Ayşe HÜR
Hükümet 8. gününde Şişecam grevini ülkenin "Ülkenin genel sağlığını ve milli güvenliğini bozduğu" gerekçesiyle 60 gün erteledi. Grev yapanlara moral vermek amacıyla üç başarılı işçi eyleminin hikayesi...
Kristal-İş Sendikası ile Şişecam işvereni arasında sürdürülen 24. dönem toplu iş görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı almış ve Şişecam’a ait altı şirkete bağlı 10 fabrikada toplam 5. 800 işçi greve çıkmıştı 10 gün önce. Bianet’e konuşan 31 yaşındaki Gebze Cam Elyaf Fabrikası işçisi Akın Özer neden grev çıktığını şöyle anlatmıştı: "Dün sabah ikinci çocuğum doğdu. Ben bugün onun geleceği için buradayım. Dokuz yıldır çalışıyorum ama hala saat ücretim 8,5 lira. Yani aylık 1.200 lira. Dokuz yılın hakkı bu mu? 5.800 çalışanın yarısı burada asgari ücretle çalışıyor. Çalışma koşullarımız zaten çok ağır. İnsanlar ağır işte çalışabilecek durumda olduklarına dair sağlık raporu alıyorlar. Ama birkaç sene sonra bel fıtığı ve boyun fıtığı baş gösteriyor. O zamanda niye istirahat alıyorsun diye kızıyorlar. Bizleri işten atmakla tehdit ediyorlar (…) Şişecam şu an dünyada 4. sırada. 2020 hedefleri ilk üçe girebilmek. Yani bu 20 milyar dolar net kar demek. Peki, sormak istiyorum işçi bunun neresinde? Dokuz aylık net karı 900 milyon lira olan bir firma burası. Kazandığının sadece 1000'de ikisini istiyoruz.” Ancak hükümet 8. gününde grevi ülkenin "Ülkenin genel sağlığını ve milli güvenliğini bozduğu” gerekçesiyle 60 gün erteledi! Ancak totaliter rejimlerde sendikal haklar böyle soyut ve genel gerekçelerle engellenir. (Grevin gidişatını Twitter’da @SiseCamGrevPlat adresinden izleyebilirsiniz.) Ben de naçizane, grevcilere moral vermek umuduyla, başarılı üç başarılı işçi eyleminin hikâyesi anlatmak istiyorum bu hafta.
ŞAİRİN KAVEL'i
“İşime karım dedim, karıma Kavel diyeceğim.
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim.
Ve izin verirlerse Kavel Grevcileri,
İzin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim,
İzin verirlerse Kavel Grevcileri,
Ve ben kendimi tutabilirsem eğer, sesimi tutabilirsem
O çoban ateşinin yandığı yerde Kavel’de,
O erkekçe direnilen yerde, Kavel’de
Karın altında nişanlanıp dostlarımın arasında
Öpeceğim nişanlımı Kavel kapısında
Ve izin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim.”
1984’de kaybettiğimiz ‘toplumcu gerçekçi’ şairlerimizden Hasan Hüseyin Kormazgil’e yukarıdaki dizeleri yazdıran olay, bundan tam 51 yıl önce İstanbul’da yaşanmış olan Kavel Grevi idi. Grevin anlamını kavramak için biraz önceye gitmek gerekiyor. 27 Mayıs darbesi ile yönetime gelen Milli Birlik Komitesi, içlerinde altı işçi temsilcisinin de bulunduğu Kurucu Meclis’e bir Anayasa hazırlatmış, Anayasa, 9 Temmuz 1961’de halk oylamasında yüzde 60,4 kabul, yüzde 39,4 ret oyu alarak yürürlüğe girmişti. Temel hak ve özgürlüklere yaptığı vurgu yüzünden, ‘demokratik anayasa’ olarak nitelenen 1961 Anayasası’nın 46. maddesine göre, çalışanlar ve işçiler izin almaksızın, sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptiler. 47. maddede ise, işçilerin toplu sözleşme ve grev hakkına sahip oldukları belirtiliyordu. Aynı maddelere göre, devlet bu hakların kullanımını düzenleyen kanunları çıkaracaktı.
