Ahmet TAŞGETİREN
Öyle şiir okuyarak da acısı dinmez şehidin. Ana yüreğine sorun siz nasıl yakıcı bir şeydir evlat acısı. Karnındaki bebeği öksüz kalan eşe sorun, yolunu bekleyen yavuklusuna sorun. Gördünüz dün evladının tabutu etrafında pervane gibi dönen anneyi. Nasıl diner o acı?
Çözüm süreci sırasında şehit ailelerini ziyaret etmiştik. 10 yıl önce evladını kaybetmiş anne bile, hala yanıyordu. Yüreği alev topu gibiydi. Kolay yutulur acı değildir cepheden nâşı gelen evladın acısı. Kimse kolay gibi konuşmasın. Tarihe yazıldı bu acılar.
Kaç defadır diyorum, öyle “Karşı tarafa şu kadar zayiat verdirdik” açıklamaları da kesmez bir tek şehidin can bedelini. Bir tek can bile kaybetmemeliydik, demek daha doğru değil mi?
Dikkatli bir dil kullanmak lazım, öncelikle anne yüreklerini teskin için.
SONRA: Suriye’den gelen şehit haberleri orada işlerin iyi gitmediğinin işareti. Onun için herkes kaygılı. Onun için “Nereye gidiyor?” soruları geliyor. Suriye’de nihai planda nereye varılacak soruları zorluyor zihinleri. Bir bataklığın içine mi girdik, savaş ortamına gelineceğini tahmin ediyor muyduk, “Baba bir hırsız tuttum” sendromu mu yaşanıyor Suriye’de? Suriye Türkiye’yi nasıl bir sınamadan geçiriyor?
SONRA: Suriye’de, sadece Esed’le hesaplaşmak değil, çok uluslu bir mücadelenin tarafı haline gelmek ve zaman içinde orada bulunan herkesle, bir merhale sonrasında da dünyada pek çok ülke ile hesaplaşmak…. Öngördüğümüz bir şey miydi? Amerika ile gerilim, oradan Rusya’ya yanaşmak, Rusya ile gerilim, oradan yeniden Amerika – AB, NATO dahil Batı dünyasının ilgisini aramak, bu arada herkesle hesaplaşma dilini sürdürmek…. Dostları çoğaltma gereğinin farkında olmak ama, bunu sağlayıcı politikalar üretememek ve yanımızın yöremizin boşaldığını fark edememek… “Rusya’ya karşı S-400’leri kullanırsınız artık” diyen Amerikalının gözlerindeki istihza canımızı yakıyor. Putin’in suskunluğu, Lavrov’un küstahlığı canımızı yakıyor. Doğu Akdeniz’de tek başımıza kalmışlığımız canımızı yakıyor. “Ah hava sahası” deyişimizi Moskova görüyor, tam da o sırada ateş kusuyor Mehmetler’in üstüne… “Putin dostluğu” yerlerde sürünüyor. Çok mu safız, ne dersiniz, dünyada politikanın öyle telefon ucundaki sıcak sözlerle yürümediğini fark edemiyoruz.
SONRA: Mülteciler için kapıların açılması… Avrupa ülkelerini bu şekilde terbiye etme hamlesi. Avrupa bunu hak ediyor mu? Elbette, hatta daha çoğunu bile. Ama bu işin sonu nereye varacak, orada da bin türlü soru var. “Şantaj suçlaması” hemen kapının ağzında. Rusya ile gerilim yaşarken şayet Avrupa’dan ilgi bekleniyorsa, onun önünün kesileceği açık. Yani ya o ilgiyi beklememek lazım ya da, o ilgi için mültecilerin de masada olduğu başka bir masa oluşmasını sağlamak lazım. “Avrupa bu, Amerika bu, Rusya bu, Arap dünyası bu, Çin bu…” gibi bir cümle kurmaya başladığınızda kendinizi “göbeğini kendi kesme” gibi tamamen güç kullanma noktasında bulursunuz ki, dünyada her meseleyi kendi bilek gücüyle çözen bir ülke yok. Rusya Esed’le iş görüyor, Amerika onunla bununla… Bizim müttefik halkamız nerede?
Mülteci meselesinin bir de “Aylan bebek” gibi insanlığı ayağa kaldıran boyutu var. Şu ana kadar Türkiye “insanlığın vicdanı” rolünü sergiledi. “Aylan bebek” küresel vicdanı sorguladı. Türkiye’nin mülteciler meselesinde taşıdığı yük onur oldu. Küresel medya Avrupa’ya “Duyarsız kaldınız, Türkiye de kapıları açmak zorunda kaldı” gibi Batı’ya yönelik bir sorgulama içine girerse -ki bu, küresel medyanın nadiren sergilediği ahlaklı tavırdır- ne ala, ama yollarda, kamplarda olan bitenlerden Türkiye’ye de sorumluluk payı yüklenirse çok üzüleceğimiz kesin.
VE SONRA: Türkiye’nin alanı daraldı. İnsanlarda kaygı büyüyor. Enver Paşa, Cemal Paşa isimleri giriyor satır aralarına. Bunlar “Gücün üstünde operasyon” dendiğinde hatırlanan ve bir imparatorluğun bitiş sürecinde rol alan isimler. Ağzımızdan yel alsın böyle şeyleri. Türkiye’nin büyük potansiyele sahip olduğu tezi yabana atılır bir tez değil, evet. Ama o potansiyelin işlenmesi ayrı ve ince, hassas bir emeği gerektiriyor. Kuyumcu işçiliği gibi. Hinoğlu hin odaklar var dünyada, onlar dar alanlarda tüketmesinler bu potansiyeli.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025