Yıldıray OĞUR
Türkiye’de etkileri hissedilmeye başlanan 1929 Ekonomik Krizi, yönetimden artan şikayetler, bu şikayetleri kontrol edebilmek için kurdurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası, onun 1930 yerel seçimlerinde gösterdiği büyük başarı, Menemen Olayları ve Serbest Fırka’nın kendini lağvetmesi...
1930 yılında peşpeşe içine girdiği bu büyük krizlerle sarsılan CHP iktidarının imdadına uzun süredir tarafsız davranan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk yetişmişti. Üç aylık bir yurt gezisine çıkan ve halkın sorunlarını dinleyen Atatürk, Ankara’ya döndüğünde güven tazelemek için tek yol kaldığını anlamıştı; Erken seçime gitmek...
Meclis’i fesh etme yetkisi olmayan Cumhurbaşkanı’nın, seçim kararı alması için Meclis’e gönderdiği yazıda bir yıllık kontrollü bir muhalefet denemesinin bile dengeleri nasıl sarstığı görülüyordu:
“Son aylarda C.H. Fırkasının memleketteki, Büyük Millet Meclisindeki ve Hükümetteki idari ve siyasi faaliyeti aleyhinde bir hava yaratılmaya çalışıldığı malumdur. Asırlarca mühmel bırakılmış olan bir memlekette ve bir millet hayatında bir çok eksiklikler ve ihtiyaçlar olması tabiidir; bundan başka milleti kurtarıcı esaslı bir siyasetin tatbikatından memnun olmayacak kimselerin bulunacağı da şüphesizdir. Yüksek esasları görmeyerek veya görmek istemeyerek milletin bütün düşünceleri ve duyguları teşviş ve teğlike çalışılmıştır. Bunun için yer yer kullanılmış olan vasıtalar ve vesileler dikkate ve intibaha şayandır. Buna rağmen millet kütlesinin doğru görüşü ve eyi hissi bozulmamıştır. ...Her türlü teşebbüslerimizde ilham ve kuvvet kaynağı olan milletimizin hakkımızdaki itimadı tekrar tecelli edince milli mefkuremize yürütmekte dayandığımız temelin ne kadar sarsılmaz olduğu bir daha görülmüş olacağı kanaatindeyim.”
Normal zamanından 7 ay erkene alınan seçimlerde her ne kadar rakip olmasa da halkın gönlünü kazanmak için popülist adımlar atılmıştı.
Bunlardan biri mebus maaşlarının 500 liradan 350 liraya düşürülmesiydi. Kararın sebeplerinden biri de mebusluğa olan yoğun ilgiyi azaltmaktı.
Ama tam tersi oldu. Dar bir kadronun yönettiği sistemde neredeyse hiç bir rolü kalmayan, üstüne üstlük maaşı da düşen mebusluk için adaylar Ankara’ya akmaya başladılar.
Tatil olmasına rağmen Meclis koridorları hınca hınç doluyor, CHP merkezine yüzlerce mebus namzetliği başvurusu yapılıyordu.
Teşkilat-ı Esasiye’ye göre 18 yaşını bitirmiş her Türk erkeği müntehib-i evveldi (birinci seçmendi). Müntehib-i evveller, müntehib-i sanileri (ikinci seçmenleri) seçiyorlar, mebuslara oyu müntehib-i saniler veriyordu.
1908’den 1923’e kadar 50.000 nüfusa bir mebus düşerken 1923’te yapılan düzenlemeyle bu rakkam 20.000’e düşürülmüştü. Örneğin 1931 seçimlerinde İstanbul’un nüfusu 320.000’di. Bu nüfusun 168.491 birinci seçmen olma hakkına sahipti. Seçimlerde 143.002’si oy kullanmış ve 1559 ikinci seçmeni seçmiş, ikinci seçmenler ise 16 mebusu seçmişlerdi. Kadınların genel seçimlerde oy hakkı henüz yoktu, seçme yaşı ise 18’di.
Mebus namzetliği için başvuranlardan fotoğraf, tercüme-i halleri ve talepnameleri istenmekteydi. Belgeler, Fırka’ nın namzet hakkındaki notları da eklendikten sonra, karar için Fırka Umum-i Riyasetine gönderilmekteydi. Son kararı ise Mustafa Kemal verecekti.
Gazetelerde yayınlanan yeni mebus namzet isimleri haberleri bu yüzden sürekli olarak “bu konudaki haberlerin hepsi asılsız, son kararı Gazi verecektir” yorumlarıyla yalanlanmaktaydı.
Fırka idaresine dayandırılan bir habere göre “namzet isimleri üzerinde yapılan türlü yayınlara imkan vermemek için Gazi’ nin namzet isimlerini seçim günü sabahı açıklayacağı” bildirilmişti. Son kararı Gazi vereceğinden ve mebus namzetlerinin Gazi’nin kararı üzerinde kulis yapma imkanları olmadığından, başvurular sırasında verilen fotoğraflar ve talepnameler ayrı bir özenle hazırlanmaktaydı.
Gazetelerde bir mebus namzetinin fotoğrafı şöyle tarif edilmişti: “Siyah bir ceket, çizgili pantolon, başta melon şapka, mendil, cebinde bir kalem. Sağ sol bir etajeye dayanmış. Etajenin üstünde şöylece bırakılmış 4-5 kitap. Bir diğerinin elinde fildişi saplı bir baston, ötekilerde kalın bir kitap”
Fotoğraflar kadar talepnameler de ilginçti. Bir mebus adayı “3. kez mebus adayı olduğunu,10 sene evvel yurtdışında değil de Türkiye’de olsaydı, 10 senedir mebus olacağını” söylemekteydi.
