Cengiz AKTAR
Referandumla birlikte oluştuğu varsayılan “hayır cephesi” bileşenlerinin yapısal nedenlerden ötürü birlikte hareket etmekten çok uzak oldukları üzerine daha önce yazdım. Kürd meselesinin çözümü konusundaki ateşle su misali pozisyonların bir asgarî müşterekte buluşmaları tamamen ihtimal dışında. “Hayır cephesi” bu anlamda bir cephe olmadığı gibi farklı bileşenlerinin kendilerine has herhangi bir ciddî alternatif politika önerisi de duyulmadı bugüne kadar. Muhalefet genel itibariyle, rejimin icraatına karşı, yerine göre kuru, yüzeysel ya da soyut muhalefet olarak tezahür ediyor. Hedefi Erdoğan’dan ötesini kapsayamıyor. 16 Nisan öncesine dönüş yegâne talep sanki.
MHP kökenli muhalifler “sert” beyanlar dışında ne edeceklerini pek bilemiyor.
CHP’nin, üzerinde düşünülmemiş, spontane ve arkası gelmeyen sivil itirazları; Salı günleri “sert” beyanları; İzmir marşlı, 10.yıl marşlı, Anıtkabir ziyaretli protestoları; beyhude soru önergeleri, meclis araştırma talepleri; “hukuksuzluk”, “anayasaya aykırılık” çıkışlarının hiçbir etkisi yok. Bu vızıldamaların, mırıldanmaların ve hırıldamaların dışında ciddî politika önerisi yok.
AB uyum çalışmaları, Avrupa Konseyi vecibeleri, komşularla ilişkiler, ABD ilişkisi, Zarrab dosyası takibi, Kürd politikası, OHAL, çökmüş devlet kurumlarının istikbali, laiklik, Alevilik, kadın-erkek eşitliği, eşit vatandaşlık, anayasal vatandaşlık, eril siyaset, demokraside ordunun konumu, şiddet perverlik, şeffaflık, hesap verebilirlik, cezasızlık, merkeziyetçilik, eğitim sistemi, doğa hakları, kalkınmacı tek düşünce esareti… Bütün bu meselelerde CHP’den politika önerisi işitmiş değiliz.
Genelde işitilen 1923 ile 2017 arasında gidip gelen bir devr-i sabık özlemi. Üstelik çare bekleyen meselelerin en hayatîsi Kürd meselesinde CHP rejimden daha rejimci!
HDP bunaltıcı bir tahakküm altında, HDP’nin siyaset yapmasını sistematik olarak engelliyor rejim. Hapis dâhil enva-i çeşit engelle karşı karşıya olan HDP, bırakın politika üretmeyi ölüm kalım savaşı veriyor. Temsil ettiği seçmen, memlekette hüküm süren sistemli zulmün hedefinde olan kitle.
Sivil toplumdan yükselen şiddet içermeyen itirazların ve pozitif çağrıların boyutlarıile etki kapasiteleri belli; yargı ve yasama devre dışı bırakılmışken bu itirazlardan bir sonuç elde edilebileceğini düşünmek maalesef çok zor. Nitekim toplumun maruz kaldığı zulüm ve tahakkümün bugün gelip dayandığı nokta açlık grevi, yani anti-siyaset.
Bu yapısal çaresizlik hatırı sayılır bir kesimi rejime bir şekilde biat etmeye sürüklüyor. Ama muhalefette kalıp,biat etmeyip iyimser olmaya çalışan “umudu yitirmeyelim” diyen bir kitle de mevcut. Dikkat edilmesi gereken nokta, mesnetsiz iyimserlikle biat arasında “adam o kadar da fena değil” halet-i ruhiyesiyle belirlenen muğlak ve ince çizgi.
İyimserlerden bazısı “her istediğini elde etti artık yumuşayacak” müjdesi veriyor; kuşkucu olanlar rejimin çok korktuğunu ve 16 Nisan’ın sonun başlangıcı olduğunu yazıyor; daha “stratejik” düşünenler AKP içi muhalefetin Erdoğan’ı devireceği beklentisinde; daha ziyade yurtdışına bakanlar “bu sefer artık doğru yola dönecek çünkü Batı’ya ihtiyacı var” tahlilleri yapıyor; kimisi de “barış süreci” hayali görüyor.