İŞÇİ SINIFI UYANIYOR
Ancak hükümet bu kanunları çıkarmadığı için, işçilere tanınan haklar kâğıt üzerinde kaldı. Yine de işçi sınıfı, yılların ürkekliğini üzerinden atmıştı. Bunun işareti, 31 Aralık 1961’de İstanbul Sendikalar Birliği tarafından 100 bin kişinin katılımıyla Saraçhane’de düzenlenen miting oldu. Bunu direnişler, yemek boykotları, oturma eylemleri, sessiz yürüyüşler izledi. İşte, Hasan Hüseyin’e o güzel şiiri yazdıran Kavel Grevi de bu uyanışın ürünüydü. İstinye’de bugün Carrefour’un bulunduğu yerde yükselen Kavel Kablo Fabrikası’nda çalışan Türk-İş’e bağlı Maden-İş Sendikası’nda örgütlü olan 173 işçinin 1963 yılının Ocak ayında başlattığı gözüpek mücadele emek tarihine altın harflerle geçti.
Grevin yaşandığı fabrikayı 1954 yılında Emin Aktar, Vehbi Koç ve Eli Burla kurmuştu. Fabrikanın işleri iyiydi ama o sırada yeni atanan müdür patrona fabrikanın kârını daha da arttırma sözü vermişti. İlk adım olarak da, işçilere 1957’den beri fazla mesai bedeli olarak ödenen yıllık ikramiyeleri kesmeye karar vermişti. Halbuki ayda ortalama 380 lira civarında kazanan işçiler için, bu ikramiyeler çok önemliydi. Kimi birikmiş borçlarını kapatmak için, kimi evlenmek için, kimi evinin eksiklerini tamamlamak için bütün yıl bu ikramiyeleri beklemişti.
GÖRÜŞMELER SONUÇ VERMİYOR
İşçiler seçtikleri üç temsilciyi patronla görüşmek üzere gönderdiler. Patronun tepkisi, bu üç temsilci ile birlikte, Maden-İş Sendikası’nın Şişli Şube Başkanı’nı ve sendikanın işyeri baş temsilcisini de işten çıkarmak oldu. Ardından işçilere sendikadan ayrılma baskısı geldi. İşçiler işten çıkarmaları ve baskıları protesto etmek için, 28 Ocak 1963’te tezgâh başında beş günlük oturma eylemine başladılar. İşveren ‘işyerindeki asayişi bozdukları’ gerekçesiyle 10 işçiyi daha işten çıkarıp lokavt ilan edince, 4 Şubat’ta işçiler oturma eylemlerini fabrika önünde kurdukları çadırlarda direnişe dönüştürdüler.
İşçiler direndikçe, işveren de tutumunu sertleştiriyordu. İşveren grevi kırmak için büro işçilerini fabrikaya sokmaya çalışınca, işçiler buna karşı çıktılar. Polisin müdahalesi sırasında bazı işçiler yaralandı, bazıları tutuklandı. İşveren son darbeyi ‘lokavt’ ilan ederek vurdu. O tarihte grev ve lokavtla ilgili bir düzenleme olmadığı için, aslında her iki tarafın da eylemi ‘kanunsuzdu’ ama Sarıyer Savcılığı soruşturma sonunda, patronun tutumunun lokavt sayılamayacağını ilan ederek tavrını işverenden yana koydu.
HALKIN VE SENDİKALARIN DAYANIŞMASI
Bu tarihten itibaren Kavel Grevi toplumun gündemine oturdu. Sadece İstinye’nin emekçi halkı değil, otobüs şoförleri, tersane işçileri, hatta polisler bile grevcilere destek veriyordu. Vehbi Koç’a ait General Electric Fabrikası işçileri aralarında para topluyor, bir diğer Koç kuruluşu olan Demir Döküm işçileri sakal bırakma eylemi yapıyordu. Maden-İş ve Lastik-İş’e bağlı işyerlerinden direnişçilere destek mesajları yağıyordu. Kavel’in yanıbaşındaki Türkay Kibrit Fabrikası işçileri ise Kavelcilere saldırarak tarihe geçtiler. Ancak ortada daha garip bir durum vardı. Maden-İş’in bağlı olduğu Türk-İş Konfederasyonu sanki böyle bir grev yokmuş gibi kayıtsızdı. Durumu protesto etmek için, Türk-İş Güney Bölgesi’ndeki 23 sendika başkanı ve 45 yönetici 27 Şubat 1963’te Türk-İş’ten ayrıldıklarını ilan ettiler.
