Aydın Selcen
Bakınız necip Aleman sipor matbuatının merkep mensupları Imke Hanım’a sorasiymişler ki “soyunma odasına girende, cümle topçular adembaba kılığında gezende, sen ne eden?” Frau Wuebbenhorst gelişine kapatmış voleyi (ki kendi gerçekten eski milli futbolcu): “ben bir profesyonelim, seçimlerimi penis boyuna göre yaparım.”
Seni basketbol koçu yaptım bu defa muhterem okur. Kadın veya erkek fark etmez, ceket, kumaş pantolon, jilet gibi. Ayakta “loafer” ışıldak pırıldıyor. El belde bakarak, kah tek dizi kırıp çömelip kalkarak yönetiyorsun ilk beşi. Full artı full karizzzma, yeşil çuhalarrr, istakalarrr…
İçeride bir şeyler konuşmuşsunuz takımla tabii. Ak tahtaya kara kalem çizmişsiniz de. Oklar, çarpılar, yuvarlaklar. Ama yok o gün olmuyor. Takım yürümüyor. İçeriye diriplinkle cansiparane girecek, Ulubatlı’nın surlara sancağı dikip o en yüce mertebeye yürümesi gibi, tekme tokat arasından yıldırım gibi geçip üç adım turnikeyi bırakacak gardınız yok.
Üçlükleri sokup, cezaları kesecek soğukkanlı şutörünüz de hak getire. Adamın eline top gelince ya sağına ya soluna veriyor. Ya şuta kalkarsa bloku yiyor, üzerine kaptırdığı topun peşinden geri de koşmuyor taşarabası. Aklınızdan ne basketbol yüklü katarlar, ne Steve Nash’ler geçiyor…
Uzunlarınız hem kısa hem yumuşak kalmış. Delireceksiniz kenarda, pota altına şu topu indiremiyor ya, sanki indirebilse kifayetsiz oyunkurucunuz, çembere sırtı dönük, omuz dirsek, derken dönüp bir smaç vurup, takımı da taraftarı da ateşleyecek pivot nerede sizde? O da yok. O Pau Gasol’ler o güzel atlara binip mi gitmişler?
Haydi beni bırak ya komşular? Yok, hatlar karıştı, o şarkıydı: “Komşulara çok ayıp oldu” diye devam ediyordu. Nedense muhalafat deyince tedayi etti bir yerden. E sizin oyun nasıl cereyan ediyor? Al gülüm, ver gülüm boyalı alanın çevresine dizilmişsiniz. Top bir o yana gidiyor, dönüyor elden ele bu yana geliyor yine.
Ne oynuyorsunuz diye soranlara, “set hücum oynuyoruz hacım” diyonuz. Yürobasket, yürü ver coşkuyu. Bir sikorborta bakıyom, bir yüzünüze bakıyom. Ha, ha, ha… Hani bir “ver Lefter’e, yaz deftere”, çifter haneli bir Lebron olsa sizde, diyeceğim ki “usta arpacı kumrusu gibi düşünme, binin yarısı beşyüz, topu Lebron’a geçir.” Ama yok, o da yok aksi gibi işte.
Siz de benden az biliyor değilsiniz ya baskedbolü. O mahzun bakışlarınızla, belki kirpikleriniz uzun olduğu için hep böyle ağlamaklı, teselliye muhtaç çıkıyorsunuz fotoğraflarda kim bilir, bençe bakıyorsunuz. Bençtekiler de karpuz sergisi gibi melül melül geri yüzünüze bakıyor. Siz onlara, onlar size.
Tövbe ya Rabbim. Bir eliniz belinizde kemerin içine girmiş böbreğe ters yakı pozisyonunda. Diğeri çenenizde olmayan bir ergenlik sivilcesini arayıp duruyor. Aklınızdan durmadan Kara Mehmet, Necati, Aytek, Doğan, Efe, Melih, Emir isimler, isimler şerit halinde akıyor. “Vay vay vay” diye mırıldanıyor boş gözlerle, “dokunsan donacağım, içimde intihar korkusu var” diye devam ediyorsunuz zihninizde.