Mebuslar, Serbest Fırka ve Menemen olaylarının da etkisiyle talepnamelerinde rejime sadık ve laik olduklarının altını özenle çiziyorlardı.
Bir mebus namzetinin dilekçesinde ise şöyle yazıyordu: “3 çocuk babasıyım. Kazancım ayda 90 lira. Çocuklarımı okutamıyorum. Maişete medar olmak ve memlekete hizmet etmek için fırkaca namzet gösterilmeyi rica ederim”
Gazetelerde mebus namzetlerinin Ankara’ya hücumlarını hicveden karikatürler çıkıyordu. Bir karikatürde iki şık bayan konuşuyordu:
“-Hani kocan bir ticari iş için Ankara’ya gidecekti, neden bırakmadın?.
-Şimdi Ankara’ya gidenleri mebusluk istemeye gitti zannediyorlar. Hiç kendim için 350 lira ile bir ay idare edecek dedirtir miyim?”
Başvuru yapanların çoğu memurdu. Memurlar, için mebus namzetliği rejime bağlılık göstergesiydi. Daha sonraki kariyerleri ve terfileri için de önemli bir referanstı bu. Mebus adayı yapılmaları halinde maaşlarının yarısını Fırka’ya bağışlayacaklarını taahhüt eden tüccarlar için ise, isimlerinin ve fotoğraflarının Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in önüne gitmesi bulunmaz bir fırsattı.
1931 seçimlerine doğru yaşanan mebus namzetliği enflasyonu karşısında muhalefet yapabilen son gazetelerden Son Posta’nın başyazarı Zekeriya Sertel şöyle yazmıştı: ”Mebus namzetliği için adı geçen isimler içinde tanıdıklarımı tetkik ettim. Hepsi programsız, prensipsiz, opportunist insanlar. Bunlar dün halifeciydiler, bugün Cumhuriyetçidirler, yarın sosyalist veya mürteci olabilirler. Onlar için gaye, prensip ve program sahibi insanları istismar etmek, onların sırtında tufeyli bir hayat yaşamaktır.”
1920’de ülkenin en ünlü paşalarının, din adamlarının, avukatlarının, yazarlarının yer aldığı Meclis’in profili, yıllar içinde rejim otoriterleşip, muhalif sesler tasfiye edildikçe, Meclis’in sistem içindeki önemi ve etkinliği azaldıkça düşmüş; eğitimli, varlıklı insanlar, söyleyecek sözlerini karınlarında saklayamayacaklar, yazarlar, entelektüeller siyasetten geri çekilmiş ama buna rağmen aranan tek kriterin sadakat olduğu mebusluk için başvuranların sayısı artmıştı.
24 Haziran erken seçimine giderken de milletvekilliği başvurularında rekor yaşanıyor. Halbuki aksine yeni geçilecek Cumhurbaşkanlığı sisteminde Meclis’in ve milletvekillerinin rolü azalıyor.
Kabine Meclis’ten çıkmayacağı için milletvekili adayı gösterilmek, iddialı siyasetçiler için Meclis’te oldukları sürece bakan olamayacaklarının ilanı anlamına gelecek. Belki bu yüzden bazı isimler vekil adayı gösterildiklerinde siyaseten tasfiye edildiklerini düşünecekler.
Yeni sistemde vekiller, Bakanlar ve Cumhurbaşkanı ile Meclis’te birlikte çalışmayacak, yürütme üzerinde yazılı soru sormak dışında bir kontrol görevleri yok, muhtemelen bakanların emrinde olan bürokratlar da telefonlarına artık o kadar hızlı dönmeyecek.
Zaten güçlü tek parti iktidarlarında rolleri zayıflayan vekillerin özgün ağırlıkları yeni sistemle biraz daha düşecek.
Ama bu güç azalmasına karşın, vekilliğe ilginin artması da tesadüf değil.
Hem sayı 600’e çıktığı için hem de güçlü figürler başka pozisyonlar için geriye çekileceğinden sistemde yeni vekil adaylarına yer açılmış durumda.
Ayrıca güçlü bir iktidar tarafından yönetilen, her türlü pozisyonda ve atamada referansın ve sadakatin arandığı bir ülkede vekil adaylığı, seçilemezseniz bile işinize çok yarayacak, CV’ye yazılacak, bir kimlik ve bağlılık gösterme biçimi.
Yani vekil adaylığına başvuruda rekor, her zaman demokrasinin ve demokratik katılımın arttığı anlamına gelmeyebilir.
Yine de bütün vekil adaylarına başarılar.
Not: Cumhurbaşkanlığı adaylığı için hafta sonu da İlçe Seçim Kurullarında imza verilebiliyor. Epey zorlaştırılmış demokratik bir hakka destek olmak için herkes birkaç dakikasını ayırıp, daha sonra oy vermese bile 100 bin imza bekleyen dört aday için sadece kimliğiyle gidip imza verebilir. Özellikle MHP liderinin fişleme tehdidinden sonra bu herkesin üzerine düşen bir görev. Keşke Yüksek Seçim Kurulu da sayfasında İlçe Seçim Kurulları’nın sadece telefonlarını değil, adreslerini de yayınlasa. Herhalde bu onlar için çok zor bir iş değildir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025