Aydın ENGİN
Soma’daki cankırımının ilk günlerinde “21. yüzyılın vahşi kapitalizmi” başlıklı bir Tırmık yazdım. Yazının içinde geçen bir cümle bazı okurları rahatsız etti. Kimileri rahatsızlıklarını epey kaba sözcüklerle belirttiler; kimileri ise pek dostça ama rahatsızlıklarını da saklamadan…
Cevap gecikti. Önce Soma can almaya devam ediyordu, farklı bir konuya eğilmek yakışıksızdı; ardından bana musallat olan nezlemtrak grip (ya da tersi) yüzünden zorunlu mola geldi. Cevap bugüne kaldı.
Buyrun.
* * *
Yazıda Başbakan’ın Soma’daki o “kara ünlü” konuşmasında 1800’lü yıllardan yani iki yüzyıl öncesinden örnekler sıralayıp “Bu işin fıtratında bu var” sözlerinin saçmalığına ve sorumluluktan sıyrılma çabasına dikkat çekiliyordu. O bağlamda şöyle bir cümle kuruldu:
“…1400 yıl öncesinin çöl değerlerine sımsıkı sarılmış bir zihniyet için 19. yüzyıl elbette bir ilerlemedir.”
Bu cümleye tepki veren okurlar besbelli ki mütedeyyin ya da İslami duyarlığı yüksek okurlardı. Hepsi de “1400 yıl öncesinin değerleri” deyince sadece “İslami değerler”i anlıyor ve buna yönelgin eleştirel dili kimileri kırıcı, kimileri küfür mertebesinde bir suç olarak görüyorlardı.
Çöl deyince sanırım kimse Asya’nın Gobi ya da Taklamakan çöllerini ya da Afrika’nın Büyük Sahra’sını anlamadı. BugünOrtadoğu dediğimiz bölge anlaşıldı. Zaten ben de “çöl” derken o bölgeyi kastetmiştim.
Nedir o bölge?
Üç semavi dinin doğduğu topraklar.
1400 yıl önce Musevilerin, Hristiyanların, Müslümanların, putperestlerin yanyana, içiçe, bazan barışık, bazan savaşarak yaşadıkları topraklar…
Her birinin kendi değerleri vardı.
Mesela şarap. Hristiyanlar lıkır lıkır içerken, Museviler sadece kutsal günlerinde ve yüksük kadar bir kadehte bir yudumcuk. Müslümanlar ise asla…
Mesela kurban. Putperestlerde bu gelenek vardı. En kadim tek tanrılı din Musevilik böyle bir değeri benimsemedi. İsa da Hristiyanlara kurban yükümlüğü getirmedi. Muhammed ise kurbanı islami değerler arasına kattı.
Mesela domuz eti. Musevilerde ve Müslamanlarda dinsel olarak yasak ve yemek günaha yol açar. Hristiyanlarda ise böyle bir değer yok.
Bunlar her birinin kendine özgü değerleri. Her biri ötekilerin tümünden ya da bazılarından ayrışıyor; farklı değerlere sahip çıkıyor.
Ancak bir de 1400 yıl öncesinin ortak değerleri var.
Bir kaçını hatırlayalım:
Kısas. Çöl hukukunun temel ilkesi. Öldüren öldürülür; çalanın eli kesilir…
Kadın: Erkeğe mutlak itaatla yükümlüdür; mirastan pay alamaz; mahkemede tanıklığı kabul edilmez…
Köle: Hepsinde caizdir. Alınır, satılır…
İtaat: 1400 yıl öncesinin çöl değerlerinde emire, sultana, krala, prense, yani siyasal iktidarın başına mutlak itaat esastır. Keza imama, papaza, hahama, putların yer aldığı tapınağın rahibine de itaat esastır. İsyan suç, hatta günah sayılır.
Daha uzatmaya, 1400 yıl öncesinin çöl değerlerini uzun uzun sıralamaya gerek var mı ?
* * *
Şimdi dönelim Tırmık’taki cümleye: “…1400 yıl öncesinin çöl değerlerine sımsıkı sarılmış bir zihniyet için 19. yüzyıl elbette bir ilerlemedir.”
AKP elebaşısının en yankı uyandırmış cümlesine bakalım. Erdoğan “Bu, bu işin fıtratında var” buyurdu.
Nedir fıtrat? Ağırlıklı olarak islam felsefesinde (Hristiyanlık ve Musevilikte de yer alır. Ama İslam’da çok daha vurguludur) kullanılan bir kavramdır ve insanın içine doğuşunda yerleştirilmiş özellikleri anlatır.
Peki Soma’daki önlenebilir ancak önlenmesi için hiç çaba sarfedilmemiş işçi cankırımına “Bu, bu işin fıtratında var” derken hangi çağın değerlerine dayanmış olunur? 1400 yıl önce belki böyle bir değerlendirme kabul edilebilirdi. Ama bugün maden kazaları için “madenciliğin fıtratında var bu” diyeni ruh hekimine yollamazlar mı?
Soma’daki cankırımının hemen ardından Nakşibendiliğin İsmail Ağa kolundan ve “din alimleri” diye tanımlanan bir takım sakallı, cübbeli zevat da Soma’ya üşüştü. Somalı tanıklara göre ev ev dolaştılar ve öğütlediler:
- Bu takdir-i ilahidir. İsyan etmeyin, dua edin…
Bu cümle hangi çağın değerlerini yansıtır? 1400 yıl öncesi Ortadoğu çölünün mü, 2014 yılında insanlığın mı?
Başbakanlık danışmanı olacak adamın iki özel harekatçının etkisiz hale getirdiği protestocuya savurduğu tekme, Anayasasında “Hukuk devleti” yazan 2014 Türkiye’sinin bir değeri midir, yoksa 1400 yıl öncesinin “kısasa kısas” hukukunu benimsemiş çöl değerlerinin mi?
* * *
Milyonlarca kişinin bağlandığı bir semavi dini (Musevilik, Hristiyanlık ve elbette Müslümanlık) küçümsemek aklımdan geçmez; inananları incitmeyi ayıp bulurum.
Ama 1400 yıl öncesinin çöl değerlerine karşı çıkmaktan, o değerleri bugün de geçerli kılmak isteyenlere itiraz etmekten de vazgeçmem.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021