Akın ÖZÇER
Türkiye’de siyaset arenası, çok partili siyasi yaşama geçildiğinden bu yana, demokrasilerde olması gerektiği gibi, siyasi partilerin serbestçe rekabet ettiği bir alandan ibaret değil. Yakın siyasi tarihimize göz atıldığında, bu alana sürekli olarak seçilmişlerin dışındakilerin birtakım gerekçelerle müdahale ettiği ve halka fiks bir mönü dayattığı görülüyor. 27 Mayıs ve izleyen muhtıra ve darbe ağırlıklı müdahalelerde halka sunulan tabldotta, evrensel ilkelere dayalı demokrasi hiç olmadı. Demokratik hukuk devleti bu tür müdahalelere cevaz vermeyeceği için mi acaba diye insan kendi kendine soruyor ister istemez.
Siyaset arenamızda bugün yaşadıklarımızın da normal olmadığı açık; olsaydı yerel seçimlerin öncesinde seçilmiş bir hükümeti demokratik olmayan yollardan devirmek için bunca senaryo üretilmez, yabancıların kulağına ikide bir “Erdoğan’ın siyasi hayatı bitti” diye fısıldanmaz, ekonomik türbülans nedeniyle frenetik sevinç çığlıkları atılmazdı. Normalde demokratik bir ülkede yerel seçimler halka iktidar partisini cezalandırma fırsatı verir. İktidar partisinin yerel seçimlerde ciddi oranda oy kaybı da erken genel seçim baskısı yaratır. Ama mecliste sandalye dağılımını etkilemediğinden, hükümetin yıkılması gibi bir sonuç doğurmaz. Klasik anayasa hukukuna göre bu böyle; hükümetlerin başka yollarla düşürülmesini normal ve demokrasiye uygun görebilmek mümkün değil.
Bugün yerel seçim sonuçlarının AK Parti üzerinde seçim baskısı yaratıp yaratmayacağı gibi normal bir değerlendirme yapmak mümkün olmuyor. Zira “Erdoğansız AKP” ve“AKP’siz Türkiye” gibi toplumun bir kesiminde umut, diğer kesiminde kaygı doğuran ama bu aşamada anayasa hukukuna göre gündemde olmaması gereken konular tartışılıyor. Hem de anketlerde iktidar partisi açık ara öndeyken. Bu verilerle muhalefetin değil de iktidar partisinin geleceği üzerine kara senaryolar üretmek başlı başına bir anormalliğe işaret ediyor. Öyle ya, değişim geçirmeyen, seçmene hep aynı mönüyü sunan ve bu nedenle iktidara alternatif oluşturamayan muhalefet partilerinin sorunlarını değil de AK Parti’nin iktidardan nasıl düşeceği üzerine senaryoları konuşmak normal bir şey mi? Tabii ki değil. Peki, ama kimler, neden siyasi gündemi bu anomali temeline oturtuyor?
Anomalinin Cemaat boyutu
Aslında siyasi gündemin bu anomaliye doğru kayması, geçen yıl AK Parti’nin Türk usulü başkanlık sistemi önerisi ve Başbakan’ın yaşam tarzlarına müdahale olarak algılanan bazı sözleri üzerine “otoriterleşme” söylemiyle başladı. Gezi protestolarına şiddetin bulaşmasıyla birlikte hükümetin devrilmesine yönelik senaryolar gündeme getirildi. Polisin orantısız güç kullanmasına tepkiler ne kadar haklıysa, hükümeti sokak protestolarıyla düşürme senaryosu da o kadar uçuktu.
Ardından Gülen Cemaati ile AK Parti arasında dershanelerin kapatılması / dönüştürülmesi konusu üzerinden giderek tırmanan bir gerginliğe tanık olduk. Klasik devlet bürokrasisinin dini cemaatleri irtica kaynağı olarak gördüğü için öteden beri sıcak bakmadığı Gülen Cemaati, AK Parti iktidarı döneminde dünyanın dört bir yanında açtığı okullarla Türkçe eğitimine, sivil toplum boyutuyla da demokratikleşme sürecine yaptığı katkılarla toplumda olumlu bir imaja kavuşmuştu.
