Aydın ENGİN
Hayır sadece Ahmet Şık ve kaderin ona bağladığı Nedim Şener’den söz etmeyeceğim. Doğrudan ODA TV davasından söz edeceğim.
Defalarca yazdığım “Uzayan tutukluluk infaza dönüşür; bu da adaleti sakatlar” filan gibi cümleler de düzmeyeceğim.
Sanıkların tümünün iddia edilen suçları yazılı olarak işledikleri; yani “Söz uçar ama yazı uçmaz” kuralı gereği delillerin karartılması gibi olanakların ve olasılıkların bulunmadığı ve topu topu 14 sanıklı bir soruşturmada iddianamenin hazırlanmasının altı ayı bulmasındaki hukuksal özensizlik, bilinçli ağırdan alma üstünde de durmayacağım. Bunlar zaten çok söylendi, çok yazıldı.
Yeni kurulan ve elinde tek dosya bulunan 16. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinin hemen yarın yargılamaya başlayabilecekken ilk duruşmayı 22 Kasım’a koymasındaki kavranması güç tercih üstünde de durmayacağım.
Bu Tırmık, mahkemece kabul edilen ve kabul edildiği için de kamuoyuna açık, dolayısıyla eleştirilebilir bir yargı belgesi haline gelen ODA TV iddianamesinin kendisine yönelecek.
* * *
İddianame dün akşam (Salı) bilgisayarıma ulaştı. 134 sayfalık bir metin. Bir gecede okunup incelenemez. Ama yaşamınızda epey iddianame görmüş ve epey deney biriktirmişseniz hızlı okumayla iddianamenin özünü kavrayabilir; daha ilk bakışta görünen aksaklıkları yakalayabilirsiniz.
İddianameyi hızlı okudum. Ayrıntılı okuma önümüzdeki günlere kalıyor.
İlk izlenim, hiç lafı dolandırmadan: ODA TV davası çürük bir davadır; dahası savcıların suçlama sebebi saydıkları kanıtlara bakılırsa ayıp bir davadır ve sonuçta ODA TV davası yanlış bir davadır.
Bu ülkede AKP’nin iktidarı kaybetmesinin ülke için hayırlı olduğunu söyleyenlerden hoşlanmayabilir, onlardan nefret bile edebilirsiniz; ama ister savcı olun, ister bencileyin sıradan yurttaş, şiddet içermediği, şiddet çağrısı yapmadığı sürece bu düşünceleri suç sayamazsınız. Demokrasi farklı, hatta birbirine zıt düşüncelerin özgürce ifade edilebildiği bir rejimdir ve o yüzden bütün rejimlerin en iyisi değil ama en az kötü olanıdır.
Milliyetçilikten, onun Kemalist versiyonu olan ulusalcılıktan nefret edebilirsiniz (Ben ediyorum) ama bu ideolojiyi (=Dünya görüşünü) benimseyenlerin düşüncelerini -eğer demokratsanız- özgürce ifade etme hakkını savunmak zorundasınız. Savcı da olsanız, bu ülkenin bencileyin sıradan bir yurttaşı da olsanız...
Bu düşünceleri ve bu ideolojik çizgiyi savunanların, görüşlerini halk kitleleri içinde yaygınlaştırıp, seçmen çoğunluğunu bu yönde ikna etmek için propaganda çalışmaları yapmasından rahatsız olabilirsiniz, savcı da olsanız, bencileyin sıradan bir yurttaş da olsanız, size düşen onları suçlu ilan etmek, yaptıklarını, yazdıklarını suç olarak nitelemek değil, o düşüncelerin yanlışlığını seçmen kitlelerine ulaştırmak için bıkıp usanmadan çalışmak, propaganda yapmaktan ibarettir. Demokrasilerde yurttaşın siyasete katılımının en somut etkinliği budur.
Yok farklı düşünceyi suç saymaya yönelirseniz size demokrat demezler, yaslandığı, elinde tuttuğu gücü demokrasiye karşı kullanmakla eleştirirler.
* * *
ODA TV davasının iddianamesi önümde. Hızlı okudum. İnce okuma önümüzdeki günlere kalıyor. Ama hızlı okumada bile kolayca görülüyor: Savcılık soruşturması başladığı, ardarda tutuklama kararları alındığı günlerde, o günlerin savcısı Zekeriya Öz, “Sanıkların tutuklanmasına yol açan kanıtların açıklanmasında sakınca olduğunu” söyledi ve o yüzden altı aydır bizler ODA TV sanıklarının ne ile suçlandıklarını ve suçun kanıtlarının ne olduğunu bilemedik. Şimdi biliyoruz ve altını kalın çizerek sorabiliyoruz: Bu kanıtların açıklanmasında ne gibi bir sakınca vardı acaba?
Dahası kanıt olarak iddianameye konanlarda suça işaret eden ne var?
Düne kadar uzayan tutukluluğa itiraz etmekteydik. Bugün “Bu iddialar için nasıl olur da tutuklama kararı alınır” diye sormaktayız.
Korkarım, iddianameyi daha ayrıntılı okuduktan sonra “Bu eylemlerinden dolayı 14 ODA TV davası sanığı hakkında nasıl olur da bir dava açılabildi” diye soracağız.
Ancak altı ayda hazırlanabilen ODA TV iddianamesi üstüne bu ilk yazı. Bu konuda besbelli daha epey Tırmık yazılacak...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021