Aydın ENGİN
AKP sözcüsü olan zat televizyon kameraları önünde konuştu babam konuştu. Daldan dala her konuya ucundan kıyısından değindi. Hepsini ele almak günler sürer. Ama savurduğu bazı incileri atlamak mümkün değil.
Meselâ "Maden sahası Kaz Dağları'nda değildir arada 40 kilometre mesafe vardır" buyurdu. Kendi mi uydurdu, onu böyle bir zırvaya mı yönlendirdiler bilemem. Bilmiyor. Kaz Dağları bir tepe değil; Çanakkale'nin güneyinden Edremit Körfezine kadar uzanan bir sıra dağdır. . Adı üstünde "dağı" değil "dağları"... AKP sözcüsü neyi, neresinden ölçüp de 40 kilometre mesafe vardır yutturmacasını gözlerimizin içine baka baka savurdu acep?
Meselâ "siyanürle arama söz konusu değildir" buyurdu. Bilmiyor. Bari benden öğrensin. Siyanürle altın aranmaz. Yeterli oranda altın olduğu saptanan bölgenin ağaçları kesilir, taşı toprağı kazılır, kamyonlara yüklenir ve "fırın" tabir edilen dev boyutlu kazanlarda siyanürle yıkanarak içindeki altın ayrıştırılır. Geri kalan siyanürlü su da bitişikte atık göletini akıtılır. O gölet ölüm saçar...
Meselâ...
* * *

Bugün okuyacağınız Tırmık böyle başlamıştı ve sonuncu "meselâ" geldiğinde telefon çaldı...
- Abi... Şey... Umur abi öldü...
Güngör (Siz tanımazsınız. Güngör işte) devam edemedi. Hıçkırıkları engel oldu. Telefonu sessizce kapattı...
Kaz Dağları, siyaset, Fırat'ın doğusu, kulak tırmalayan, yürek yakan savaş tamtamları... Hepsi, hepsi bir başka güne atıldı...
Kadim ve çok yakın arkadaşım Umur Bugay öldü.
* * *
Hayır, gözyaşlarına boğulmuş bir yazı okumayacaksınız. Keder bile olmayacak... Gözyaşı da, keder de yazı bittikten sonra, ben başbaşa kaldığım zaman...
Telefonda "Hangi Umur" diye sormamıştım. Oysa bu bizim hiç bitmeyen, çocuksu şakamızdı.
- Merhaba. Ben Umur.
Telefon ekranında adı çıktı zaten. Olsun. İlle sorulacak:
- Hangi Umur?
- Aydın'ın arkadaşı Umur?
- Hangi Aydın ?
- Umur'un arkadaşı Aydın...
Biz hep güldük.
* * *
Size bir öykü, bir keyifli anı dilimciği aktaracağım...
1967 sonbaharında, Tuncel Kurtiz, Müjdat Gezen ve Aydın Engin çalıştıkları profesyonel tiyatroda, sahneye konacak yeni oyunu beğenmediler, onlar "devrimci tiyatro" yapmak istiyorlardı. Çok gençtiler. Duraksamadan istifayı bastılar. Galatasaray'dan Taksim yönüne güle oynaya yürüyorlardı. Daha beş on adım atmışken Tuncer Necmioğlu ile karşılaştılar.
- Nereye böyle abicim, böyle kıkır kıkır?
- Hiç... Biz, biraz önce tiyatrodan istifa ettik de ondan kıkır kıkır. Tatlı İrma'da oynamayı kendimize yakıştıramadık.
- Çok iyi abicim. Öyleyse artık kendi tiyatromuzu kurarız...
Biraz durup düşünün değil mi? Hayır.
- Kuralım abicim...
Biraz daha yürüdüler. Parmakkapı Sokağının ağzında, karşı yönden gelen Umur Bugay'la karşılaştılar.
- Nereye ?
- Pasaja... Çeçek Pasajı'na gidiyorum...
- Boş ver şimdi içmeyi... Tiyatro kuruyoruz... Kendi tiyatromuzu...
-. Tamam. Kuralım... Kendi tiyatromuzu...
Beş genç, başlarında kavak yelleri esen beş genç tiyatrocu "Onbir Osman'ın Kahvesi"nde bir masaya oturdular. Az konuştular. Önce tiyatronun adı kondu:
Halk Oyuncuları...
Sonra olmayan para ve olmayan salonu ile kurulan Halk Oyuncuları Tiyatrosu'nun henüz yazılmamış ilk oyunu karara bağlandı. Bir politik taşlama:
Devri Süleyman...
Aydın Engin yazacak, Tuncer Necmioğlu ilk oyunda rol almayacak, tiyatronun idari işlerini kotaracak; Tuncel Kurtiz, Müjdat Gezen ve Umur Bugay da oynayacaklar.
Başlarında kavak yelleri esen beş genç tiyatrocu Türkiye'nin siyasal tiyatro, tarihine damga vuracak bir adım attıklarının ve harikulade bir tiyatro serüvenine başladıklarının farkında bile değildiler.
Önemli bir karar almışlardı ve kutlanmalıydı. Çiçek Pasajı'na gidip, "Entellektül Cavit"in meyhanesinde Halk Oyuncuları Tiyatrosu için kadeh kaldırdılar...
Önce Devri Süleyman patladı. Ardından Teneke, Pir sultan Abdal...
İstanbul, Ankara, İzmir, neredeyse bütün Anadoluyu kapsayan turneler...
* * *
Anlatmaya kalksam günler, belki haftalar sürer. Belki bir başka gün...
Önce Tuncer Necmioğlu gitti. Sonra Tuncel Kurtiz ve dün Umur Bugay. Bir Müjdat, bir de ben kaldık.
Azaldım...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021