Akın ÖZÇER
Bu başlık aslında Fransız internet dergisi Slate. fr’de Ariane Bonzon imzasıyla önceki gün “Turquie: les ingrédients du chaos” (Türkiye: Kaosun malzemeleri) başlığıyla yayımlanan yazısının (http://www.slate.fr/story/84619/turquie-manifestations#reactions) son alt başlığı. Yazarın üç ay önce aynı dergide “Liberal entelektüeller İslamcıların ‘yararlı aptalları’ mı?” başlığıyla çıkan yazısını aktarmıştım. Bu vesileyle derginin aslında Amerikan Slate. com’un Fransızca versiyonu olduğundan, ayrıca Ariane Bonzon’un 2006’ya kadar ülkemizde Fransız-Alman televizyon kanalı Arte’nin temsilciliğini yaptığından söz etmiştim.
Ariane Bonzon, geçen sefer olduğu gibi, bu defa da aşırı AK Parti karşıtı bir yazının altına imza atmış. Bu, doğal olarak kendi tercihi; sübjektif yazılar sonuç itibariyle yazısının değerini düşürüyor. Ama asıl sorun yukarıdaki alt başlık altında kaynaklarına atfen aktardığı görüşlerin son derece anti demokratik ve şiddet ima ediyor olması. Kendisi belki onaylamıyor ama yazısında böylesine marjinal görüşlere yer vermesi bile doğal değil. Bu nedenle yazısının bu son bölümünü ön plana çıkardım. Ama daha önce yazıyı başından ana hatlarıyla aktarmakta yarar var.
Berkin Elvan’ın cenazesindeki Gezi ruhu
“Eğer 15 yaşındaki Berkin Elvan öldüyse, 9 aylık Gezi ruhu, o, hâlâ yaşıyor” cümlesiyle başlayan yazı “ekmek almaktan bir türlü geri dönemeyen” Berkin’in acıklı öyküsünü kısaca aktarıyor. Doğan Haber Ajansı’nın New York Times’a verdiği “No justice for Berkin Elvan” başlığını taşıyan resimli ilanın ardından, Berkin’in toprağa verildiği gün Taksim’e çıkmak isteyen ama Toma’ların sıktığı su ve biber gazıyla durdurulan kortejin başta “katil Tayyip” ile başlayan sloganlarının Fransızca karşılıkları yer alıyor yazıda.
Arianne Bonzon, “Erdoğan mağduru oynuyor ve yakın çevresine dönüyor” ara başlığı altında, “Gezi ruhu hâlâ direniyor: Komik, yaratıcı, yıkıcı” diye devam ediyor. Sonra bir süre önce Eskişehir’de polis tarafından gözaltına alınan gençlerin kendilerini çektikleri bir resme (selfie dediğin polis otosunda çekilir) yer veriyor bu paragrafın devamında.
Direnen gençlerin romantizminin resmedilmesinin hemen ardından gelen iki paragrafta ise, “son dokuz ayda otoriterliğinin daha da güçlendiği” vurgulanan Başbakan’a ve ailesine yönelik yolsuzluk iddiaları özetleniyor. Erdoğan’ın bu iddiaları temelden çürüteceği yerde, “ABD ve İsrail’in desteklediği Gülen Cemaati tarafından düzenlenen bir komplonun kurbanı” olduğunu ileri sürdüğü, hatta kendisine Mısır’da Mursi’ye yapılan darbenin bir benzerinin yapılmak istendiğini söylediği belirtiliyor.
İki Türkiye
Bayan Bonzon’un yazısında bir alt başlık da “İki Türkiye”. Bu başlık altında Başbakan’ın bazı bakanlarını da ilgilendiren yolsuzluk suçlamalarından sonra hükümet değişikliğine gittiği anlatılıyor. Yeni kabinede İçişleri Bakanı ile MİT Müsteşarı’nın ayrıcalıklı konumuna işaret ediliyor. Ardından polis ve yargı içinde büyük bir temizlik operasyonu yapıldığı belirtiliyor. Amacın yolsuzlukların üstünü örtmek olduğu ima ediliyor.
