Akif BEKİ
İşim gerektirmese görmek, bilmek istemeyeceğim şeylerin başında arabesk sahur programları geliyor.
Dün gece yine kös kös açtım malum zatın programını.
Hazret, dini vaazdan saltanat propagandasına henüz geçmemişti.
Hatipoğlu gibi hatip, Ramazan bitmeden döndürüp dolaştırıp mübarek padişahların ne ulu evliya olduklarına lafı getirecektir. Allah'ın emri.
Allah'ı, peygamberi, kitabı mı sevdiriyor; yine saltanatı mı din cilasıyla parlatıp halka sevdirmeye çalışıyor? Bakayım dedim.
Henüz kitabın, saltanata övgü faslına gelmemişti. Fakat din, iman bahsini hiç sultani sembol koymadan geçmeyi de içine sindirememiş.
Adet, bu kez ilahi korosunun kostümünde yerini buluyordu.
Bismillah, açar açmaz karşıma çıktı; kalabalık bir koroya fes giydirilmiş, sahur vakti bendirle ritim tutup ilahi okuyorlar.
Evet, mehter takımından davulla zurnanın kovulup yerine Batı'dan bando borusuyla trampetin transfer edildiği sıradaydı. O modernleşme furyasında ecdadın, sarığı atıp yerine geçirdiği kırmızı fes, şimdi fesli koronun başında. Bir tek yırtmaçlı süvari ceketi redingotları eksikti.
Malum; Osmanlı modernleşme modası Avrupailiğe özeniyordu, müzikten giyim kuşama Batı hayranıydı. Batılılaşma hareketinin merkezi ise 2. Mahmud'la Sultan Abdülhamid'in saraylarıydı.
Osmanlı'da fes yenilikçiydi, oysa bugün eskiye özlem ve hayranlığın sembolü.
Fes modasını başlatan ecdat bile "Bizi hiç anlamamışlar" diye yüz ekşitir, bu şekilci sakillikten öbür kanallara kaçmaz mıydı!
"Bir çatlak zurna koyun da havamızı bulalım" demezlerdi herhalde, ecdadın bir zevki vardı.
Son dönem Saray kibarzadeleri ve ekabir takımının zurnaya ettiği haksızlıklara bakmayın.
Yahya Kemal'i çarpan zurnaya, Tanburi Cemil de çarpılmıştı.
Namını tanburdaki ustalığından alıyordu. Kemençesinden çıkan "Çeçen Kızı" dünyaya mal oldu. Ama müzik dehası Tanburi Cemil, bir gün yağlı güreşler esnasında pehlivan havaları çalan zurna sesine vuruldu. Hemen erik dalından iki adet sipariş etti ve Sulukule'de çingene ustalarından inceliklerini öğrenerek kısa zamanda zurna icrasında da virtüözleşti.
Yahya Kemal'e "Ah bu zurna sesleri, bu davul gümbürtüleri! Bizim kulaklarımıza kaç asrın derinliğinden geliyorlar" diye iç çektiren, davulla zurnanın gözden düşmesiydi.
Tanburi Cemil, alafranga rüzgarlarına teslim olmamıştı. Zurnanın kovulduğu Saray'a davet edilmekten hep korktu. Saklandı, mazeret uydurdu ama gitmedi, Muzika-yı Hümayun'da çalmaktan kaçtı.
Aslında yalnız da değildi. Tekke ve cami musikisinden gelen büyük üstatların çoğu, bu Batılılaşma-yı Şahane'ye direnmenin bedelini sürünerek ödedi. İçkili gazinolarda piyasa müziği yaparak sarhoş eğlendirmek zorunda kaldılar.
Kimler kimler sefalet içinde can vermedi ki...Tanburi Cemil de o isimlerden biriydi. Çektiği acılar tahammülü aşınca "Aklım olsa alafranga keman çalar, böyle meyhane köşelerinde kemençe ile ekmek parası kazanmaya uğraşmazdım" bile demişti.
Değişmeyen kader...
Kulak tırmalayan heveskar çatlak zurnalar el üstünde tutuluyor yine. Kulak pası silen bestekarlar, virtüözler ekmek derdinde...
Salgın şartları, tabloyu sanatçılar açısından daha da ağırlaştırdı.
Sanatçıların zorda, sıkışmış olmalarını istismara kalkışanlar, çaresizlikliklerinden yararlanarak asla yanaşmayacakları işler yaptıranlar hep olagelmiştir. Kocası hapse düşmüş dardaki kiracısını, evden çıkarma tehdidiyle ilişkiye zorlayan ırz, namus düşmanları gibi.
Açlıkla terbiye edilemeyen, duruşlarına ters angajmanlara girmeyi, mesela fes giymeyi kabul etmeyenlerse ağır bedel ödemeye devam ediyor.
Udun Elvis Presley'i, Safiye Ayla'nın son eşi Udi Şerif Muhiddin de böyle küstürülenlerdendi. New York'a gitti, dünya sahnesine çıktı.
Milli şair Mehmet Akif, yakın dostu Şerif Muhiddin'i Şark'a davet şiirinde şöyle sesleniyordu:
"Şark'ın Yegane Dahisine: Yanık bağrında, yıllardır kanar mızrabın yadı/Gel ey biçare Şark'ın, Şark'a küsmüş gitmiş evladı...Melez, soysuz, şerefsiz parçalardan başka şey yok hiç/Ne düşkün zevk-i milli; besteler piç, şaheserler piç..."
Fesli fotoğrafları belki bulunur ikisinin de. Ama ne bir Tanburi Cemil daha geldi, ne de bir Udi Şerif Muhiddin.
Doğu'nun, Batı'ya parmak ısırtan dahi çocukları müziğimizin ufkundan kayboldu, geriye fesleri kaldı.
Bayram Bilge Tokel'in son eseri "Sarayın Sesi Halkın Nefesi"nde daha fazlası anlatılıyor.
Tanburi Cemil'in, oğlu Mesud Cemil için hayıflandığı şu cümle de o kitaptan:
"Musikiye istidadı var, fakat keşke olmasaydı. Çünkü hissederek çalarsa kendi bedbaht olur, hissetmeyerek çalarsa musikiyi bedbaht eder."
Musikiyi berbat ve bedbaht edenler utansın! Çalsın davullar, hayırlı sahurlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025