Aydın ENGİN
Gazete yazısının da, o yazının başlığının da sınırları vardır. Başlık dediğin üç beş sözcükten ibaret olmalıdır. Oysa ben dokuz kelimelik bir başlık tasarlamıştım. Sığdığı kadarını yukarıya koydum; aşağıda tamamı var:
Türkiye’nin bütün yargıçları, “birleşin ve ayağa kalkın” desem beceremeyeceksiniz, öyleyse beter olun!..
Nereden çıktı şimdi bu, diyenleriniz olmuştur.
Açıklayacağım…
Önemli bir olay yaşanmıştır, ancak daha onun dumanı tüterken daha da önemli, daha da yakıcı bir olay bindirir. İster istemez ilk olay gölgede kalır.
Geçen günlerde de öyle oldu. Okuduklarımdan anladığım kadarıyla “Cemaat disiplini” içinde yer alan iki yargıç, Cemaat’e yakın oldukları için tutuklanan bir medya yöneticisi ile bazı polis şeflerini ince hesaplanmış bir hukuk manevrası ile tahliye etmek istediler. “AKP disiplini” içinde yer alan yargıç ve savcılar hemen harekete geçtiler, tahliye manevrasını son anda önlediler. Tahliye kararı veren iki asliye ceza yargıcını da HSYK’nin izniyle gözaltına aldılar ve ardından tutukladılar. Her iki yargıç şu anda mapus damında volta atmakla meşgul olsalar gerek...
Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin 92 yıllık tarihinde görülmemiş, yaşanmamış bir olaydı. Eğer AKP tepelerinin ve elebaşılarının “1 Mayıs saldırısı” üstüne binmeseydi günlerce gazete manşetlerine oturması gereken bir olay...
1 Mayıs saldırısı geride kaldı. Şimdi emekçiler soludukları gaz, yedikleri cop ve tekmelerin sızısı, 1 Mayıs’ı kutlayamayışlarının öfkesi ile, AKP elebaşıları da alınlarına kendi elleriyle çaldıkları kara leke ile baş başa kaldılar...
Yani verdikleri karar yüzünden hapse tıkılan iki yargıç olayına dönebiliriz.
Dönelim...
***
Samanyolu Medya Grubu’nun başkanı ve halen Gülen Cemaati’ni “silahlı terör örgütü” olarak tanımlayan bir hukuk zorbalığına dayanılarak terör örgütü üyesi kabul edilip tutuklanmış Hidayet Karaca ile 17-25 Aralık yolsuzluk, hırsızlık soruşturmalarını kotarmış ve bu yüzden de tutuklanmış polis şeflerini hapisten tahliye ettirmek için, Cemaat’e yakın avukatların ince bir hukuk manevrası uygulamaya kondu.
Ancak son anda AKP tepeleri uyandı. “Cemaat yargıç ve savcıları”na karşı “AKP yargıç ve savcıları” harekete geçti. Tahliye işlemi son anda durduruldu. Buna rağmen HSYK’nin ilgili dairesi Cumhurbaşkanı’nın gazabından kurtulamadı ve ağır bir fırça yedi. Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanlığını yargının da başkanı olarak algıladığı için “HSYK geç kaldı” buyurdu. HSYK Başkanı fırçayı kabul etti ve Cumhurbaşkanı’ndan özür diledi.
Bu sırada İstanbul’daki yandaş yargıç ve savcılar harekete geçtiler. Her iki asliye ceza yargıcı önce gözaltına alındı, ardından da tutuklandılar.
Tutuklu yargıçların sabıka dosyaları epey kabarık. Geçen yıllarda Ergenekon davalarını piç etmek üzere kolları sıvayan ve sahiden darbe tezgâhlamak isteyenlerin yanı sıra Cemaat’e ve o dönemdeki canciğer kuzu sarması iktidar ortağı AKP tayfasına da rakip olanları içeri tıkan kararları veren, yani hukukun ırzına duraksamadan geçen yargıç ve savcı tayfası içinde yukarıda andığımız iki yargıcın epey önemli ve ünlü yeri var.
Ancak burada iktidar kavgasına tutuşmuş iki siyasal gücün, AKP ve Cemaat’in aralarındaki dalaşı değil hukuku tartışıyoruz.
Adama (burada AKP iktidarının bütün sorumlu ve yetkililerine) sormazlar mı: Eğer o iki yargıç, Cemaat ve AKP ortaklığı sırasında bu haltları yedilerse, bu kadar hukuk dışı bir disiplinin militanı idilerse niye düne kadar bir asliye ceza mahkemesinin başında idiler?
Olup biten çok açık seçik: O iki yargıç verdikleri kararlar yüzünden tutuklandılar. O reddi hâkim taleplerini ve o tahliye taleplerini kabul etmeselerdi bugün hâlâ bir asliye ceza mahkemesinin başında olacaklar ve sözüm ona adalet dağıtacaklardı.
O iki yargıcın hukukçuluğunu sorgulamak, hukuk dışı bağlantılarını ortaya çıkarıp defterlerini dürmek ne kadar haklı ise bunu yapmayıp, sadece AKP’nin (siz “Recep Tayyip Erdoğan’ın” diye de okuyabilirsiniz) istemediği kararlar verdi diye tutuklatıp mapus damına tıkmak bir o kadar rezalettir.
Hukuku savunan yargıç ve savcıların çoğunlukta ve ağırlıkta olduğu bir ülkede bu olayın daha dumanı tüterken o ülkede bütün yargıç ve savcılar ayağa kalkar, kepenk indirir ve hükümete dönüp, “Bağımsız '79argıyı kesinlikle yok ettiniz. Yargıç teminatını yok ettiniz. Buyrun yargıç kürsüsü de savcı masası da sizin. Biz bu rezil oyunun parçası olmayacağız” derlerdi.
Derler miydi?
HSYK seçimlerinde yargıç ve savcıların oylarının ağırlığının gittiği yöne bakınca “Gitmezlerdi. Bu ağır saldırıyı sessizce sineye çeker ve susarlardı” demek daha akla uygun.
Nitekim şu anda olup biten de bu.
O yüzden yazının başlığı bu ülkenin yargıç ve savcılarına yönelik bir çağrı filan değil. Onlara dönüp “Türkiye’nin yargıç ve savcıları birleşin ve ayağa kalkın” denmiyor.
Tersine “Türkiye’nin bütün yargıçları, ‘birleşin ve ayağa kalkın’ desem beceremeyeceksiniz, öyleyse beter olun!..” denmekte.
Bunu hak ettiler çünkü.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021