Cengiz AKTAR
Ankara yakın zamanda hiç yapmadığı kadar müzakereden bahseder oldu. Ama her konuda değil sadece Yunanistan cephesinde. Diğer bütün cephelerde savaş dili ve/veya uygulaması aynen sürüyor: Ermenistan, Irak, Kıbrıs, Libya ve Suriye.
Durduk yerde bu çark, taktik de olsa ekonominin çöküşüyle yakından alakalı gibi duruyor. Rejimin takati kalmadı, 2019 rakamlarıyla 138 milyar avro mertebesinde olan AB-Türkiye ticaretindeki ihracat payını zora sokma lüksü yok. Gümrük birliğine halel gelirse bundan AB değil ağırlıklı olarak Türkiye zararlı çıkar.
Rejim günlerdir, reis ve şürekâsının ağzından müzakere iradesine karşı AB’den ipe sapa gelmez havuçlar beklemeye başladı. Vizesiz seyahatten gümrük birliği tadilâtına, üyelik müzakerelerinden yeni mülteci paketine, Akdeniz Konferansından liderler zirvesine kadar müjdeler, daha doğrusu ham hayaller havada uçuşuyor. Yeni slogan, İbrahim Kalın’ın ifadesiyle “AB ile beyaz sayfa”.
1959’dan bu yana açılmaya çalışılan beyaz sayfa miktarını bilse böyle bir talihsiz ifade kullanmazdı.
Hâsılı beklentiler had safhada. Ankara’daki yönetici güruhun ümmîliğine Hariciyenin devre dışı bırakılması eklenince böyle mesnetsiz lakırdılar çıkıyor. Bu hayal dünyasına reisin bitmek tükenmek bilmeyen telefonları da dâhil olunca memleket kâbustan şappadanak hârikalar diyarına savruluveriyor.
O “telefon diplomasisi” ki üzerine birkaç makale yazılır, rejimin ve medyadaki borazanlarının pek bayıldığı bir icraat. Zira telefonun bu ucundaki, her işi böyle halletmeye alışmış, emir talimat yağdırarak memleket yönetiyor.
Diğer ucundakiler ise, bu usulü pek seven Trump dâhil, son tahlilde şu veya bu şekilde hesap verme durumunda olan yetkililer. Telefondaki muhataplarına “tabii, derhal” demek durumunda değiller. Bilvesile hatırlatayım, Macron işbaşına geldiğinde devamlı arayan reisle ilgili olarak hafif de dalga geçerek “cumhurbaşkanlığı zor iş devamlı Erdoğan’ın telefonuna çıkmak zorundasın” dediydi.
Son günlerdeki müjdeleri bir kez daha gözden geçirelim.
Vizesiz Avrupa, şu dönemde lafı dahî ağza alınmayacak bir zırva. Türkiyelilerin hakkı olmadığı için değil, Avrupa’da siyaseten bunun asla olamayacağından. Cihatçısından, işsiz vatandaşa oraya göçmek için bekleyen milyonlar var burada.
Gümrük birliği tadilâtı, Konsey seviyesinde açıkça Avusturya, Fransa, Kıbrıs, Yunanistan’ın vetosuna, Avrupa Komisyonunun şartlılık ilkesine ve Avrupa Parlamentosunun sayısız misilleme kararlarına takılıyor. Gündeme gelmesi dahî mucizelere bağlı…
Üyelik müzakereleri 26 Haziran 2018’de alınan kararla ve yeni bir karara kadar AB tarafından durduruldu. Yeniden başlatılabilmesi için tıpkı gümrük birliği tadilâtı gibi mucize gerekiyor.
Mülteci zaptiyeliği yardımı ise zaten hesapta…
Şapkadan taze çıkarılan Akdeniz Konferansı tamamen ciddiyetten uzak bir incir yaprağı… Gündem ne? Ne konuşulacak? Kim katılacak, kim katılmayacak? İki Kıbrıs varken ve bunlara kesin karşı olan Ankara ve Atina varken…
Liderler zirveleri de telefonda biteviye yapılıyor zaten, sonuçların pek doyurucu olduğu söylenemez.
Anlaşılan o ki Ankara AB toplantılarından yaptırım çıkmaması ile yetinmek niyetinde değil. Müzakere masasına oturacak olmasının karşılığında başka havuçlar peşinde. Oysa havuç tam da ilâve sopanın şimdilik ertelenmesi. Zira yukarıda izah ettiğim gibi alabileceği havuç kalmadı rejimin.
Ankara inandırıcı değil. Amacının zaman kazanmak olduğu, üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğu herkesçe mâlum. Sadece inanmak isteyenlerin bir sonraki krize kadar inanıyormuş gibi yaptığı bir muhatap sözkonusu.
Nitekim yaptırımlara karşı çıkan Avrupalılar, başlamak üzere olan müzakerelerden bağımsız olarak, rejimin ek yaptırıma ihtiyacı olmadığını, zaten bindiği dalların hepsini kesip attığını açıkça söylüyor. Diğer bir deyişle, mesele, Erdoğan-Merkel mesaisinden ziyade, çöküşü mecrasına bırakmak.
Aslında ortada kimsenin inanmadığı ve üstelik çoktan bitmiş bir oyun var. Sahiden, sayılan ham hayallerin dışında somut olarak ne konuşulacak?
Ankara’nın, neyin konuşulacağının konuşulacağı istikşâfî görüşmelerde Atina’nın deniz sınırlarıyla sınırlı tek gündem maddesine karşılık upuzun bir itiraz listesi olduğu anlaşılıyor. Üstelik 12 Mart 2002’de başlayıp 60 turun sonunda pek bir ilerleme kaydedilemeyen görüşmelerden şimdi medet ummak biraz abesle iştigâl gibi durmuyor mu?
İki ülke ilişkilerinin çok daha mutedil olduğu dönemlerde herhangi bir ilerleme kaydedilememişken savaşın eşiğine gelinen şu dönemde ne beklenebilir ki? Üstüne üstlük, ulusolcu ve ulusağcı güruhlar ile asker eskilerinin zıvanadan çıkmış savaş çığırtkanlığının, Navtexlerin, fosil yakıt arama faaliyetlerinin, adalar üzerinde uçurulan savaş uçaklarının, adaların statülerinin sorgulanmasının hız kesmeden devam ettiği esnada…
Rejimin fosil yakıt bulma takıntısı ile Akdeniz’de hâkimiyet kurma muradını da ekleyince bu müzakerelerden ciddî bir sonuç beklemek zor.
Zaten bu kadar itiş kakış, savaş tamtamları, küfür kıyamet sonunda 2016’da reisin, Yunanistan’ın iade etmediği sekiz ilticacı subay meselesine hiddetlenerek kesip attığı görüşmelere geri dönmeye dört yıldır razı olunsaydı bu kadar gürültüye gerek olur muydu?
Ankara rejimi yönetimindeki Türkiye, en azından Avrupa ile yolun ayrımında değil, sonunda.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020