2 Mart’ta işverenin kablo yüklü kamyonları fabrika dışına çıkarmasını, direnişçilerin eşleri barikat kurarak engellemeye çalıştılar. Ancak polis kadınlara saldırdı ve birçoğunu yaralayarak dağıttı. Bunun üzerine, durumun nezaketini gören hükümet duruma el koydu. 3 Mart 1963’te Başbakan Yardımcısı Turhan Feyzioğlu ve Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’in araya girmesiyle Türk-İş ile Türkiye İşveren Konfederasyonu arasında bir anlaşma imzalandı ve işçiler işbaşı yaptılar. Anlaşmaya göre işçilerin ikramiyeleri eskisi gibi ödenmeye devam edilecek, grev başlamadan önce işten atılan dört kişi hariç, diğer 10 işçi geri alınacak, işe alınmayanlara kıdem tazminatları ödenecekti. Her şey yoluna girmiş görünüyordu ki, Sarıyer Savcılığı’nın greve öncülük eden 28 işçi hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek suçundan üç yıl ila beş yıl arasında hapis istemiyle dava açtığı öğrenildi. 15 işçi tutuklanarak Sultanahmet Cezaevi’ne konuldu. 10 Haziran günü, tutuklanan altı işçinin tahliye edildikten sonra işten atılmalarına, fabrikanın kaplama bölümünde çalışan 30 işçi toplu halde iş bırakarak yanıt verdi. Bu sefer duruma İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı el koydu. Sonunda, tutuklu işçilerin geriye kalanları 27 gün sonra salıverildiler ama haklarındaki davalar devam etti.
GREV VE LOKAVT KANUNLARI ÇIKIYOR
Yaklaşık 100 gün süren olaylar sonunda, hükümet 1961 Anayasası’nın 47. maddesi gereği çıkarılması gereken ancak iş çevrelerinin baskısıyla çekmecede bekletilen kanunların Meclis’e getirmek zorunda kaldı. Dönemin Maden-İş Başkanı Kemal Sülker’e göre, işverenler, kanuna işçiler aleyhine ağır hükümler konmasını sağlamak için Kavel’de gerginliği kasıtlı olarak tırmandırmışlardı. Gerçekten de, dönemin Çalışma Bakanı ‘işçi dostu’ Bülent Ecevit, kamu emekçilerinin sendikal haklarıyla ilgili maddeleri yasa tasarısından çıkardıktan ve patronlara lokavt yapma hakkını tanıdıktan sonra 275 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nu (kısaca Sendikalar Kanunu diye bilindi) yürürlüğe girdi. Öte yandan kanuna eklenen ve işçiler arasında ‘Kavel Maddesi’ diye anılan geçici madde ile Kavel işçilerinin kovuşturmadan kurtulması sağlandı.
Sonuçta Kavel grevi sayesinde 1961 Anayasası’nın emrettiği bir kanun çıkarıldı. Grev işçilere hakları için direnmeyi, dayanışmayı; işverenlere, sendikayı, sendika üyeliğini, grevin hak olduğunu öğretti.
Paşabahçe destanı yazılıyor
“İş bırakımı durdurdu onlar,
Ağadır, efendidir, dur uzun uzun,
Bir davuldur gökler gün doğar iken,
Bir aldır, bir mavidir vur uzun uzun.
Paşabahçe direncini bozdular
El elden büyüktür diye kızdılar.
Bin kazanır birini vermez sana,
Alacağın nicedir, kur uzun uzun,
Gel de dayan bitme, çökme, erime,
Kara bıyıklarını bur uzun uzun.
Paşabahçe direncini bozdular,
Aya değen uçurtmasını çözdüler.