Bonzon yazısında devamla, Erdoğan’ın “Anadolulu, İslami geleneksel” olarak nitelediği sınıfla “batılı seçkinler” sınıfı arasında olabildiğince derin bir kutuplaşmaya oynadığını öne sürüyor. Ama Marks’ı mezarından kaldıracak kadar tuhaf olan bu sınıfların başat özellikleri de tuhaf aslında. İlk sınıfta yer alanların yaşam koşullarının hükümetin sosyal politikalarıyla iyileştiğini söylüyor ki bundan yeni bir orta sınıfın oluştuğu sonucuna varmak mümkün. Ama diğer sınıfı oluşturanların kim olduklarını tepkiler üzerinden tanımlıyor. Onların kadın haklarının sürekli ihlaline (kürtaj, doğum kontrolü), yaşam tarzlarına müdahaleye (alkol satışlarının kısıtlanması) tepki göstererek İslami muhafazakâr ahlak anlayışını reddettiğini söylüyor. Sanki Türkiye’de İspanyol hükümetinin kürtajı yasaklayan yasa tasarısı benzeri bir hazırlık varmış, saat 22.00 ile 06.00 arasındaki satış yasağı nedeniyle içki tüketimi önemli ölçüde engelleniyormuş gibi.
Bonzon daha sonra ilk sınıfta yer alanlar için milli iradenin, ikinci sınıftakilerin inandığı hukuk devleti ve erkler ayrılığı ilkesinden daha önemli olduğunu iddia ediyor. Son derece saçma ve dayanaksız bir görüş. Sanki birileri demokrasisiz bir seçim sandığını savunuyormuş gibi. AK Parti seçmeninin hukuk devleti ve erkler ayrılığına önem vermediğini (diğerlerinin ise bunu çok önemsediğini) söyleyen bir yazar, Türkiye’nin gerçeklerini ne yazık ki 10 yıl görev yaptığı halde daha öğrenememiş demektir.
Bonzon, yukarıda tanımladığı sınıflar arasındaki çekişmeyi de yine yanlış fikirlerle aktarıyor. “Bir yanda, demokrasinin Erdoğan’ın meşruiyetini sağladığı sandıktan ibaret olduğuna inananlar, diğer yanda ifade özgürlüğü olmadan demokrasinin de olmayacağını düşünenler” bulunduğunu yazıyor. Belli ki sorup soruşturma zahmetine girmeden birbirini tamamlayan tüm kavramları Türkiye’de sanki insanları karşı karşıya getiren kavramlarmış gibi aktarıyor. Aslında demokrasinin özünü benimsemiş “sınıf” olarak takdim ettiği AK Parti düşmanı “batılı elitler” düşündüğü kadar demokrat olsaydı, Kürt sorununu çoktan çözmüş ve kırmızıçizgisiz yeni bir anayasaya kavuşmuş olurduk.
Bir déjà vu tadı
Bonzon, bu alt başlık altında, Berkin Elvan’ın cenaze töreninden sonra çıkan çatışmada DHKP-C tarafından öldürülen Burak Can’ın öyküsünü anlatıyor. Bu cinayetin, sonu 1980 darbesi ile sonuçlanan sokak olaylarını anımsattığına dikkat çekiyor. Bu tür hesaplaşmaların önümüzdeki haftalarda devam etme olasılığının kaygı verici olduğunu söylüyor.
Bonzon, Başbakan’ın bu bağlamda Gaziantep’te yaptığı konuşmada Burak Can’ın ölümünü “trajedi” olarak nitelerken, aynı yaklaşımı Berkin Elvan’dan esirgemesini, hatta terör örgütü üyesi olarak nitelemesini ve alandaki kalabalığa yuhalatmasını “ateşle oynamak” olarak niteliyor. “Ya bu sözlerden sonra aleviler sokağa inseydi, taraflar arasında çatışmalar çıksaydı ne olurdu?” diye soruyor. Bu paragraf, yazısının belki de en tutarlı bölümünü oluşturuyor.
