Ahmet TAKAN
AKP’de bugün yapılacak büyük kongreden beklentileriniz nelerdir?.. Veya herhangi bir beklentiniz var mı?..
Saray iktidarının vitrin süslerinde yüzde bilmem kaçlık değişim mi bekliyorsunuz?..
“Manifesto” mu dediniz!..
“İnsan hakları eylem planı”nı gördük… “Ekonomik reform paketi” ni de gördük…
Gece yarısı patlatıldı… Gece karanlığında yönetilen bir ülke olduk!..
Ayasofya imamı devlet yönetiminde… Alınan her karar için fetva veriyor… Yön, ayar veriyor… Vitrin değişse ne olur değişmese ne olur!.. Manifesto açıklansa ne olur? Nasıl olsa çok geçmez bir gece yarısı patlatılır!..
Bakın, sizlere naçizane bir öneride bulunayım. Bugünkü AKP kongresindeki laf kalabalıklarına farklı bir açıdan bakın;
Uzun bir süredir, saray iktidarında nefes kesen bir kapışmaya tanıklık ediyoruz. Klikler kapışmasına… “Gürcüler Konseyi” ile “Güvenlikçi grup” amansız bir mücadelenin içinde… Tayyip Erdoğan’da bu klikler arasında gidip geliyor… Kah yer yer denge kurarak kah konjonktüre göre birine diğerinde daha fazla kıyak çekerek… Kliklerin kimlerden oluştuğuna dair isimlendirmelere girmeyeceğim. Zaten kamuoyu önünde meydana gelen olaylardan siz onları kolayca tahmin edersiniz. İki örnekle fotoğrafı netleştireyim; Andımız’ın yasaklanması “1994 ruhu” diye adlandırılan “Gürcüler Konseyi” ne, HDP’ye açılan kapatılma davası ise “Güvenlikçi” gruba yapılan jestlerdi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ile “Gürcüler Konseyi” ne büyük kongre öncesinde biraz daha fazla kıyak yapılmış oldu!..
★ ★ ★
Şimdi, bugünkü kongreden çıkacak her türlü sonuca şu gözle incelemenizi öneririm;
-Saray iktidarında ileriki günlerde kadrolaşma açısından “Gürcüler konseyi” mi yoksa “Güvenlikçi grup” mu daha fazla söz sahibi olacak?..
-AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan iki dişli klik arasında denge politikasına devam edebilecek mi?.. Veya hangisini biraz daha ön plana çıkarmayı deneyecek?..
Eğer bu soruların cevaplarını bulursanız, NATO, ABD, AB, Çin ve Rusya ile ilişkiler, Suriye, İran, Irak ve Libya politikalarının geleceği hakkında daha fazla tahminde bulunma şansı elde edersiniz. Türkiye’nin iç ve dış politikalarında İngiliz ekolu mu, yoksa ABD/NATO çizgisi mi daha fazla etken olur, onu da görebilirsiniz…
Bir ipucu daha;
Tayyip Erdoğan, biraz geri plana çekilip “gizli güç” olarak mı devam edecek? Yoksa, ”Erdoğan’ın bekası ile milletin bekası aynıdır” felsefesinden tam gaz devam mı eder?.. Sarayda uzun süredir klikler, dehlizler amansız bir şekilde kapışıyor. Bugün fotoğrafı biraz daha net görebiliriz gibi geliyor bana…
Ha!.. Bir de uzun bir süredir seslendirilen “Hilafetin geri gelmesi” konusu var…
Ona biraz daha zaman var… Türkiye’nin üzerine totaliter milliyetçilikle, çağdışı ihvancı bir kılıf geçirilmeye çalışılıyor. Şu anda taşları döşüyorlar ama tüm soruların cevabını bulabilmemiz için biraz daha dişlerimizi sıkmamız gerekecek. Mayıs ayında tablonun daha da netleşeceğini tahmin ediyorum. ABD’deki Halkbank davasına bağlı olarak.. Bugüne kadar duymadığımız, bilmediğimiz çok şey ortaya dökülebilir. Unutmayın!.. Biden hâlâ telefon etmedi…”Manifesto”, işin masal kısmı…
★ ★ ★
Gece karanlığında patlayan bombalar arasında bir iş daha oldu… 26 Kasım 2020 tarihinde Türkiye ile Katar arasında imzalanan “Su Yönetimi Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın onaylandığı 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararıyla duyuruldu. Kasım 2020’de henüz içeriği açıklanmamış olan bu mutabakatın neye hizmet ettiğinin belli olmadığını ama yüzölçümü ve su kaynakları ile potansiyeli bakımından mukayese bile edilemeyecek Katar ile su yönetimi anlaşması yapılmasının Türkiye aleyhine sonuçları olabileceğini o zamanki köşe yazımda dile getirmiştim.
