Akın ÖZÇER
Varsayalım ki 30 Mart yerel seçimlerinden AK Parti büyük oy kaybıyla çıktı; yüzde 45.5 yerine Cemaat medyasının anketlerinde gösterildiği gibi sadece 36.4 oy aldı ve İstanbul ve Ankara Belediye başkanlıklarını yitirdi. CHP yüzde 33.5, MHP ise yüzde 18.5 oy kazandı ve ortak adaylarının cumhurbaşkanı seçilebileceği belli oldu. Ayrıca erken seçim kararı alındı. Siyaset arenasında neler olurdu?
Varsayalım ki CHP ve MHP’nin belirledikleri ortak aday Ağustos ayındaki seçimlerde de daha ilk turda, ya da olmadı ikinci turda cumhurbaşkanı seçildi. Ardından yapılan erken genel seçimlerde bu iki parti Meclis’te salt çoğunluğa ulaştı. Bu iki parti bir koalisyon hükümeti kurdu ve Kılıçdaroğlu başbakan, Bahçeli de yardımcısı oldu. Böylece Kılıçdaroğlu’nun eline, grup toplantısında dediği gibi “demokrasinin, halkın ve özgürlüklerin yanında olma” fırsatı geçti.
Türkiye’de demokrasi ve temel hak ve özgürlükler alanındaki eksikliklerin giderilmesi için yapılması gereken çok şey var kuşkusuz. AK Parti’ye söylediğimiz gibi alternatif iktidardan da bekleyeceğimiz ilk şey, Kürt sorununu çözecek demokratikleşme paketleri çıkarması ve bu paketleri yeni bir anayasayla taçlandırması olacak. Ayrıca silah bırakma yolunda eylemsizlik kararı almış olan PKK’nın kendini feshetmesi için demokratik ülkelerde olduğu gibi yönetici ve militanlarının topluma yeniden kazandırılması gerekecek. Demokrasi ve özgürlüklerden yana bir iktidardan bu yönde hareket etmesi beklenir. Peki, ama CHP-MHP iktidarı bugünkü tutumlarıyla bu iki temel konuda beklentileri karşılayabilir mi?
Demokrasi ve özgürlükler alanı
Bu sorunun yanıtını bu iki partinin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmaları sırasında Kürt sorununun çözümü bağlamında yaşamsal önem taşıyan maddelerle ilgili olarak dile getirdikleri görüşlerde bulmak mümkün. TBMM resmi sitesinden ulaşılabilen “üzerinde mutabakat sağlanmamış maddeler” hangi partinin neye karşı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Yurttaşların farklılıkları gözetilmeksizin eşitliği ilkesi demokrasinin olmazsa olmaz koşulu elbette ama bu ilkeyi düzenleyen 3. maddenin 3. fıkrasında mutabakat bulunmuyor. Fıkra şöyle kaleme alınmış: “Hiç kimse, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep, etnik köken ve diğer sebeplerle ayırımcılığa tabi tutulamaz.” MHP fıkrada “etnik köken” kavramının yer almasına “gerekli olmadığı” gerekçesiyle karşı çıkıyor. Oysaetnik köken üzerinden ayırım yapılmaması için bu hususun altının çizilmesi önem taşıyor.
Üzerinde mutabakat sağlanamayan bir başka husus, Kürt sorununun çözümü bağlamında tanınması gereken evrensel temel haklardan biri olan “ana dilde eğitim” hakkı. CHP ve MHP 17. maddede yer verilen bu hakka karşı çıkıyor. CHP, mevcut anayasada olduğu gibi “eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçeden başka bir dilde eğitim yapılamayacağını” savunuyor. Ama anadili öğrenme ve anadilinde kültürel faaliyette bulunma hakkının tanınmasından yana tavır alıyor. MHP ise bu konuda “eğitim ve öğretim dili Türkçedir” diye kestirip atıyor.
Kürtlerin taleplerinin başında gelen anayasanın 66. maddesindeki “vatandaşlık”tanımının değiştirilmesi üzerinde de mutabakat bulunmuyor. AK Parti ve BDP bu konuda“devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” tanımı üzerinde uzlaşırken CHP ve MHP “Türk vatandaşlığı” kavramının devamını savunuyor. CHP bu kavramın “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı” anlamına geleceğini vurgulayan bir cümle eklenmesini önerirken, MHP hiçbir değişikliği kabul etmiyor. Ayrıca vatandaş sözcüğünün geçtiği her maddede bu sözcüğün önüne Türk sıfatının eklenmesini öneriyor.
Eskisinden farklı olarak yeni anayasa taslağının 56. maddesine “kültürel kimlik hakkı” eklenmiş bulunuyor. MHP’nin gereksiz bulup karşı çıktığı bu madde şöyle: “Herkes kendi kültürünü ve kimliğini geliştirme hakkına sahiptir.
