Ali AYDIN
15 Temmuz bir istiklal mücadelesi olduğu kadar bir istikbal mücadelesiydi. Bu nedenle, bugünümüze darbe vuran, günümüzü zehir eden içte ve dıştaki her türlü gelişmenin esasında geleceğimize koyulan bir ipotek olduğu unutulmamalı. Atlattığımız badireler, hali hazırda karşı karşıya olduğumuz tehditler, olayların akışında beliren risk faktörleri… Tüm bunlar içinde bulunduğumuz güvelik krizinin nedenini anlamak için yeterli. Ancak öncelikli meselemiz krizi derinleştirmek yerine, krizi aşmak olmalı. Bugünümüzü mukayyet altına alırken yarınımızı feda etmeden bir istikamet üzere vaziyet almak milletin ve devletin bekası için zaruridir.
Devletin tüm kurumlarının 15 Temmuz gecesi nasıl bir görüntü verdikleri aşikâr. Öte yandan 15 Temmuz gecesi, varlık-yokluk gününde milletlin verdiği ses, Türkiye'de hayatiyetin ve canlılığın nerede olduğunun açık göstergesi. Dolayısıyla Türkiye'de millet varlığı tastamam ortada iken millete yaraşır bir kurumsallığın niteliği son derece tartışmalıdır. FETÖ başta olmak üzere milleti hedef alan her türlü yapı, unutulmamalıdır ki hatadan azade, kusurdan vareste, adalet ve hakkaniyetle tebarüz den bir işleyişi tahrif ederek ilerlemedi. Aksine adalet ve hakkaniyetin elde fener ile arandığı karanlık dehlizlerde boy verdi, gelişti. Türkiye'de cari sistemin temel açmazları bir bir çözülmedikçe, iç kanmalar ve türlü komplikasyonlarla sıhhat arayışımız kronik olarak sürmeye devam edecek.
Devletin tek ve yegâne sahibinin millet olduğu gerçeğini unutmadan karşılaştığımız bu son musibeti de bir milat olarak kabul ederek işe koyulmak, devleti yönetenlerin bu millete namus borcudur. 15 Temmuz gecesi bir kez daha görüldü ki Türkiye'de hakkı ödenmez bir millet varlığı var. Türkiye'de kim ne yapıyorsa ve ne yapacaksa bu varlığı dikkate alarak yapmak mecburiyetindedir. 15 Temmuz gecesi millet niteliğini, kalitesini ve kalibresini gösterdi. Şimdi, millettin örgütlü haldeki varlığı olan devletin kendi kurum ve kurumsal işleyişiyle birlikte milletine ayak uydurabilecek bir kaliteyi yakalaması gerekiyor. Mevcut durumu ve kurumlarda içselleştirdiği iş görme pratiği ile bunun mümkün olmadığını görmemiz gerekiyor. Yapıyı dönüştürmek, devleti adeta yeniden inşa ederek millet varlığı ile tenakuzunu ortadan kaldırmak mecburiyeti var. FETÖ'cülerin hepsi tek tek bulunup ayıklansa bile çok yakın bir gelecekte mevcut yapılar aynı kaldığı müddetçe başka FETÖ'ler ile karşılaşmamız mukadder olacak. Herhangi bir biçimde savunma psikolojisinin esiri olmaya gerek yok! Yaşadığımız hadise ibretlik olduğu kadar öğretici de bu yönüyle.
Devletin ‘makbul' bir ideoloji, inanç ya da düşünce ayrımı yapmaksızın ve kendisini bunlardan herhangi biri ile özdeşleştirmeden konumlanması gerekiyor. Eğer devlet, kendisi için ‘makbul' olan bir ideoloji, inanç ya da düşünceyi öne çıkarırsa beraberinde gelen şey bu ideoloji, inanç ya da düşünce sahiplerinin ‘makbul' statüsüne kavuşarak öncelikli olarak istihdam edilmeleri ve yükselmeleri oluyor. İmtiyazlı bir sınıf, zümre milletin kurumlarında millete karşı ve millete rağmen işte böyle palazlanabiliyor.
Türkiye'de saçma sapan bir şekilde tüm kurumsal yapıları kanserli hücreler gibi istila eden kimin neye referans olduğunun da belli olmadığı bir “referans sistemi” var. Adaleti temelinden dinamitleyen ve mülkün bekasına kast eden tüm gelişmelerin altında, kurumların yasallığına paralel sürdürülen ve kendince gizli bir yasallığa kavuşmuş olan böyle bir işleyiş var. Devletin en ücradakinden en merkezindekine, önemli-önemsiz ayrımı yapmaksızın herhangi bir birimine kadar nüfuz eden bu soytarılığa artık “Dur!”denmesi gerekiyor. ‘Bizden' olan sendika, dernek, vakıf ayrımı olmayacak! FETÖgösterdi ki ‘bizden' ayrımı öyle çok da güvenilecek, itibar edilecek bir ölçü değil! Yarın,‘bizden' diye tabir edilenin başımıza öreceği çorabı görmek için beklemek yerine, devletin işleyişini tüm vatandaşları için adalet, hakkaniyet esasında yeniden yapılandırmalıyız.
Bu devletin bu millete namus borcudur bu!
Twitter: @_aydinali
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020