Tam dolmuşsunuz infilak edeceksiniz. Tam o arada “dürt, hatalı yürüme” ve gördünüz ayan beyan hatalı karar. Filmi kopartıyorsunuz. “Senin ben” diye başlıyorsunuz, “çaldığın, çalacağın düdüğü…” diye arkasını getiriyorsunuz da, Allah’tan yardımcınız eliyle ağzınızı kapatıyor. Neyse, vaziyet bir şekilde idare ediliyor.
Derken sizin münkabız forvet, feyki gösterip yine kafasına bloku yiyince, hem kenara alıyorsunuz bunu, hem kenara almakla kalmayıp, daha çocukcağız yerine oturamadan “ben senin” diye başlıyorsunuz, “oynayacağın topu da, attığın, atacağın şutu da…” Zavallı çocuk, kafasına havluyu örtüp, duymazdan geliyor.
Ertesi gün, vayyy kıyamet! Nedir mevzu? Mevzu ne olacak “vay efendim o koç denecek meymenetsiz o seksist küfürleri nasıl etti?”. Efendim, o takımın o dayanışmacı ruhu bu denli göz önündeyken vay sen nasıl bunu bozarsın? Dayanışa dayanışa kova oluyoz işte negzel yaw, ne karışıyon sen kenardan?
Yav baba, işte işlemiyor plan. Plan kötü diyelim, sorumluluk alıp, skoru çevirecek oyuncun da yok. Potaaltın kısa, oyun kurucun yavaş, forvetinin elinin ayarı bozuk. Sorumluluk alanın yok. Yedeklere bakıyorum, orada da yok. Tek derdimiz kenarda koçun ettiği küfür mü? Tek derdimiz takımdaki dayanışma ruhu mu?
İşte bunu diyorum Taksim’de yılbaşında göbek atan berceste Suriyeli kardeşlerime bakıp gönenirken. Ama maalesef kan tahlili sonuçları laboratuvardan geldi. Modern tıbbın çaresiz kaldığı anlar. Irkçılık yüzde onaltı. Solculuğa eser miktarda dahi rastlanamadı. Koşturun katranı, dökün tüyü, bindirin merkebe, Nasreddin merhum misali gerisin geri, vurun şaplağı gönderin.
Arkadaş tabelaya bak. “Zoorrrrtttt” öttü duydun mu, üçüncü çeyrek de bitti. Dördüncü çeyrekte bağırırsın kenarda eller belde “çözüm istiyorum” diye. Ama yok bağırmazsın. Velev ki o koç “çözüm istiyorum” çağrısını bir seksist küfürle tamamlasın. Vay ki vay vay.
Yeni idolüm koca yürekli Imke Hanımefendi. Wuebbenhorst’lerin Imke reyis Aleman “oberliga” (yani ikinci küme diyelim) takımı BV Cloppenburg’un teknik direktörü. Acı vatanda ilk kez bir kadın, erkek futbol takım teknik direktörlüğünü üstlenmiş.
Bakınız necip Aleman sipor matbuatının merkep mensupları Imke Hanım’a sorasiymişler ki “soyunma odasına girende, cümle topçular adembaba kılığında gezende, sen ne eden?” Frau Wuebbenhorst gelişine kapatmış voleyi (ki kendi gerçekten eski milli futbolcu): “ben bir profesyonelim, seçimlerimi penis boyuna göre yaparım.”
İşte bana böyle Imke’lerle gel ey mümtaz muhalefet. Pekiyi Almanya’daki tartışma neymiş şimdi biliyor musunuz? Teknik Direktör Wuebbenhorst’un “cinsiyetçi” söyleminin cezalandırılması gerekip, gerekmediği. Haa, sizler de bakın bakalım, kim ırkçı, kim değil? Ne ırkçılık, ne değil.
Bak bu son çeyrekte bu fark kapanır mı, takımı mı çekersin sahadan, ne edersin, hankı enn erdemli tutum olur, onu da sen bilirsin. Ne diyor rahmetli Müslüm: “Gözlerimde bir güvercin uykusu / Yüreğimde hep kaybetmek korkusu.” Onlarda Ocasio-Cortez, sende İmamoğlu. Huzurlu dolu Pazar’lar.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024