Bu yan onlarındır, öte yan senin,
İnermiş toprağa nur uzun uzun,
Bugünü, yarını, geleceği boz,
Varlığı, kendine uydur uzun uzun.
Paşabahçe direncini bozdular,
Alnımıza bir açlığı yazdılar.”
Bu dizeler Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Paşabahçe Destanı adlı şiirinden. Şiir, 1966 yılındaki 85 günlük destansı Paşabahçe Şişe-Cam grevini anlatıyor. 1935’te Türkiye İş Bankası bünyesinde bir ‘Cumhuriyet fabrikası’ olarak faaliyete geçen Paşabahçe Şişe-Cam Fabrikası, 1950’lere kadar geleneksel yöntemlerle üretim yaptı, 1959’da otomatik makinelerle üretimi arttırmaya çalıştı ancak başarılı olamadı, 27 Mayıs 1969 darbesinden sonraki kısa duraksamadan sonra, fabrikanın ‘Papyonlu Baba’ lakaplı efsanevi patronu Şahap Kocatopçu döneminde giderek artan şişe talebini (özellikle meşrubat şişesi) karşılamak için ‘yeniden yapılandırma’ sürecine girdi.
TAYLOR SİSTEMİ
1962’de bir İngiliz firması ile anlaşıldı. Yapılandırma denince modernleşme, modernleşme denince akla gelen Taylorist bir üretim modeline geçmekti. Amerikalı makine mühendisi F. Winslow Taylor’un (ö.1915) üretimin niceliğini arttırmak ve niteliğini geliştirmek için geliştirdiği modelin esasını ise, el emeğinin yerini makinaların alması oluşturuyordu. Sistemin ABD’de Ford fabrikalarında kullanılmaya başladığı 1912 yılından itibaren Amerikan işçi sınıfının haklı tepkisi ile karşılaşmıştı. Çünkü sistem işçilerin değil patronların çıkarlarını koruyacak şekilde uygulanıyordu.
Taylor sisteminin Paşabahçe’de uygulanışının ilk sonuçları da şöyle olmuştu: 1964’te üretim yüzde 46,9 artarken, ücretler yüzde 15.9 artmıştı. Ücretler daha önce de emeğin karşılığı olmaktan çok uzaktı. Dolayısıyla yeni durum, adaletsizliğin daha da artması anlamına geliyordu. Fabrikada 1950’lerden beri örgütlü olan İstanbul Cam-İş Sendikası (1955’teki 6-7 Eylül yağmasında aktif görev alan, 1962’de adı Cam Seramik İş olan sendikanın başkanı DP Milletvekili Ahmet Topçu idi ) duruma itiraz etmezken, fabrikada çalışan Sanat Enstitülü bir grup içiş tarafından Eylül 1963’te kurulan Türkiye Seramik Şişe ve Cam Sanayii İşçileri Sendikası (sonradan Kristal-İş diye anıldı ) dayanışma aidatı ödemeyi ve bu yolla yürürlükte olan kötü sözleşmeden yararlanmayı reddetmişti. Bu tutumları patron yanlısı çevrelerce komünistlikle suçlanmalarına neden olsa da işçiler Kristal-İş’te örgütlenmeye başladılar. İşverenin sendikanın toplusözleşme yapma yetkisini tanımaması üzerine Kristal-İş’in çağrısı ile 2.200 Paşabahçe işçisi 31 Ocak 1966 günü greve çıktı.
26 Şubat 1966 günü grevci işçiler, eş ve çocuklarıyla birlikte vapurlarla Karaköy’e geçip, oradan Taksim’e kadar yürüdüler. Beykoz-Paşabahçe gibi adeta şehirden yalıtılmış bir bölgede yaşayan ve çalışan işçilerin tarihlerinde belki de ilk kez böyle yığınsal biçimde şehrin merkezine girmeleri anlamına geliyordu bu yürüyüş. Yürüyüşçüler ellerinde “Kocatopçu koca Lüpçü”, “Kocatopçu’ya minnet etmiyoruz”, “Sefaletin Temsilcisi Kocatopçu”, “Kocatopçu-İstenmeyen Adam” yazılı pankartlar taşıyorlardı. İşçilerin grevi İstanbul halkına duyurmak ve onlardan destek almak için dağıttıkları tarihi bildiride ise “Bizim İşverenimiz Şahap Kocatopçu imiş, Büyük adammış, zengin adammış. Ama sözleşme yapmak istemiyor. Hakkınız yok diyor. Mahkemeye gittik, Yargıtaya gittik hakkınız var dediler. Ama adam [Kocatopçu], olmaz diyor” yazıyordu. İşçilerin fabrikanın asıl sahibi olan İş Bankası’nı değil de genel müdürünü hedef almaları dikkat çekiciydi.
