Aydın ENGİN
AKP İstanbul İl Başkanlığı istişare ve değerlendirme toplantıları düzenlermiş. Bu yıl 15’incisini düzenlemişler. Ama ne hikmetse İstanbul’da değil Sakarya’nın ilçesi Sapanca’da toplanmışlar.
Yurttaş olarak beni ilgilendirmiyor. Gazeteci olarak da –bence- herhangi bir haber değeri taşımıyor.
Taşımıyor idi.
Ancak AKP Reisi Recep Tayyip Erdoğan toplantıya telefonla bağlandı. Toplantıyı yöneten AKP Reisi’nin sadık adamı Binali Yıldırım telefonun sesini kürsüdeki mikrofona tutarak toplantıya katılanlara dinletti ve…
Ve AKP Reisi’nin sözleri haber oldu.
Nasıl olmasın?
Reis telefonda ister istemez promptersiz konuştu ve AKP’nin yitirdiği İstanbul Belediyesini geri almasının önemini anlattı ve aynen şu cümleleri kurdu:
“…İstanbul bu işin adeta lokomotifi durumunda olmalıdır. Çünkü lokomotif nereye gidiyorsa bilelim ki vagonlar da oraya gider. İstanbul adeta bu işte bir lokomotiftir. Türkiye'nin 15 milyon nüfusuyla İstanbul'un 2023, ardından 2024 olmak üzere yeniden sahibinin olması lazım. Bu da AKP'dir"
Düşük cümlelere takılmayın. Lokomotif nereye giderse vagonların da oraya gideceğini belirttiği önemli bilgiye(!) de takılmayın. Dedik ya, adam promptersiz konuştu. Siz sözün özüne, anlayışa bakın:
İstanbul’un sahibi AKP imiş.
Erdoğan, 1994 yerel seçimlerinde İstanbul’lu seçmenlerin sadece yüzde 25’inin oylarını alarak Belediye Başkanı seçildiğinden beri İstanbul’un sahibinin kendisi olduğunu sanıyor. “Ama o İstanbul’un sahibi AKP’dir” dedi diye itiraz edenler çıkabilir. Minareye kılıf aramasınlar. İstanbul’un sahibi AKP ise, AKP’nin sahibi de Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Eğer bir kentin sahipliğinden söz ediliyorsa -ki edildi- bunun anlamı açık: O kentteki kamuya ait her şey, arsalar, köprüler, meydanlar, tarım alanları filan sahibine aittir. İstediği gibi alır, satar, yıkar, yenisini yapar, istediğine verir.
Ayrıca Erdoğan’ın siyasette tırmanışa geçmeden önceki yaşamında ciddi bir tüccarlık, bezirgânlık dönemi, dolayısıyla deneyimi var. Ardından belediye başkanlığı, ardından Başbakanlık, ardından cumhurbaşkanlığı geldi. Bütün bu basamaklarda İstanbul’un değerini, bir gelir kaynağı olarak geri kalan kentlerle karşılaştırılamayacak önemini en iyi bilenlerden biri o oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesini yitirince sadece siyasal bir yenilgi almadı. İstanbul’da yaratılan mali olanaklardan, fırsatlardan mahrum kaldılar. Dahası İstanbul’un arsalarından, hele hele kupon arsalarından, boş buldukları her alana beton döküp bina dikme olanakları da ortadan kalktı.
Dahası kendisini iktidara taşıyan tarikatlara, cemaatlere, vakıflara kamu mülkü binaları peşkeş çekme olanakları da kalmadı. Daha önce bol keseden yapılan bağışlar da geri alınmakta.
Kalkınmayı inşaat sanan yürekler acısı bir anlayış artık eskisi kadar pervasızca at oynatamaz oldu. Mesela İstanbul Kanalı denen arsa ve rant yaratma projesi kentin belediye yönetiminin ve o yönetimi seçenlerin duvarına çarpıyor. Onca afra tafraya rağmen Reis bir türlü Kanal İstanbul’un temelini atamadı, inşaatını başlatamadı…
Sözün özeti: Tayyip Erdoğan 15 milyonluk bir sanayi, turizm ve ticaret merkezinin yarattığı kaynakları artık elden kaçırdı.
Kederi de bunu, hayıflandığı da bu, uykularını kaçıran da bu.
* * *
Açıklamaya, vurgulamaya gerek var mı? Bir kentin sahibi o kentte yaşayanlardır.
Nitekim son yerel seçimlerde bugün sahiplik iddia eden AKP’nin Reisi’ne de, partisine de 800 bin farkla bu kentin sahibi “Biziz, bu kentte yaşayanlarız” dendi.
Erdoğan kendini arpa ambarında sanıp 2023 genel, 2024 yerel seçimleri üstüne düş kuruyor.
Oysa her düşün sonunda uyanılır.
Şu günler için Erdoğan’a iyi uykular, keyifli rüyalar dileyeceğim.
Nasıl olsa eninde sonunda uyanacak.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021