Ali Türer
Osmanlı Türk geleneği içinde üniversite, oldukça sancılı bir süreç içinde gelişti.
Darülfünun’un (Fenler Evi) açılmasına 1845 yılında karar verildi. İlk adımı Kimyacı Derviş Paşa, 1863 yılında, yapımı 18 yıl süren Darülfünun binasında halka açık fizik dersi vermekle attı. 1865 yılında dört bin kitabı ile binası yanıp kül oldu. İkinci adım 1870’de, Hoca Tahsin Müdürlüğünde atıldı. Açıldığından altı ay sonra, İslam bilgini Cemalettin Afgani, verdiği bir konferansta fenlerin üstünlüğü ile ilgili bir laf edince, ardından çıkan isyanla, bu adım da son buldu. Üçüncü deneme II. Abdülhamit’in mutlakıyet rejimi döneminde, garip bir biçimde Galatasaray Sultanisi içinde Mekatib-i Aliye-i Sultani adıyla başlatıldı, buna da 1881 yılında nokta konuldu. 1900 yılında gençlerin Avrupa’ya kaçmasını önleme amacı ile Darülfünunu Şahane adıyla dördüncü kez bir deneme daha yapılacaktı.
1933 yılında kapatılışına kadar faaliyetine devam eden üniversite, II. Meşrutiyet ile birlikte 1909 yılında açılan, Darülfünun’u Osmani’dir. Tüzüğü 1912 yılında yayınlanmış, 1915 yılından itibaren senatosu (Divanı) oluşmuş, 1919 nizamnamesi ile özerk hale gelmiştir. Artık emini (rektörü), öğretmenler, kendi aralarından seçeceklerdir. (Koçer, 1991)
Darülfünun’u Osmani’nin II. Meşrutiyet yıllarında ortaya çıkışında İttihat ve Terakki’nin politik tutumu belirleyicidir. Tanzimat’ta Fransa’nın model alınmasına karşılık, II. Meşrutiyette siyasi birliği etnik kültür temelinde şekillendirmeye çalışan İttihat ve Terakki, politikasına en uygun ülke olarak Almanya’yı model almıştır.
1913 yılında, Darülfünun’un Edebiyat Fakültesi’ne 10, Fen Fakültesi’ne 6, Hukuk Fakültesi’ne 4 Alman Profesör getirilir. Üniversitenin gelişimine Alman etkisi, Cumhuriyet ile birlikte derinleşerek devam edecektir.
1930’lu yıllar, M. K. Atatürk’ün Türk Tarih Tezi ile Dil Tezi’nin resmi söylemi oluşturduğu yıllardır. Aynı zamanda yeni kabul edilen alfabe ile okuma yazma seferberliği başlatılmış, Arapça, Farsça sözcüklerin yerini alacak Türkçe sözcükler türetilmeye başlanmıştır. Burada, ideolojik tutumun yanı sıra, yönetimin politikalarını halkın daha iyi anlamasını sağlamaya (oryantasyona) dönük çabayı da görmek gerekir.
M. K. Atatürk, 1930’da Darülfünun’u ziyaret ettiğinde, yeni türetilen bazı sözcüklere (Hitit yerine Eti sözcüğünün kullanılması gibi) hocaların pek de sıcak bakmadığını fark eder. Türk Tarih Kongresinde (2-11. 7. 1932) “Darülfünunundan bazı öğretmenler resmi dil ve tarih görüşlerini eleştirme cesaretini” gösterirler. (Başgöz, 1968) Resmi söyleme karşı, üniversiteden böyle bir ses yükselebilmesi, üniversite özerkliğinin sağladığı güvence ile açıklanabilir.
Darülfünun’un suyu ısınmıştır, kapatılacaktır. Tarih Kongresinden iki ay sonra Maarif Vekilliğine eski İstiklal Mahkemesi hâkimi, tarih tezinin kararlı savunucusu Dr. Reşit Galip getirilir. Dr. Reşit Galip operasyonu gerçekleştirdikten sonra 13 Ağustos 1933 de görevinden ayrılacaktır.
Cenevre Üniversitesi pedagoji profesörü Albert Malche, yüksek öğretim ile ilgili rapor vermesi için, 1931 yılı sonunda Türkiye’ye davet edilir. Bakanlığa 29 Mayıs 1932’de sunduğu İstanbul Darülfünunu Hakkında Rapor’unda bir dizi değişiklik öngörür. Bilimsel yayın sayısı, öğrencilerin yabancı dil bilgisi yetersizdir; kullanılan ders metotları çağ dışıdır. Yetersiz, düşük ücretli profesörler, ders dışı işler yapmaktadırlar. Malche’ın teklifi, bilimsel düşünceye sahip Avrupalı bilim adamlarının Türkiye’ye davet edilmesidir.
24 Mayıs 1933’te toplanan Darülfünun Islahat Komitesi içinde Albert Malche vardır. Görevi 31 Temmuz 1933 yılında kapatılacak Darülfünun’dan atılacak 150’ye yakın müderris ve müderris yardımcısı yerine 1 Ağustos 1933’de açılacak İstanbul Üniversitesi’ne Almanca konuşan müderrisler bulmaktır.
