Aydın ENGİN
Genç kuşaklar için bilmeceye benzer bir başlık ama daha yaşlı kuşaklara hiç yabancı değildir. Dile Farsça’dan girmiş, Osmanlı’dan bize miras bir deyiştir. Arı dile çevirisi şöyle: “Ben ne söylüyorum, tamburam ne çalıyor”.
Halk ağzında daha yalın deyişler var tabii. Mesela “Ben diyorum bayram haftası, o diyor mangal tahtası” gibi...
Geçtiğimiz cuma günü başlayıp pazar günü sona eren Abant Platformu’nun “Yeni Anayasa’nın Çerçevesi” ana başlıklı toplantısındaki tartışmalarda büyük ölçüde görüş birliğine varılan Kürtçe ve eğitim dili konusundaki yaklaşım ile aynı konuda AKP yönetiminin ağır toplarından Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yaklaşımı bugünkü Tırmık’ın başlığına cuk oturuyor.
Bu “cuk oturma hali”, yeni anayasa konusunda başımıza geleceklere ilişkin ilginç ve önemli bir gösterge.
Abant Platformu, Gülen hareketinin kurumsal yüzü olarak tanınan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın (GYV) bir etkinliği. Bu yılki Abant Platformu’nun 26. toplantısı imiş. Ben daha öncekilere katılmadım O toplantılar nasıl yürüdü bilmiyorum. Ama bu yılki toplantıda gerek GYV yöneticileri, gerekse kamuoyunca Gülen hareketinin sözcüleri olarak tanınanları tartışmalara katılmadılar; ev sahipliği ile yetindiler. Bu konuda dikkatlerden kaçmayacak bir özen gösterdiler.
Buna karşılık Kürt kökenli yurttaşlar hiç de küçümsenmeyecek ağırlıkta idiler. BDP Milletvekili Altan Tan, yazar Orhan Miroğlu, Mazlum-Der Başkanı Ömer Faruk Ünsal, yazar Ümit Fırat, yazar Kemal Burkay, Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar, yazar Cafer Solgun, Doçent Dr. Vahap Coşkun gibi Kürt siyasal hareketinin çeşitli kesimlerinin sözcüleri toplantının aktif katılımcıları idi ve sundukları bildirilerde Kürtçe’nin eğitim dili olması üstüne kimilerine göre çok radikal görüş ve önerilerini çatır çatır dile getirdiler. Kürt siyasal hareketinin toplantıda yer almayan kesimlerinin bu görüşlere itiraz bir yana, “Biz de yıllardır bunu savunuyoruz” diyerek destekleyecekleri kanısındayım.
Sadece Kürtler değil, onların yanısıra kamuoyunda demokrat ve liberal kimlikleri ile tanınmış çok sayıda ve çoğu profesör akademisyen de Kürtçe’nin eğitim dili olması konusunda kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla anadilde eğitimin bir hak değil bir özgürlük sorunu olduğunu; o yüzden tartışma konusu bile edilmeksizin isteyenlerin eğitim dili olması gerektiğini vurguladılar. Bu görüşlere bir kaç ve –bence- içeriği cılız itiraz geldi. Geri kalan katılımcılar tarafındansa benimsendi. Hem de eskilerin “Kahir ekseriyet” dedikleri bir çoğunlukla...
Abant Platformu’nun bu yılki katılımcı kompozisyonu epey geniş ve etkili bir yelpaze oluşturuyordu. O yüzden AKP ile bu yelpaze arasındaki görüş farkını önemli buluyorum. Çünkü Abant Platformu’nun “Anadilde eğitim bir özgürlük sorunudur, tanınacak ya da tanınmayacak bir hak değil” diye özetlenebilecek önerisine karşılık AKP kanadı çok farklı bir yerde duruyor.
Milli Eğitim Bakanı’nın, Abant toplantısı ile aynı günlerde yayınlanan TRT’deki söyleşisine bakın:
“...Kürtçe seçmeli ders olabilir..... Esnek sistem kuruyorsanız onun içinde İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, İspanyolca, Rusça öğretiyorsanız kendi ülkenizin vatandaşları olan Kürtlere de yine isteğe bağlı olarak niçin Kürtçe dersi vermeyesiniz?..”
Bu ciddi bir görüş farkının ifadesidir. Abant Platformu “Anadil’de eğitim tartışılmaz” diyor; AKP’nin yetkili ağzı, Kürtçe için “Seçmeli ders olabilir”le yetinileceğini açıkça ifade ediyor.
Kürt siyasal hareketinin bir seçmeli ders olarak Kürtçe ile artık yetinmeyeceği besbelli. AKP’nin Kürtçe konusunda atabileceği adımın sınırı ise “Seçmeli ders olabilir”den ibaret.
Yeni bir anayasa süreci önümüzdeki aylarda hız kazanacak. Ama bu hızla sonunda duvara mı toslanacak, sonuca mı ulaşılacak?
Abant Platformu’nun görüşleri ile AKP tepelerinin tercihleri arasındaki derin uçurum bir uzlaşma umudu vermiyor. Sonunda “Anlaşma olmadı. Öyleyse benim anayasa taslağımı Meclis’te kabul ettirir, sonra da referanduma götürürüz. Nasıl olsa seçmenin yarısından çoğu bizi destekliyor” diyen bir AKP hamlesi ile karşılaşacak gibiyiz...
Bu hesap sağlam hesap değil. Meclis’teki iskemlelerin dağılımı AKP’nin bu planını suya düşürecektir.
O zaman da...
Daha yıllarca, kırk yama vurulmasına rağmen bize giydirilmiş bir deli gömleği niteliğini yitirmemiş 12 Eylül faşizminin anayasası ile mi yaşayacağız dersiniz?
***
Keyifli bir not: Nedim Şener ve Ahmet Şık tahliye oldular. Yani tutuksuz yargılanacaklar. Bu haber esaslı bir Tırmık hakediyor. Ama bugün değil; yarın.
Hayır tembelliğimden değil. Tutuklandıkları gün “Onlar gazeteciliklerinden dolayı tutuklanmadılar; haklarında çok önemli kanıtlar var; göreceksiniz” diye esip gürleyen, göz süzüp dudak büken kimi medya yiğitlerinin ne yazacağını görmek istiyorum. Dilerseniz son cümleyi “keyfini ve tadını çıkarmak istiyorum” diye de okuyabilirsiniz.
Şimdilik tek cümle: Tanırım iyi çocuklardır!..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021