Akın ÖZÇER
Kürt sorununa kalıcı bir çözüm bulmak amacıyla, kuşkusuz gecikmiş ama güçlükle de olsa başlatılabilmiş ve bugüne kadar en azından silahların susturulması boyutuyla işletilebilmiş bir sürecin içindeyiz. Başarılı olup olmayacağı henüz belli değil belki ama demokrasimizin bu derin yarasının gangrene dönüşmeden tedavi edilmesi şart. O bakımdan ayrıntıları hakkında bilgi sahibi olmasak da, hızını veya yöntemini beğenmesek de, demokratikleşmeyi temel alan bu sürece destek vermek, mümkünse katkı yapmak durumundayız. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devletine dönüşmesinin yolu bu soruna kalıcı bir çözüm bulmaktan geçiyor çünkü.
Soruna bugüne kadar çözüm bulunamamış olmasının birçok nedeni var kuşkusuz. Bunları gidermek için nelerin yapılması gerektiği bu yazının konusu değil. İdeal çözümün nasıl olması ve işlemesi gerektiği de değil. Hataları ve eksiklikleriyle mevcut somut sürecin aksamamasına ve mümkün olduğunca ideal çözüme yakınlaştırılmasına odaklanmakta yarar var. Çünkü ideal çözüm öyle değil böyle olmalı demek, somut sürecin tıkanmasına, çözümün bir başka bahara kalmasına yol açabilir. Böyle bir durumda da, şu veya bu gerekçelerle çözüm istemeyenlerle aynı noktada buluşmuş oluruz.
Çözüm sürecini, terör boyutuyla birlikte Kürt sorununu tedavi edecek bir ilaç gibi görürsek, başarıya ulaştığında kimileri için istenmeyen bazı yan etkileri olacağını kabul etmek gerekir. Bu yan etkilerden rahatsızlık duyanlar ya doğrudan çözüme karşı çıkıyor ya da çözümü zora sokacak dolaylı politikalara yöneliyor zaten. Kimilerine rahatsızlık veren söz konusu yan etkiler somut olarak neler peki?
Siyaset üzerindeki yan etkiler
Kabul etmek gerekir ki sürecin başarısı, mevcuduna oranla daha demokratik bir anayasanın yapılmasına bağlı olduğundan, soruna çözüm bulunduğunda artık eski politikalar geçerliliğini yitirecek. Bir kere, milliyetçiliği Türkiye’nin bütünü değil de Türklük üzerinden anlatmak ve farklılıkları olanların haklarını “bölücülük” safsatasıyla dışlamak mümkün olmayacak. Aksine anayasaların belkemiğini oluşturan “herkesin ayırım yapılmaksızın eşitliği” ilkesi uyarınca, asıl bölücülüğün ana dilde eğitim de dâhil olmak üzere, farklılıklardan doğan temel hakların yok sayılması olduğunun altı çizilecek. Demokratik bir anayasaya sahip olacağımızı var sayarsak elbette, ama bu yazı çözümün başarıya ulaştığı varsayımına dayanıyor zaten.
Böyle bir demokratik ortamda, adı milliyetçi olsun, olmasın, statükocu politika üreten veya izleyen siyasi parti ve grupların politikalarını gözden geçirmeleri, hatta yeniden oluşturmaları gerekecek. Çünkü PKK şiddetinin olmadığı, Kürt sorununun çözüme kavuştuğu demokratik bir ortamda, anayasada tanınmış haklara karşı çıkarak “bölünme” senaryoları üzerine politika üretmek mümkün değil. O bakımdan bu tür politika izleyen siyasi parti ve grupların çözümün kaybedenleri olacaklarını kabul etmek gerekir.
