Cemil ERTEM
Türkiye köklü bir anayasal sistem değişikliğine giderken bunun önünü kesmek isteyen, bir önceki yüzyılın hegemonyasını temsil eden güçler de harekete geçti. Türkiye’nin sınır ötesinde terör örgütleriyle başarılı mücadelesinin Türkiye için kalıcı ekonomik kazanımlara dönüşmemesi için yeniden harekete geçildi. ABD’nin Suriye’de YPG’yi açıktan destekleyen videoları servis etmesi elbette tesadüf değildir. Ancak tesadüf olmayan gelişmeler bununla da sınırlı değil. Bütün darbe dönemlerinin fikri hazırlayıcısı ve ideolojik yapıcısı olan medyanın yeni darbe senaryoları ile Yunanistan’ın neo-Nazi Savunma Bakanı’nın yaptıklarının zamanlaması da tesadüf değil. Bütün bunlara karşı Türkiye 16 Nisan’da tabii ki cevap verecektir. Zaten bu cevabı tahmin ettikleri için bunları yapıyorlar.
Kıbrıs Rum kesiminin Enosis sesleriyle masadan kalkması da bütün bunlardan ayrı değildir. ABD’nin henüz ne yapacağını bilmediğini ve Trump’ın işbaşına gelmesiyle yeni yol haritasını çizemediğini görüyoruz.
‘Balkanlaştırma’
Buna bağlı olarak, ABD’nin Obama’nın ikinci döneminde belirlenen -ancak DEAŞ gibi örgütlerle bile mücadelede iflas etmiş- Ortadoğu politikasını Pentagon ısrarla sürdürüyor. Bu politika, Ortadoğu’yu, Türkiye dahil olmak üzere, istikrarsızlaştırarak yeni bir Balkanlaştırma politikasını yürürlüğe koymak istemiştir. Ancak 15 Temmuz’un başarısız olması ve sürecin Türkiye’de yeni -milli- bir sistem değişikliğine gitmesi bu politikanın iflasını da beraberinde getirdi. Buna bağlı olarak, şimdi ikinci şanslarını devreye sokuyorlar. Geçen sene 15 Temmuz’dan tam bir hafta önce bu köşede şunları yazmıştık: “1990 yılında Almanya’nın Doğu Almanya’yı içine almasıyla geciktirilen Alman sanayisi kaynaklı kâr oranlarının düşüşü, doksanların sonuna değin, Avrupa’da hızlanarak sürdü. Bunun için Almanya, Yugoslavya’daki iç savaşı bir Balkanlar savaşına dönüştürerek, Doğu Almanya operasyonundan sonra, ikinci büyük hamlesini yaptı. Ama Almanya’nın, Balkanları ‘Balkanlaştırması’ yalnız Kara Avrupa’sı kaynaklı bir iç savaş senaryosu değildi.
Mesela, Brzezinski, İkinci Şans kitabında içine Türkiye’yi de alan ve Çin’e kadar uzanan yeni bir ‘Asya-Balkanlaşma’ haritası çiziyordu.
Bu harita, Ankara’dan başlıyor, sonra Arap Yarımadası’nı, K. Afrika kıyılarını oradan da tüm Kafkasya’yı içine alarak, Rusya’nın sonsuz ama enerji yatağı bozkırlarından geçiyor ve Çin’in kaynayan bölgelerine uzanıyordu. Bütün bu bölge, bilindiği gibi, ilk önce Baba Bush’un, sonra da George W. Bush’un yeni bir Amerikan hegemonyası kurmak için ‘savaş bölgesi’ ilan ettiği yeni Balkanizasyon alanıydı.
Brzezinski, buralarda demokrasi olmaksızın -büyük ölçüde mevcut durumu koruyarak- bir yeni ‘siyasi istikrar’ statükosu öneriyordu. İşte bu, neoconların ikinci şansıydı. Ama bu ‘ikinci şans’ aynı zamanda Soğuk Savaş sonrası bütünleşme ve ayrılma ikilemine kayan Avrupa için de Almanya ve Fransa önderliğinde bir merkez Avrupa şansıydı.
Bugün bu stratejinin artık bittiğini görüyoruz. Bunda Türkiye büyük pay sahibidir. Türkiye mevcut durumu kabul etmemiş, daha fazla demokrasi ve refah tercihini yapmıştır.
Avrupa nereye?
Tam şimdilerde AB’de Türkiye’nin tümüyle süreçten tasfiye edileceği yeni merkez Avrupa senaryolarının gündeme geldiğini gözlemliyoruz. Bunun için Yunanistan yeniden devreye sokuluyor. Neo-Nazi kılıklı Savunma Bakanı’nın yaptıkları ile Rum kesiminin Enosis diye haykırarak müzakere masasından kalkması birbirini tamamlayan adımlardır ve aynı senaryo içindedir.
Öte yandan Almanya, Fransa ve Hollanda’da bu yıl seçimler var ve her üç ülkede de Türkiye karşıtlığı, İslamofobi üzerinden neo-Nazi bir siyaset gündeme getiriliyor.
Almanya’da Merkel’in yeniden kazanması bekleniyor ve bu sefer işi çok zor. Giderek artan işsizlik, göçmen sorunu Merkel’i zorluyor. Öte yandan, Fransa ve Hollanda’da aşırı sağın giderek artan gücü AB’nin birliğini tehdit ediyor. Hollanda’da neo-Nazi Özgürlük Partisi, iktidar olmasa bile, parlamentoda tarihi bir çoğunluk yakalayabilir. Fransa’da ikinci turda şans verilmeyen Ulusal Cephe adayı Marine Le Pen de tarihi bir güç yakalamış durumda. Öte yandan, Polonya ve Macaristan gibi Doğu Avrupa ülkeleri de Brüksel’le gerilime dayalı bir politika yürütüyorlar. Yani merkez Avrupa ile periferi Avrupa’nın arası giderek açılıyor. İngiltere ise mart ayı sonu itibarıyla resmi Brexit sürecini başlatıyor. Aslında Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde aşırı sağın yapmakta olduğunu İngiltere resmen yapmaya başladı. Bu tablo AB’nin giderek yeni bir yola girdiğini bize anlatıyor. Bir yanda neo-Nazi tehdidi altındaki merkez Avrupa ve diğer yanda işsizlik-durgunluk tehlikesiyle büyük sosyal patlamalar bekleyen periferi Avrupa çemberi var. Yani AB’nin birbirinden giderek uzaklaşan üç çember olarak yeniden biçimlenmesi kaçınılmaz gibi duruyor.
Aslında bütün korkuları, 16 Nisan’dan sonra daha da güçlenecek bir Türkiye’nin AB’nin bu dağılma sürecinde yeni bir merkez olarak devreye girmesi... Bunun olmaması için, içte ve dışta, her türlü kumpası devreye sokacaklar...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018