.
26 Mart 1991 günü Irak Büyükelçiliği’nde ticari ataşelikte muhasebe müdürlüğü yapan Ali Kays El Hüseyin her sabah olduğu gibi beş çocuğunu Libya Büyükelçiliği’ndeki okula götürmek üzere evden çıktı. Hüseyin, eşi ve beş çocuğuyla evlerinin karşısındaki arsada park ettikleri arabalarına bindiler. Arabayı çalıştırdığında arabanın önünde bir patlama meydana geldi. Neyse ki patlamadan Iraklı diplomat ve ailesi hafif yaralarla kurtuldular. Saldırının o günlerde Irak’ta Saddam Hüseyin’in Kürt ve Şii ayaklanmalarını sert biçimde bastırmasına tepki olarak yapıldığı yazıldı.
28 Ekim 1991 Pazartesi sabah saat 07.50’de Ankara’da bir bomba sesi daha duyuldu. Ankara’da görev yapan Amerikalı çavuş Victor Marvick ve eşi Lucinda işe gitmek üzere evlerinin önünde pick-uplarına binmişlerdi. Çavuş Marvick kontağı çevirir çevirmez büyük bir patlama olmuştu. Bilgisayar mühendisi olan 38 yaşındaki Amerikalı asker hayatını kaybetti, eşi yaralandı.
Yarım saat sonra iki kilometre ötede başka bir patlama sesi daha duyuldu. Hedef yine bir diplomattı. Mısır Büyükelçiliği’nde görevli Abdullah El Korabi’nin aracının altına yerleştirilmiş bomba, kendisini ağır yaraladı, arabanın arka koltuğunda oturan çocuğu da hafif yaralarla saldırıdan kurtuldu. Bir süre sonra Hürriyet’in İstanbul merkezine kimliği meçhul bir telefon geldi. Yarım saat arayla iki diplomatı hedef alan saldırıları İslami Cihad örgütü adına üstlenen ses şöyle diyordu: “Siyonizmin ve emperyalizmin maşası olanlara karşı eylemlerimiz Filistin’de İslami bir devlet kuruluncaya kadar devam edecektir.”
Victor Marvick’e yönelik saldırıyı İslami Cihad dışında Dev-Sol da üstlendi. Bilgisayar mühendisi olan Amerikalı Çavuş Marvick, Dev-Sol operasyonlarında ele geçirilen bilgisayar disketlerinin çözümünde Türk polisine yardım etmişti. Yarım saat arayla Amerikalı bir çavuş ve Mısırlı bir diplomatın Ankara’da bombalarla hedefte olmasından iki gün sonra Madrit’te ABD’nin koordinatörlüğünde İsrail ve Filistin arasında barış görüşmeleri başladı.
Ve bir yıl sonra 7 Mart 1992 günü saat 14.00’te İsrail Büyükelçiliği Güvenlik Amiri Ehud Sadan alışveriş için Çankaya pazarına gitti. Alışverişe giderken çocuğunu Hilton Otel’e bıraktı. Arabasını pazarın önüne park etti. Bir saat sonra poşetlerle geri döndü. Poşetleri arabasına yerleştirdi, kontağı çevirir çevirmez büyük bir patlama meydana geldi. Sadan parçalanarak hayatını kaybetti. Ehud Sadan’ın MOSSAD ajanı olduğu iddia edildi. Bombanın dünyada ilk defa kullanılan bir yöntemle debriyaja yerleştirildiği tespit edildi. Ama DGM savcısının el koyduğu bu cinayetin faili de yakalanamadı. Saldırının 17 Şubat 1992’de İsrail’in Hizbullah lideri Abbas Musavi’yi bir roket saldırısıyla öldürmesine rövanş olarak yapıldığı iddia edildi.
12 Aralık 1992’de Ankara’daki Hindistan Büyükelçiliği İkinci Kâtibi Yash Pal Kumar'ın otomobilindeki bomba da Çankaya Piyade Sokak'ta patladı. Kumar, saldırıdan yaralı kurtuldu. Failler yine bulunamazken gazeteler saldırının sebebinin, Keşmir’de Müslümanlara yönelik baskılar olduğunu yazdı.
Nisan 1994’te bu kez Sırp güçleri Gorazde’de Boşnak Müslümanları katlediyordu. 19 Nisan günü Yugoslavya Cumhuriyeti'nin Ankara'daki büyükelçiliğinde görevli Sırp diplomat Zivorad Simiç'in aracına bomba kondu. Kimsenin yaralanmadığı saldırıda üç araç yandı.
2000 yılında adı “Uğur Mumcu Uzun Takip” UMUT olan soruşturmada savcı Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve Muammer Aksoy’a yönelik suikastlarla birlikte 80’lerin sonu 90’ların başında Ankara’da diplomatlara yönelik bütün saldırıların İran’ın Kudüs Ordusu komutanı Ahmet Daudi’nin talimatıyla Ferhan Özmen ve arkadaşları tarafından işlendiğini iddia etti. Ferhan Özmen, 12 yılda işlenen 22 suikastın faili olarak hâlâ hapiste.
2016’da, Suriye’de İran, Rusya ve Türkiye arasındaki kritik toplantıdan bir gün önce Ankara’da Rusya Büyükelçisi’nin bir “polis” tarafından öldürülmesi de bu uzun ve karanlık tarihe eklenmiş oldu.
1942’de Alman Büyükelçi Von Papen’i öldürmeye çalışırken üzerindeki bomba patlayan Üsküplü hukuk öğrencisi Ömer Tokat’ın arkasında; onun Nazilerin, doğduğu şehrin işgaline karşı öfkesini kullanan Sovyet ajanları olduğu çıkmıştı.
Kameralar ününde Rusya Büyükelçisi Karlov’u öldürdükten sonra öldürülen FETÖ bağlantılı 2.5 yıllık çevik kuvvet polisini, bu kadar kritik bir toplantı öncesi çok dar bir çevrede duyurulmuş bir sergi açılışına kimin getirip ölümü pahasına tetiği çektirdiği de hâlâ açıklanmayı bekliyor...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025