Bonzon, ardından konuyu Ergenekon tutuklularının geçici olarak salıverilmesine bağlıyor. Erdoğan’ın bu tahliyeler sayesinde Cemaat’e karşı puan kazanabileceğini, kendisinin de Cemaat’in hâkim ve savcılarının kurbanı olduğunu savunabileceğini yazıyor. Bu, tabiatıyla konunun bir veçhesi; bir de “Erdoğan Ergenekon’la anlaştı”diye kulaklara fısıldananlar var ki bu da tahliyelerle tam tersi bir etki yaratılmasını arzu edenler olduğunu gösteriyor. Anlaşılan o ki Bayan Bonzon aynı kaynaklardan bilgi alarak Türkiye hakkında yeterli analiz imkânına sahip olduğunu düşünüyor ve bir kez daha yanılıyor.
Erdoğan Başbakan kalırsa…
Bonzon, dünkü düşmanların tahliye edilmesinin AK Parti’nin çekirdek seçmenini (olumsuz yönde) etkilemesinin “garanti” olmadığından hayıflanıyor. Yukarıda belirttiğim gibi, tahliye edilmemeleri gereken kişilerin bile Erdoğan aleyhine propaganda için salıverildiği iddiasından AK Parti seçmeni kadar haberdar olmadığı için böyle bir düşük olasılığı bile dile getiriyor. Ardından ekonomideki kötüleşmenin –ne yazık ki havasında- daha oyları etkileyecek kadar hissedilmediğini, dolayısıyla AK Parti’nin yüzde 40 dolaylarında oy almasının beklendiğini söylüyor.
Bonzon’un bundan sonraki cümlesi ise demokratik açıdan değerlendirildiğinde bir felâket. Diyor ki “bu iki Türkiye arasında, eğer Recep Tayyip Erdoğan Başbakan kalırsa radikal ve şiddetli bir kopma riski var.” Partisi yerel seçimlerden galip çıkacak bir Başbakan kalkıp bu görevini neden bıraksın ki?
Bonzon bir sonraki paragrafta bu soruyu bir anlamda yanıtlıyor: “Bugünlerde Türkiye’de ‘her şey mümkün ve özellikle en kötüsü’ deniliyor. Ve temasta olduklarımdan biri şöyle açıklıyor: ‘Daha bir şey görülmedi; asıl problemler seçimlerden sonra başlayacak.”
AK Parti, 30 Mart’ta sandıktan çıkarsa sorunların kontrol altına alındığını düşünüyor olabilir haklı olarak. Çünkü kazanılan seçim, yerel de olsa, iktidar partileri için bir güven tazelemesi sayılır. Doğal olan bu, ama Bonzon Türkiye’de kimlerle konuşup yazılarını kaleme alıyorsa, başka şeylerin olabileceğini söylüyor. Belli ki kulağına fısıldanan şeyler var.
Nitekim son cümlesi şöyle: “Bir başkası, Ukrayna olaylarından esinlenmiş olmalı ki, ülkenin, biri yüzü Avrupa Birliği’ne dönük bir cumhuriyet, öteki İslamcı cumhuriyet olmak üzere ikiye bölüneceğini söylüyor. Bu defa, Gezi ruhundan uzak, çok uzak…”
Belli ki Türkiye’de AK Parti yerel seçimleri kazanırsa sokakları hareketlendirmeyi tasarlayan çevreler var. Sokak eylemlerini çok daha ileri götürmek isteyenler. Türkiye’nin bölünmesine varacak kadar hatta… Bonzon’un aktardığı bölünme fiilen gerçekleşemeyecek kadar saçma bir şey, ama ya eylemciler arasında Ukrayna’yı hayal edenler varsa gerçekten… Ukrayna’da iktidar değişikliği oldu ama bu değişiklik ülkenin bölünmesine yol açtı, Kırım ülkeden koptu. Türkiye’de benzer senaryolar işler mi acaba diye düşündükçe, insanın tüyleri diken, diken oluyor doğrusu.
Yazarlar
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023