Elbette patronlar ve müttefikleri boş durmadılar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) üyesi 12 patron gazetelere ilan vererek grevi şiddetle protesto ettiklerini, “madden ve manen” Paşabahçe patronunun yanında olduklarını açıkladılar. Fabrika yönetimi Kristal-İş aleyhine dava açtı, ancak dava reddedilince grev yasallaştı. Grevin 65. Gününde Türk-İş’e bağlı Petrol-İş, Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş ve Tez Büro-İş sendikaları Paşabahçe Grevini Destekleme Komitesi’ni kurdular. İşçiler tam 85 gün boyunca hem patronlara, hem Türk-İş’in grev kırıcılığına karşı direndiler. Bu dönemde işçiler dağlardan labada, ebegümeci toplayarak, balık tutarak karınlarını doyururken, Migros işçileri grevcilere erzak, Hal İşçileri Sendikası 10 ton meyve yardımı yapmıştı. Dayanışma komitesinin halka yaptığı çağrı sonucu, İş Bankası’ndan milyonlarca liralık mevduat kaybı oldu. Yurt çapında Paşabahçe ürünleri boykot edildi. Ve nihayet, 19 Nisan 1966 günü, Bakanlar Kurulu aynen bugün olduğu gibi “halkın sağlığını tehlikeye düşürdüğü” gerekçesiyle grevi bir ay erteledi. 23 Nisan günü, grevdeki işçilerden büyük bir bölümü işbaşı yapınca grev sona ermiş oldu.
Grevin sönümlenmesi üzerine, Türk-İş yönetimi, greve destek veren sendikalara, 15 ay ile 3 ay arasındaki sürelerle ihraç cezası verdi. Kavel ve Paşabahçe grevlerindeki bu işveren yanlısı tutum, 13 Şubat 1967’de DİSK’in (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) kurulmasının en önemli nedenlerinden olacaktı.
15-16 HAZİRAN OLAYLARI
Singer, Sungurlar, Gamak, Haymak ve Demir-Döküm gibi büyük işyerlerindeki grevler yüzünden çok gergin geçen 1970 yılında, solcu DİSK’e işçi akışını önlemek için, iktidardaki Adalet Partisi (AP) ile ana muhalefet partisi CHP anlaştılar. Ancak sendikal örgütlenmeye kısıtlamalar getiren 1317 Sayılı Kanun, 11 Haziran 1970’te Senato’da (1961’den beri Meclis iki kamaları idi) kabul edilip, Cumhurbaşkanı’nca onaylanınca DİSK’in tepkisi alışılmadık tarzda oldu. 15 Haziran günü DİSK bünyesindeki Maden-İş, Lastik-İş ve Kimya-İş’e bağlı işçiler İstanbul’un sanayi mahallerinde yürüyüşe geçtiler.