Bir yanda gayet istikrarlı şekilde siyasî pozisyon alan bir tek adam var, diğer yanda biteviye niyet okuyan, gündelik gerçeklere rağmen kendi beklentilerini dile getiren, olmayacak dualara âmin demekten çekinmeyen, kendi kendine gelin güvey olan bir heterojen kitle var. Çaresizliğin farklı ve trajik veçheleri.
Daha yakından bakalım. Bir kere değişim ve nedamet bekledikleri politikacı, yıllardır olduğu gibi, yapmayı düşündüğünü gizleyip saklamadan, lafı dolandırmadan faş ediyor, icraatını da aynı kararlılıkla, bazen erteleyerek ama asla vazgeçmeden yerine getiriyor. Tam huzur tesis edilene kadar -yani hiçbir zaman- OHAL kalkmayacak diyor mesela, yumuşama bekleyenlerle alay edercesine.
Her istediğini elde ettiği için yumuşayacağını ve rejim kalemlerinin propagandasını yaptığı reformlara yöneleceğini düşünenlere önce yumuşamadan ve reformdan ne anlandığını sormak gerek. Olumlu anlamda reform, rejimin hukuk devletine geri dönmesi ise, bunun cevabı önce kuvvetler birliği oldu bittisi ve sonra OHAL’in ebediyetidir. Aynı bağlamda rejim kendini garantide hissetmiyor olabilir ve 16 Nisan da bir milat olabilir. Ne var ki tek elde temerküz eden muazzam bir yetki ve kolluk ile savunma güçlerinin tam ve denetsiz kontrolünü elinde tutan bir rejimden bahsediyoruz. Bugüne kadar görülmemiş ve eksiksiz bir asimetri!
Gelelim yıllardır Godot gibi beklenen AKP içi muhalefete… Godot’nun gelmeyeceği zira Godot’nun varolmadığı hâlâ anlaşılmadı mı? Şimdi Erdoğan’ın yeniden genel başkanlığa gelmesiyle başlayacak temizlik en ufak başkaldırı ihtimalini dahi yok ediyor.
Gidelim Avrupa’ya ve oradan beklenen havuçlara, sopalara. Avrupa’nın elinde havuç artık yok. AB üyeliği rafa mafa kalkmadı, bitti, daha doğrusu elbirliğiyle bitirildi. Dolayısıyla sopanın bir manası yok. Rejimin ekonomik çıkar nedeniyle muhafaza etmek istediği bir zayıf ilişki kalabilir ama bu, Türkiye’de siyaseti ve toplumu 2000-2005 arasında olduğu gibi olumlu yönde teşvik edecek, dönüştürecek, demokratikleştirecek boyutta olmaz. Rejim bu çeşit “olumlu teşvik”lere içişlerine müdahale ve dış denge denetleme gözüyle bakıyor. Yani düşman gözüyle… Bu anlamda Avrupa’ya ve Batı’ya ihtiyacı yok, tam aksine. AB’ye, Avrupa Konseyi kurumları ve başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni de ekleyin.
Avrupa’nın ise “Türkiye demokrasisini kurtaralım” gibi bir meselesi yok; stratejik hata ama öyle…
Ve son olarak Kürd meselesi ve barış süreci. Bunalmış HDP haklı olarak barışa çağrıda bulunuyor ancak bu çağrının içinin doldurulması, yani anayasal ve yasal reformların gerçekleşmesi söz konusu bile değil. Başkan HDP’ye “terörle mesafe koymayanları çok daha zor günler bekliyor, bu böyle biline” diyor. Vekiller hapiste, seçilmiş yerel yönetici kalmadı, şehirler dümdüz edildi, yarım milyon insan yerinden oldu, dil yasaklı… Barış süreci?
Rejimin kavruk vizyonunda, “kendi Kürdleri”, TOKİ, yol, köprü, teşvik ve zapt-u rapttan ibaret bir “çözüm” var, barış süreci filan değil…
Yukarıda yazılanlara yine ve her zaman olduğu gibi kötümserlik, umudu yitirmek, yılgınlık, moral bozuculuk, karamsarlık diyerek itiraz edenler olacak. Çaresizlik üzerine bir sentez yapmamın nedeni mesnetsiz iyimserliğin tehlikesini gözler önüne sermek. Türkiye faşizmi tanımıyor, faşizm kendiliğinden dönüşen bir şey değildir. Ancak doğru teşhisler doğru çözümleri getirir, hayaller değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020