Akın ÖZÇER
Geçen salı Türkiye ile İspanya arasındaki yıllık ikili zirvelerin dördüncüsü yapıldı. İspanyol diplomasi uygulamasında önemli bir yer tutan bu tür zirveler, başbakanların başkanlığında ilgili tüm bakanların katılımıyla gerçekleştiriliyor ve ilişkilerin siyasi, ekonomik ve kültürel başta olmak üzere bütün veçheleriyle değerlendirilmesine imkân veriyor. Madrid, yıllık ikili zirveleri, Fransa, İtalya, Almanya ve Portekiz gibi AB ortakları ve komşusu Mağrip ülkeleriyle yapıyor. Türkiye’nin 2009’dan bu yana İspanya’nın yıllık zirveler yaptığı ülkeler arasına katılması, Madrid’in ikili ilişkilere atfettiği stratejik önemin somut bir göstergesini oluşturuyor.
Türkiye ile İspanya arasındaki ilişkilerin son on yıl içinde, özellikle Zapatero hükümetleri döneminde hızlı bir gelişme gösterdiğini kabul etmek gerekir. Temelleri 2008’de Madrid’de atılan Medeniyetler İttifakı’nın eş başkanlığının Erdoğan ve Zapatero tarafından üstlenilmesi, iki ülke ilişkilerinde adeta balayı yaşanmasına yol açtı. Aynı yıl Osmanlı İmparatorluğu ve İspanya arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 225. yıldönümü kutlandı. Ayrıca Dışişleri Bakanı Miguel Ángel Moratinos, özellikle AB dönem başkanı olduğu 2010’da İspanya’nın Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği büyük desteği her vesileyle yüksek sesle dile getirdi. Türkiye ile müzakere sürecinin “geriye dönüşü olmayan” bir sürece dönüştürülmesini ve “ucu açıklığın” kaldırılmasını savundu. Bu nedenle de İspanyol basınından Ankara’nın Brüksel nezdinde en güçlü savunucusu unvanını aldı.
İspanya’nın Türkiye’ye stratejik yakınlığı ve AB üyeliğine desteği, Eski Kıta’daki ülkelerden farklı olarak, sosyalist partilere özgü bir yaklaşım değil aslında. Bugünkü iktidar partisi PP, her ne kadar Avrupa Hıristiyan Demokrat grubuna (PPE) mensup olsa da, AB üyeliğimize öteden beri güçlü bir destek veriyor. O bakımdan İspanya’nın Türkiye ile stratejik ortaklık politikasının parti değil, devlet politikası olduğunu kabul etmek gerekir.
Başbakan Mariano Rajoy da, Madrid’de biraraya geldiği Başbakan Erdoğan’a ülkesinin Türkiye’nin AB üyeliğine desteğinin hükümet değişikliğine karşın aynen devam edeceğini dile getirdi. Rajoy düzenlenen ortak basın toplantısında bu sözlerin altını çizdi. Türkiye’nin yarım yüzyıldan fazla bir süredir Avrupa’nın kapısında olduğunu hatırlattı ve AB’yi üyeliğin önüne sürekli engel çıkarmakla suçladı.
Başbakan Rajoy muhalefetteyken çok eleştirdiği Medeniyetler İttifakı’na da değindi ve İspanya’nın projeye parasal katkısını azaltacağını ama siyasi desteğini esirgemeyeceğini söyledi. Bu destekte Türkiye’nin projenin eş-başkanlığını yürütmesinin rolü olduğu söylenebilir. Zira Rajoy İspanya’nın ihracatında artık ilk sıralarda yer alan Türkiye’yi “öncelikli stratejik ortak” mertebesine yükseltti.
AB’nin büyüklerinden sayılmakla birlikte Fransız-Alman ikilisi karşısında ağırlığı olmayan ve içinde bulunduğu kriz nedeniyle zorlanan İspanya’nın bu aşamada Türkiye’ye belki siyasiden çok ekonomik ve ticari alanda ihtiyacı var. Buna karşılık İspanya, Türkiye için, sadece ekonomik ve ticari bir ortak ve AB sürecine destek veren bir dost değil. İspanya aynı zamanda demokrasi tarihi, anayasa süreci, AB’ye üyelik müzakereleri ve terörle mücadelesi ile deneyimlerinden yararlanılacak çok değerli bir hazine bizim için. Başbakan Erdoğan’ın başka bir vesileyle söylediği “quien tiene un amigo, tiene un tesoro” (dostu olanın bir hazinesi vardır) atasözü bu gerçekle bire bir örtüşüyor. Ama bu hazineden yararlanmayı istemek gerekiyor öncelikle.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP, Özel ile doğru yolda
21.12.2025 - Harakiri Bütçesi
13.12.2025 - Kanun önünde eşitlik
6.12.2025 - Çözüm için ilk adım ne zaman atılacak?
1.12.2025 - Demokrat Kral’ın anıları
13.11.2025 - Enflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek
6.11.2025 - Mea Culpa
30.10.2025 - Fransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları
19.10.2025 - Macron emeklilik reformunun kıskacında
14.10.2025 - Ekonomide akıldışılık sona erdi mi?
8.10.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































hayri irdal
alper görmüş en basit hukuk mantığını bilmezden geliyor. bir polis geçmişte işkence yapmışsa işkenceden yargılanmalıdır. işkenceci olmak sahte delil üretimi ve zorlama bağlantılarla sol terör örgütü üyesi olma iftirasını meşru yapmaz. alper görmüş daha 2 sene önce olan şeyleri biz hiç görmemişiz gibi yazıyor. solcu ulusalcı laikçi veya herhangi kimse hanefi avcının kim olduğunu unutmadı. cemaat hakkında yazdıklarını daha inandırıcı yapan şey de zaten sağcı işkenceci bir polis olmasıydı.