Toplumun bir kesiminin sonradan öğrendiğine göre, Fethullah Gülen’in daha 1975’te İzmir’de “altın nesil” diye tarif ettiği kuşak oluşmuş, hatta bürokraside önemli mevkilere kadar gelmiş. Dini bir cemaat için, mensuplarının kimselerin ayağını kaydırmadan o mevkilere yükseldiği varsayıldığında, kuşkusuz önemli bir başarı. Ama kabul etmek gerekir ki Cemaat için bunun manevi bir övünç kaynağı olmaktan öteye bir getirisi olmamalı. Daha açık bir ifadeyle Gülen Cemaati’ne mensup bürokratlar görevlerini yaparken Cemaat rozetlerini takmamalı; Cemaat de onlardan böyle bir talepte bulunmamalı. Yeni ve demokratik bir anayasaya en azından düzenlediği toplantılarla destek vermiş olan Cemaat’in böyle bir davranışın demokrasiyle yakından uzaktan ilgisi olmadığını biliyor olması gerekir. Ne var ki Cemaat’in sahiplendiği “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonu ve ardından meydana gelen gelişmeler bunun pek böyle olmadığı izlenimi veriyor.
Fethullah Gülen’in BBC’deki son röportajı konusunda Vahap Coşkun’un tümüyle katıldığım değerlenmesinde ortaya koyduğu gibi, “Cemaat’in hizmetin ötesinde bir boyutunun olmadığı diskurunun inandırıcılığı yok.” Gülen, dini bir lider olarak değil, siyasi bir aktör olarak konuşuyor artık. Erdoğan karşıtlığının had safhada olduğu görülen Gülen’in yerel seçimlerde ana muhalefete destek vermesi ya da yeni bir parti kurarak siyasete girmesi kendi kararına bağlı. Bu kararı elbette saygıyla karşılanır. Ancak kararından bağımsız olarak devlet içindeki Cemaat mensuplarını ya da bir bölümünü siyasi amaçlarla kullanmaya kalkışmaması gerekiyor. Gülen böyle bir şeyin olmadığını söylüyor ama ortalıkta dolaşan senaryolar bunun yeterli bir söylem olmadığını ortaya koyuyor. Çünkü Cemaat anomali olduğunun altını kalın çizgilerle çizdiğim hükümeti 2015 seçimlerinden önce düşürme perspektifini canlı tutuyor.
Normalleşmeye destek
Geçen yazımda altını çizdiğim gibi, demokratların AK Parti hükümetinin yerel seçimler öncesi ya da sonrasında normal olmayan yollardan düşürülmesine destek vermeleri mümkün değil. Bunun aksini düşünenlerin de demokrat tanımı kapsamına girmeleri. Yazımda normal olmayan yollar arasında, askeri darbe, kapatma davası (yargı darbesi) ve toplu istifaları saymıştım. Buna bazı AK Partililer hakkında yolsuzluk davaları açılması olasılığını da dâhil etmek gerekir. Çünkü klasik anayasa hukuku yolsuzluk davaları açılmasını salt çoğunluğa sahip hükümetlerin düşürülmesini sağlayan meşru yollardan biri olarak saymıyor.
İspanya’da iktidardaki PP (Partido Popular) hakkında yasadışı finansmanla ilgiliBarcenas ve bazı parti yerel yöneticilerinin karıştığı usulsüz ihalelerle ilgili Gürtel davaları olduğunu daha önceki bir yazımda aktarmıştım. Bu tür davalar karar aşamasına gelmese bile siyasi partileri oy kaybına uğrattığına kuşku yok. Ama PP anketlerde bu davalar nedeniyle ilave oy kaybı yaşamamış ve sürekli protesto edilen son kürtaj yasa tasarısına kadar da ana muhalefetin hep önünde yer almıştı.
Bu veriler ışığında, AK Parti’yi iktidarda görmek istemeyenlerin hükümetin anormal yollardan düşürülmesini beklememeleri ve şayet böyle bir şey olursa da bu tür girişimleri desteklememeleri gerekir. Önümüzde yerel seçimler var. Siyasi partilerin bu seçimlerde alacakları oy sadece dört ay sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için değil, ayrıca genel seçimler için de bir gösterge olacak. O bakımdan bu seçimlerde kimimiz AK Parti’nin oyunun azalmasını, kimimiz artmasını bekleyecek. Böyle bir ayrışma son derece normal; ama demokratlar olarak siyaset sahnesinde bunun ötesinde meydana gelecek her türlü anormal gelişmeye birlikte karşı çıkmamız gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları









































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025