Aydın ENGİN
1977'nin 1 Mayıs’ın görmüş, yaşamış kuşaklar dün, Koronavirüs kıskacının boğuntusuyla daha da artan bir hasretle birbirlerini aradılar. Telefonlar çok çalıştı.
Kâh sevinçli, kâh kederli bir sesle birbirlerinin bayramını kutladılar. Epeydir kullanmadıkları "yoldaş" sözcüğünü her defasında ve coşkulu bir vurguyla kullandılar.
Eski, çok eski bir "yoldaş" telefonda söze pattadanak girdi, "Eve tıkılıp bilgisayar ekranından veyahut cep telefonundan görüntülü konuşup 1 Mayıs kutlamanın da, 1 Mayıs konuşmanın da tadı yok. 1 Mayıs eve sığmıyor. Meydanda olmadıktan, marşlar söyleyerek yollarda yürümedikten sonra kim 1 Mayıs’ı yaşadım diyebilir ki" diye sordu.
Pattadanak sordu, ben de öyle cevap verdim:
- Ben…
Anlamadı."Nasıl yani" diye sordu…
Ona anlattım, size de anlatayım…
* * *
Ben Türkiye’de 1 Mayıs’ı hiç görmedim. Ne 1976’da, ne 1977’de, 1978’de, 1979’da…
Çalıştığım, üstelik en tepedeki yöneticisi olduğum gazetede 30 Nisan akşamüstü, gazetenin dümen neferinden ikinci adamına, kadınına kadar hemen herkes karşıma dikildi hemen hemen aynı cümleyi kurdu:
- Abi ben yarın yokum, biliyorsun değil mi?
İzin istemiyor, tebliğ ediyorlar, yönetici pozuna girip olmazlansam, nasıl olsa bildiklerini okuyacaklar. O yüzden "Biliyorum" deyip, sanki izin vermişim gibi kafamı salladım.
Sonuç: 1 Mayıs'larda ben kapı güvenliği, telefon santralı, haber editörü, yazı işleri müdürü, yayın yönetmeni, yani aklınıza gelenlerin hepsi oldum ve 1 Mayıs’ı telefonlardan, telekslerden izledim.
* * *
Anlattıklarıma bakıp "Ah, yazık sana" demeyin.
Ben 1 Mayıs’ı 1962’de, yani 1 Mayıs’ın "İşçinin emekçinin bayramı" olduğunu henüz bilmediğimiz yıllarda kutladım. Enternasyonal marşını da ilk kez o gün dinledim.
O güne kadar benim kuşağım için 1 Mayıs, "Gençlik ve Spor Bayramı" diye yutturulan ve stadyumlarda tuhaf beden eğitimi hareketleri yapan liseli oğlan ve kızları tribünlerden seyrettiğimiz bir günden ibaretti.
TİP yeni kurulmuştu. Kim kimin aklını çeldi bilmiyorum ama, rahmetli arkadaşım Atila Özkırımlı ile birlikte TİP’in kapısını çalıp üye olmuştuk. Henüz profesyonel sendikacılar dışında TİP’in kapısını çalan işçi pek yoktu.
Bizden önceki, hani "eski tüfek" dedikleri kuşaktan Abidin Nesimi TİP’e katılmamızı desteklemiş, "Sen niye katılmıyorsun" sorumuzu "Ben fayda yerine zarar verebilirim" demişti. Eski tüfek ya, mimliydi…
"Harun abi"yi bize Abidin Nesimi tanıttı.tanıttı.
Harun Abi, Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası’nda işçiydi.
1962’nin 30 Nisan’ında Harun abi bize "Yarın akşam bir yere söz vermeyin, yedi buçuk, sekiz gibi Paşabahçe iskelesinde buluşalım" dedi.
Atila Özkırımlı, ben ve galiba bir de arkadaşımız, İktisat Fakültesi öğrencisi Önder Arı, 1 Mayıs akşamı Paşabahçe iskelesinde gemiden indik. Harun abi karşımızdaydı. Yanında da birkaç kişi.
Vurduk Paşabahçe sırtlarına, Şimdiki gibi gecekondularla kaplanmamış, ağaçlar, çalılarla kaplı bir yamaç. Ağaçların arasında bir küçük meydancıkta otların üstüne oturduk. Akşam karanlığı çökerken Harun abi alçak sesle 1 Mayıs’ı anlattı. O "bayram" demiyordu, "İşçi Sınıfının Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü" diyordu.
O uzun uzun anlattı, bizler uslu uslu dinledik. Sonra iyice karanlık çöktü. Harun Abi’nin yanındaki işçilerden daha genç olanları kalktılar, çalı çırpı topladılar.
1 Mayıs 1962 akşamı, Paşabahçe sırtlarında, bir kuytu meydancıkta kocaman bir ateş yakıldı. Çevresinde halkalandık ve Harun abi -adeta- fısıltıyla söylemeye baladı:
Uyan artık uykudan uyan / Uyan esirler dünyası Zulme karşı hıncımız volkan / Kavgamız ölüm-dirim kavgası...
Tüyler diken diken, biz tıfıl sosyalistler büyülenmiş gibiyiz.
Birlikte olduğumuz Paşabahçe işçilerinden bir kaçı da marşa katıldı:
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık / Enternasyonal'le kurtulur insanlık…
* * *
2020 1 Mayıs’ını ben böyle anmak ve kutlamak istedim.
Hepinizin, hepimizin 1 Mayıs bayramı…
Düzeltiyorum:
Hepinizin, hepimizin "1 Mayıs Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü" kutlu olsun…
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu (Fotoğraf: Emrah Gürel/AP)
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021