Siyasi aktörler üzerlerindeki yan etkiler
Buna karşılık sürecin mimarlarının, devleti temsilen hükümet ve özellikle Başbakan Erdoğan ile karşı tarafta PKK, BDP ve özellikle örgütün müebbet hapse mahkûm eski lideri Öcalan’ın çözümün kazanan tarafları olacağına kuşku yok. Dünyanın neresinde olursa olsun, çözüm süreçlerini yürütmek için aktörlerden birinin iktidar partisi, diğerinin örgüt olması şart zaten. Sürece muhalefet partileri de katılsaydı, yürütmenin yanı sıra yasamanın da tam desteği alınmış, çözüm için devlet adına çok daha geniş bir siyasi irade ortaya konulmuş olurdu. İspanya’nın ETA ile mücadelesinde her vesileyle dile getirdiğim bir partiler arası pakt (Ajuria Enea, 1988) söz konusuydu. Buna karşılık, Kolombiya’da dokuz aydır FARC (Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri) temsilcileriyle sürdürülen görüşme sürecine ana muhalefet lideri Uribe karşı çıkıyor. Hem de muhalefet partilerimizinkilere benzer gerekçelerle…
Türkiye ve Kolombiya’da muhalefetin İspanya’da olduğu gibi iktidarla birlikte hareket etmesi çözümün artı ve eksi puanlarının siyasi arenaya yansımasını engellerdi. Mesela ETA’nın 20 Ekim 2011’de silah bırakması, iktidardaki PSOE’ye (Sosyalist İşçi Partisi) bir ay sonraki seçimleri kazandıracak artı puanı getirmemişti. Ama FARC’la imzalanacak barış anlaşması büyük olasılıkla Kolombiya Devlet Başkanı Santos ve partisinin 2014’te Meclis ve başkanlık seçimlerini kazanmasına doğrudan katkıda bulunacak.
Çözümü, aktörlerini yıpratarak engellemek
2014, Kolombiya’da olduğu gibi Türkiye’de de seçimler yılı. İki seçim ve olasılıkla bir de referandum var gündemde. Aslında anayasa referandumun seçimlerden önce yapılması söz konusuydu ama siyasi partilerin Türkiye’yi demokratik bir hukuk devletine dönüştürerek çözüm sürecini de taçlandıracak bir anayasa konusunda birlikte hareket ettiklerini söylemek mümkün değil. Öyle olsaydı Uzlaşma Komisyonu böyle bir anayasanın taslağını bugüne kadar çoktan hazırlardı.
Yeni anayasa, ortada daha çözüm süreci yokken, Kürt sorununu çözecek bir anahtardı. Altını defalarca çizmiş, siyasi partilerin koydukları kırmızıçizgilerle bu konuda daha işin başında ipe un serdiklerine dikkat çekmiştim. Çözümü yeni anayasa üzerinden bloke etmek, referandum yolu açık kaldığı için sayısal olarak kolay görülmüyor belki ama çözüm karşıtları bakımından sadece BDP’nin desteğine sahip bir anayasanın Meclis’teki oylamasında yeterli fire sayısına ulaşma olasılığı da yok değil. Bu nedenle olsa gerek, iktidar partisi bu seçeneği kullanmakta pek acele etmiyor.
Ne var ki toplumda çözüme olan inanç, yeni anayasa süreci uzadıkça ve Kürt tarafına güven verecek demokratikleşme paketleri geciktikçe giderek sarsılmaya başlıyor. AK Parti’nin Komisyon’a önerdiği “Türk usulü başkanlık sistemi” üzerinden Başbakan Erdoğan’a karşı başlatılan otoriterleşme eleştirileri, Gezi protestolarıyla birlikte artık Erdoğan karşıtlığına dönüşmüş bulunuyor.
Çözüm sürecinin baş aktörüne karşı yürütülen sert muhalefet kampanyası, haklılık payı olsa bile, sürecin özüne zarar veriyor. Çünkü protesto gösterilerinde ne çözüme, ne yeni anayasaya vurgu yapılıyor. Bu gösteriler demokrasi, direniş, gerektiğinde şiddet unsurlarını da içeren bir protesto hakkının kullanılmasından ibaretmiş gibi afakî bir özgürlükler söylemi ve Erdoğan karşıtı sloganlarla sık, sık yineleniyor.
Daha önce altını çizdiğim gibi, Türkiye’nin öncelikli hedefi demokratik bir hukuk devletine dönüşmesi. Bunun için Kürt sorununu çözen demokratik bir anayasanın yapılması gerekiyor. Bu hedef, kimse kusura bakmasın ama Erdoğan karşıtlığından daha önde geliyor. Bu nedenle çözümden yana olmak, Erdoğan karşıtlığı çözümü engellemeye başladığında, sürecin selameti için kendisine destek verilmesini de içeriyor.
http://www.hispanatolia.com/bolum/25/id_cat,2/id,353/cozum-surecinin-yan-etkileri
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018