Yaşanan ekonomik ve sosyal derin kriz ardından, Adolf Hitler 1933 yılında Almanya’da yönetime el koymuştur. Musevi asıllı, sol eğilimli bilim insanlarının görevlerine son verilmekte, Almanya’da istenmeyen kişiler olarak ilan edilmektedirler. Can güvenlikleri tehlikededir.
1933 yılında Zürih’te kurulan “Yurt dışındaki Alman Bilim Adamları Yardımlaşma Derneği” Türkiye’ye iltica edecek bilim insanı bulmada kritik rol üstlenir. A. Malche organizasyonu altında Almanca konuşan profesörler ve yardımcılarından oluşan, 70-80 kişilik bir gurup Türkiye’ye iltica edecektir. Sadece İstanbul Üniversitesi’nde değil, Ankara’daki bazı yüksek okullarda da görevlendirileceklerdir. (Neumark’ın anılarından)
Bu bilim insanları ortalama 10-15 yıl Türkiye’de kalırlar. Türk meslektaşlarından en az 2, bazen 3-4 kat maaş alırlar. Ortalama maaşları 500-600 liradır ve vergiden de muaftır. Ayrıca taşınma giderleri de karşılanmıştır. (Neumark’ın anılarından) Daha iyi anlaşılması için, 1940’lı yıllarda köy enstitülü öğretmenlerin 20-30 lira maaşla hizmete atandıklarını, 1947’de maaşlarının 100 liraya çıkarıldığını,1952 yılında Necati Eğitim Enstitüsü Müdürünün maaşının 125 lira olduğunu belirtelim.
Sağlanan bu imkânlar karşılığında bilim insanlarından beklenen, görevlendirildikleri alanda ders vermeleri, bilim insanı yetiştirmeleri, ders verdikleri her çalışma alanı için Türk dilinde en az bir bilimsel kitap yayınlamalarıdır. (Neumark’ın anılarından)
Kabul etmek gerekir ki kalkınmasına katkı sunacak bilim insanı yetiştirme uğruna, Türkiye’nin yaptığı bu fedakârlık, önemlidir ve gereklidir. Fakat bu fedakârlıktan murat edilen ne oranda elde edilebilmiştir, elde edilemediyse nedeni nedir? Burası tartışmaya açıktır.
Savaş yıllarında Hitler Almanya’sında gaz odaları Museviler için tam mesai çalışırken, Türkiye’de de varlık vergisi adı altında Musevilerin birikimlerine el konulduğunu, çıkarılan faturayı ödeyemeyenlerin toplama kamplarında yol yapımında çalıştırıldıklarını biliyoruz. Acaba bu durum, İstanbul Üniversitesi’nde, Ankara’da yüksek okullarda çalışan Musevi asıllı profesörleri, teknik adamları nasıl etkilemiştir, bu etki yaptıkları işe yansımış mıdır?
Ya da Darülfünun’da çağ dışı olan öğretim metotları, Alman bilim adamlarının, Türkçe bilmedikleri için çevirmen aracılığı ile öğrencileri ile ilişki kurabildikleri koşullarda, İstanbul Üniversitesinde ne kadar süre içinde iyileştirilebilmiştir?
Bu soruların cevaplarını bilmiyoruz.
Almanca konuşan bilim insanların en uzun çalıştıkları Milli Eğitim Bakanı, Hasan Ali Yücel idi. İktisat teorisyeni Musevi asıllı Fırıst Neumark, İstanbul Üniversitesindeki çalışma yıllarını anlatan “Boğaziçi’ne Sığınanlar” adlı anı kitabında, Hasan Ali Yücel’in Almanca konuşan bilim adamlarını geçici çözüm olarak gördüğünü belirtiyor. Neumark’a göre Hasan Ali Yücel, daha az profesör, daha çok asistan ve doçent formülünü benimsermiş. (Neumark, 1966:165)
Neumark, Profesör unvanını Türkiye’ye daha gelmeden 1931 yılında almış, en verimli 18 yılını Türkiye’de İstanbul Üniversitesinde İktisat Profesörü olarak geçirmiş, Türkçe bilimsel kitaplar yayınlamış, 1952 yılında da Türkiye’den ayrılmış. Yani taahhüdünü yerine getirmiş.
AKP iktidarında yapılan düzenlemelerle, bugün, doçent unvanına ulaşmak geçmişe göre çok daha kolay. Sayılı yılları bir an evvel geçirip profesör olabilmek için gün sayan bir sürü doçentimiz var. Genellikle bizde profesör olunca, ardından, ekranlara çıkma, sorana deneyimlerinden yararlandırma, köşeye çekilip, emeklik için gün sayma yılları geliyor.
Demem o ki: anlayışı, tekniği, bilimi kendi kültürünüz içinde üretememişseniz, Alman aşısı olsa tutmuyor. Taşıma suyla değirmen dönmüyor. Hele hele ideolojik saik (güdü) ile reform, olmuyor.
Yararlanılan Kaynaklar:
H. Ali Koçer. Türkiye’de Modern Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi: 1773-1923. İstanbul: M.E.B.Y., 1991.
Fritz Neumark. Boğaziçine Sığınanlar, anılar 1933-1953, Kopernik Yayınları, 2017
İlhan Başgöz & Howard E. Wilson, Türkiye Cumhuriyetinde Eğitim ve Atatürk, Ankara 1968, sf. 179-180.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024