Kendin Anadolu yakasındaki yürüyüş kolunun başını Singer, Haymak, Otosan, Devlet Malzeme Ofisi işçileri çekiyordu. İstanbul yakasında ise Derby Lastik, Emayetaş, Demir-Döküm, Sungurlar, Elektro-Metal, Profilo, Auer ve Grundig işçileri öncülük ediyordu. O gün Bakanlar Kurulu acilen toplandı, Kocaeli ve İstanbul’da 60 günlük sıkıyönetim ilan etti. Ancak işçilerin eylemi 16 Haziran günü de devam etti. Topkapı dışından (Eyüp, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu gibi) gelen kollar birleşip Aksaray üstünden Sultanahmet’e, oradan Cağaloğlu’na ve Eminönü’ne ulaşınca Valilik Haliç üzerindeki iki köprüyü de açtırdı. Bir başka kol ise (K?ğıthane, Gültepe) Levent yönünden Taksim’e doğru yürüyordu. Gebze ve Kartal yönünden gelen işçiler ise Bağdat Caddesi yoluyla Kadıköy’e kadar gelmişlerdi. (O güne dek ‘işçi sınıfı’ ile karşılaşmamış olan burjuvaların, Bağdat Caddesi’nde on binlerce işçinin öfkeli ve kararlı yürüyüşünü şaşkınlık ve endişe içinde izlediğini tahmin etmek zor değil.) Topkapı, Gebze-Kartal ve K?ğıthane-Levent bölgelerinde yürüyüş kollarının kolayca oluşmasının nedeni bu bölgelerdeki işyerlerinin ana arterlere yakın olmasıydı. Nitekim şehrin bir başka önemli sanayi bölgesi olan Beykoz-Paşabahçe hattından katılım mümkün olmamıştı. Yine deİstanbul’daki yürüyüşlere yaklaşık 75 bin işçinin katıldığı hesaplanmıştı. Ankara’da, Adana’da, Bursa’da ve İzmir’de de daha küçük çaplı destek yürüyüşleri yapılmıştı.
Ne yazık ki, Kadıköy’de göstericilerle polis arasında çatışma çıktı, iki işçi, bir polis ve bir esnaf hayatını kaybetti. Ayrıca başka yerlerde de üç işçi öldü. Sivillerin emniyet güçlerinin silahlarından çıkan kurşunlarla öldüğü otopsi raporlarında ortaya çıktı. Ancak tutuklanan ve yargılananlar DİSK ve bağlı sendikaların yöneticileri oldu. Sevindirici olan, bir grup sendikacının kurduğu Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) yanısıra muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı İsmet İnönü ve Genel Sekreteri Bülent Ecevit’in işçilerin taleplerine kulak vermeleri ve söz konusu kanunların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmalarıydı. Anayasa Mahkemesi önce yürütmeyi durdurdu, sonra da kanunu iptal etti.
1963’ten 12 Eylül 1980 darbesine kadar geçen 17 yıl içinde tam 4.794 işçi eylemi yapıldı. Elbette patronlar buna razı olamazdı. Nitekim 12 Eylül’den sonra sendikaların faaliyetleri durdurulurken, Türk-İş dışında kalan konfederasyonlara ve onlara bağlı sendikalara ait taşınır ve taşınmaz mallar kayyumlara teslim edildi, sendika yöneticileri mahkemelerde yargılandılar ve ağır cezalara çarptırıldılar. Böylece tekrar başa dönüldü. O tarihten sonra çeşitli grevler ve direnişler oldu ama hiçbiri 2010 yılındaki Tekel direnişi gibi ses çıkarmadı. Şişecam işçilerinin grevi bizlere ‘kimlik sorunları’ dışında başka temel sorunlarımız olduğunu da hatırlatacaktı ki, AKP iktidarı geleneği bozmadı ve işçilerin sesini boğdu.
Özet Kaynakça: Faruk Pekin, “Kavel” maddesi, Yalçın Yusufoğlu, “On Beş-On Altı Haziran Olayları”, İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı-Kültür Bakanlığı ortak yayını, (sırasıyla) C.4 ve C.6, s. 497-498 ve s.130-131; Aziz Çelik-Zafer Aydın, PAŞABAHÇE 1966: Gelenek Yaratan Grev, TÜSTAV Yayınları, 2006; Zafer Aydın,”Kanunsuz” Bir Grevin Öyküsü, Tüstav Yayınları, 2010; Kemal Sülker, Türkiye’yi Sarsan 2 Uzun Gün, Yazko, 1980; Turgan Arınır-Sırrı Öztürk, İşçi Sınıfı-Sendikalar ve 15/16 Haziran, Olaylar-Nedenleri-Davalar-Belgeler-Anılar-Yorumlar, Sorun Yayınları, 1976; Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Tarih Vakfı Yayını, 1998, Artun Ünsal, Umuttan Yalnızlığa, Türkiye İşçi Partisi 1960-1971, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2002.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016