(2) Devlet, bütün kimlikleri ve kültürleri tanır; bütün kültürlerin ve kimliklerin kendilerini özgürce ifade etme, koruma, geliştirme ve yayma hakkını güvence altına alır.
(3) Devlet, bütün kültür ve kimliklere mensup bireyler ve topluluklar arasında hoşgörü ve diyalog kültürünün gelişmesini teşvik eder; karşılıklı saygı, anlayış ve işbirliğini sağlamak için eğitim, kültür ve medya alanlarında etkili tedbirler alır.”
BDP bir sonraki maddede ana dilini kullanma hakkının düzenlenmesini öneriyor. Bu hakka karşı çıkan CHP ve MHP böyle bir maddeyi de doğal olarak gereksiz buluyor. AK Parti 17. Maddede bu hakkı tanımış olmakla yetiniyor.
Yukarıdaki örneklerden görüleceği gibi, Kürt sorununu çözecek bir anayasaya BDP’nin dışında en sıcak bakan partinin AK Parti olduğu anlaşılıyor. CHP, MHP’ye oranla demokrasi ve özgürlüklere daha sıcak bakıyor ama sonuç itibariyle Kürt sorununun kilit kavramlarına karşı duruyor. Ayrıca her iki parti de mevcut anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmemesini savunuyor. Sonuç olarak alternatif CHP ve MHP iktidarının Kürt sorununu çözebilme kapasitesi bulunmadığı anlaşılıyor.
PKK’ya silah bıraktırma/topluma yeniden kazandırma
CHP ve MHP, ilk aşaması olan eylemsizliğin bir yılı aşkın bir süredir devam ettiği çözüm sürecine sıcak bakmıyor. Hatta böyle bir ifadenin hafif kaldığını, sürecin bütünleşmeyi değil bölünmeyi tetikleyeceğini savunduklarını söylemek mümkün. Yeni anayasa süreci işlemediği için çözüm sürecinin demokrasi paketleriyle ağır, aksak yürüdüğü görülüyor.
Çözüm sürecinin eksik olan tarafı, sadece Öcalan’la yürütülen görüşmelerin yasal çerçeveye oturtulması –ki MİT yasası ile belki bir ölçüde sağlanabilir- değil, ayrıca silah bırakmanın karşılığı olarak kan dökmemiş örgüt üyelerinin topluma yeniden kazandırılması. Bu konuda yasal bir düzenlemeye gerek olduğunu, Habur’un da böyle bir düzenleme olmadığı için başarısız kaldığını defalarca yazdım. Demokratik ülkelerde silah bırakmanın karşılığının yine kan dökmemiş olanlar için siyaset hakkı olduğunu yineleyip durdum. Bunlar iktidar partisine yönelik eleştirilerim.
Kuşku yok ki alternatif CHP-MHP iktidarına da bu optikten bakmamız gerekiyor. Ama çözüm sürecinin AK Parti tarafından gerçekleştirilebilmiş ilk aşamasına dahi karşı çıkmış siyasi partilerin iktidarında bu konuda ilerleme sağlanabilmesi mümkün müdür?
CHP’nin ortağıyla birlikte bu konuda oldukça sert bir tutum benimsemek zorunda olacağı ve Kürt sorununu anayasal ve yasal boyutuyla çözemeyeceği dikkate alınırsa, alternatif iktidar döneminde PKK’nın yeniden silahlı mücadeleye dönme tehlikesi bulunuyor. Hiç kimse arzu etmese de böyle bir tehlikenin olmadığını varsaymak mümkün değil elbette.
Başlangıçta kabul ettiğimiz varsayımlar bizi bu karanlık noktaya getiriyor. Buna varsayım değil de, satrançta olduğu gibi sonraki hamleleri düşünmek de denebilir. Alternatif iktidar döneminden geriye sarıp 30 Marta dönersek, kime oy vermenin ya da en azından kimlere vermemenin daha uygun olduğu ortaya çıkıyor. Tabii birkaç hamle sonra yukarıda aktardığım karanlık tabloyla karşılaşılmak istenmiyorsa…
Kılıçdaroğlu istediği kadar “Çillervari” bir çıkışla “bu ülkeye sağlıklı bir demokrasiyi ya getireceğiz, ya getireceğiz” desin, bu söylediklerine tümüyle katılıyor olsak da, bunun için öncelikle CHP’nin kökten değişmesi gerektiğini vurgulamakta yarar var. Unutmayalım ki seçimlerde sadece iktidar partileri değil, muhalefet partileri de cezalandırılıyor olabilir. Bunu anlamayanlar, bakmayın yazımın başlığına, hiçbir zaman iktidara alternatif olamıyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023