Soru işaretleri daha da büyüyor…
Zaptın, Türkçe nüshasına bakıldığında öncelikle söylenmesi gereken ifadelerin zayıflığı, eksikliği, cümlelerdeki öznelerin, nesnelerin karmaşıklığı… Sanki alelacele yazılmış havası veriyor. İfadelerin muğlaklığı içeriğinin net olmaması yoruma açık bir görüntü veriyor.
★ ★ ★
Zaptın, “MADDE II İŞBİRLİĞİ ALANLARI bölümünde üç alan sayılmış: 1)Entegre su kaynakları yönetimi, 2) Su tesisleri sistemleri yönetimi, 3) Kıyı ve geçiş suları yönetimi.
Katar’ın su kaynaklarının çok sınırlı olduğu ve deniz suyundan arıtılarak içme/kullanma suyu ihtiyacının karşılandığı biliniyor. Hal böyleyken ilk iki alandaki işbirliği konularına bakıldığında bu işbirliği faaliyetlerinin Türkiye’de yapılacağını öngörmek mümkün. Çünkü işbirliği konuları için Katar’ın ne yüz ölçümü ne de su kaynakları/potansiyeli uygun değil. Konuyla ilgili Türk yetkililer ise su yönetimi işbirliğinin Türkiye’de değil Katar’da yapılacağını ifade etmişlerdi.
Üçüncü işbirliği alanı olarak belirtilen “Kıyı ve geçiş suları yönetimi” paragrafı ise zaptın en ilginç bölümü. Bu başlık altındaki paragrafa bakıldığında başlıkla yakından uzaktan ilgili olmadığını, önceki işbirliği alanlarının ve zaptın genel uygulamasına yönelik ifadeler içerdiği görülüyor. Bu başlık altındaki paragrafın böylece geçiştirilmesi mutabakat/anlaşma hazırlama tekniğine uygun olmadığı gibi keyfi uygulamalara yol açabileceğini söylemek gerekir.
★ ★ ★
Kıyı ve geçiş suları yönetimi başlığı altında Katar’da ne yapılabilir diye düşünüldüğünde akla hiçbir şey gelmiyor. Ancak bu başlık altında Türkiye’de önemli yerler var;
İlk akla gelen tabi ki inşa edileceği ısrarla söylenen Kanal İstanbul. Kanal İstanbul güzergahındaki topraklara Katarlıların gösterdiği ilgi dikkate alındığında ve kanalın mali kaynağının karşılanması ihtiyacı düşünüldüğünde akla gelmemesi mümkün değil.
Bu üç işbirliği alanında Türkiye’deki su kaynaklarının ve su geçiş yollarının yap-işlet-devret modeliyle Katar devleti veya Katarlı şirketlere verilmesinin önü açılır mı diye dikkatli olunması gerekiyor. Çünkü bu konular, milli güç, milli kaynak ve milli egemenlikle doğrudan ilintilidir. Ve tabi ki su hayattır dediğimize göre devletin-milletin hayatıyla ilgilidir.
Türkiye’nin kendi su yönetim kanunu ve planı yokken başka bir ülkeyle su yönetimi işbirliğine girişmesi ne kadar doğru?..
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2022
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021