Ahmet TAŞGETİREN
Devrim süreçleri her zaman hukuku çarpıtır.
Cumhuriyet devrimlerle başladı, hukuk da araç olarak kullanıldı.
Dindar insanlar bu süreçte büyük acı yaşadı.
Hukuk siyasi muhalifleri biçmek için de kullanıldı. Bunda da “İslâm aidiyeti” biçmelere maruz kaldı.
Dindar insanların iktidarda olduğu son 16 yıl da hukukun sancılarına tanık oldu. Bir boyutu ile eski süreç, yani dindarlara karşı hukuk işledi. (2008’de iktidardaki partiye kapatma davası açıldı) Sonra Ergenekon sürecinde İktidar – PDY (Paralel Devlet Yapılanması) birlikteliği ile hukuka “kumpas” kuruldu. Ve sonra 15 Temmuz hukuku dönemi... Olağanüstü hal, KHK ihraçları, mor beyin tutuklamaları, iltisak, irtibat gerekçeleriyle yaygın gözaltılar, tutuklamalar...
***
Bir islami kesim – camia var. İslâm adalet konusunda çok duyarlı. Müslümandan “Adaleti ayakta tutma”sını istiyor Allah’ın kitabı. İktidarda “islami kesim”in siyasi uzantısı var. AK Parti, çıkışta “dini bir tanımlanma”yı dışlasa bile, adında “Adalet”var, nihai planda da yapılıp edilenler “Müslümanlar”a mal ediliyor.
Peki islami kesim, şu andaki hukuk – adalet uygulamaları konusunda ne düşünüyor?
Ben dahil, bu çerçevede değerlendirilecek kimi köşe yazarlarımız tepkileri göze alarak zaman zaman itirazlarımızı dile getirdik. Ama adaletsizlikler karşısında yeterli duyarlılığın gösterilmediği suçlamalarına da maruz kaldık. “İktidar dili” kullanıldığı ifade edildi. “Kendine Müslüman – Kendine demokrat” ifadeleri kullanıldı. “İçerden” eleştiriler kimi zaman “trol dili” ile boğulmak istendi. “Gizli FETÖ’cü – Kripto” damgası birilerinin elinde hazırdı.
İslâmi Camia bünyesinde çıkan HAKSÖZ dergisi, 334’üncü Ocak sayısını bu konuya ayırmış. “Merhamet ve Adalet Dengesinde Hukukun Değeri” kapak sözü ile çıkmış.
Dergi adına yazılan yazının özünü şu ifadeler oluşturuyor denebilir:
“Sadece yakınlarımız, sevdiklerimiz, bizden bildiklerimiz için değil, herkes için, icabında hiç hoşlanmadıklarımız, sevmediklerimiz için de tutarlılıkla adalet talep etmeliyiz. Allah’ın bütün kullarına adaletle davranmak şahitlik bilincinin yükseldiği bir sorumluluktur.”
Dergide daha geniş bir incelemeyi Bahadır Kurbanoğlu yapmış. Ona göre bu dönemde “Hukukun çiğnenen en temel kaideleri” şunlar:
-Adil yargılama
-Masumiyet karinesi
-Suçun şahsiliği
-Lekelenmeme hakkı
-Suçun öngörülebilirliği
Bu dönemde de “Siyaset – Medya – Yargı Üçlüsünün ideolojik davranma geleneğinin ihya edildiği” görüşünü savunan Kurbanoğlu, bu zeminin muhafazakar camialarda doğurduğu zihinsel yapının koordinatlarını şöyle sıralıyor:
-Onlar bizi ele geçirselerdi ne yapmazlardı ki.
-Eğer hak tespitini kılı kırk yararak yapmaya kalkışırsak, güvenlik ve bekamız tehdit altında olmaktan kurtulamaz.
-Geçmişe dönmek istemiyorsanız hali hazırdaki hukuksuzluklara tahammül etmelisiniz.
-Abartılı bir mağduriyet edebiyatı var. Olağanüstü dönemlerden geçiyoruz. Elbette hatalar olacak.
-Bu tarz eleştirilerle FETÖ ile mücadeleyi sulandırmamalıyız.
-Reel politik böyle bir şeydir. Bilmediğiniz arka planlar var. Bilip bilmeden sesimizi yükseltip yanlış bir konumlanma içinde olmamalıyız.
-İtidalli olalım ve düşmanın eline koz vermeyelim.
-Daha yolun başındayız; katedilecek çok yol var.
-Yargıdaki hatalar meselesi sadece bugünün konusu değil ki her zaman mevcuttu.
-Bunlar bizi ele geçirselerdi kıtır kıtır keserlerdi.
Bu tavırları “Olay mahallini ıslık çalarak terk etme” diye niteleyen Bahadıroğlu, bunun bir düşünüş biçimi haline geldiğini ve oradan yola çıkınca da, her somut olaydaki hukuksuzluğa bir gerekçe üretildiğini ifade ediyor. Mesela, Büyükada olayı için “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz”, Kavala için “Sorosçuları savunmak bize mi düştü?”, Kuytul için “Saçma sapan siyasi ... görüşleri var”, Hizbü’ttahrir için “Hilafeti savunmak suçsa bunda da çok ısrarcı olmamak lazım” gibi gerekçeler...
Ben bu kendi kendine bakış hamlesini çok önemli buldum. Sonuçta bizler kendi hasabımıza da bir hayat – memat değerlendirmesi yapmak durumundayız. Emin olun ruz-i mahşerde herkes tek başına yargılanacak!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025