Ceren KENAR
Suriye'de “seçimin” gerçekleştiği gün, Gaziantep'te Suriye muhalefetinin kurduğu geçiş yönetiminin başbakanı Gassan Hitto ile görüştüm. Hitto'nun seçimler üzerine söylediklerine gelmeden, öncelikle Suriye'de gerçekleşen seçimler üzerine bir kaç kelam etmek lazım.
Suriye'de gerçekleşen şey bir seçimden çok Star gazetesi dış haberler editörü Yusuf Özhan'ın ifadesiyle bir yoklama. Oy pusulalarının arkasına kimlik bilgilerinin yazıldığı, mültecilerin eğer oy vermezseniz bir daha Suriye'ye giremezsiniz tehditleri ile oy verilmeye zorlandığı, vekaleten ve mükerrer oy verme “hizmeti” gibi oy verme geleneğinde “çığır açan” uygulamaların yaşandığı bir “seçim” oldu.
Bu anlamda Suriye'deki seçimlerde aslında yeni bir şey yok. 2000 yılında Beşar Esad iktidara %99.7 oy alarak geldi. 2007 yılında gerçekleşen seçimlerde oylarını arttırmayı başardı ve %99.82 oranında oy aldı.
Suriye'de baba Hafız Esad zamanından beri seçimler iktidarı kimin yöneteceğini seçmek için yapılmıyor. İktidarda kimin olacağı zaten belli. Suriye'de seçimler iktidardaki Esad ailesinin fertlerine bir “biat” töreni gerçekleştirmek için yapılıyor.
Ancak 2011'den itibaren dikta rejimine eşlik eden başka bir unsur var: kan. Katliamların ve silahların gölgesinde yapılan bu seçimlere Suriye halkı “kan seçimleri” ismini takmış.
Gassan Hitto, Suriye halkı olarak bu seçimleri, sonucu ne çıkarsa çıksın tanımadıklarını söylüyor: “Eli kanlı bir rejim seçim yapmaya karar vermiş. Sadece Mayıs ayında 1791 sivil Esad rejiminin kullandığı varil bombaları sonucunda hayatını kaybetti. Ortalama her gün 10 çocuk ölüyor, toplamda ölenlerin %20'si çocuk. Ne mi düşünüyorum bu seçimler hakkında? Bu seçimler düzenbazlıktır, bu seçimler yanlıştır. Suriye halkı adına bu konuda konuşma yetkimin olduğunu düşünüyorum, bu seçimlerin sonucu ne olursa olsun, seçimlere kim katılmış olursa olsun, bu seçimleri kabul etmiyoruz. Esad'ın Suriye'de bir geleceği yoktur.”
Hitto'nun son cümlesini belki de şöyle formüle etmek daha doğru: Esad'ın başında olduğu veya içinde olduğu Suriye'nin bir geleceği yoktur.
Kendisine Suriye krizinin geleceğini soruyorum, sahadaki dengeler değişecek mi, rejimin çöküşü, Suriye'deki çatışma ortamının sonu gelecek mi? Üç senedir gazeteciler olarak aynı soruyu soruyor ve aynı cevabı alıyoruz Suriye muhalefetinden. Hitto şöyle diyor:
“Suriye'ye yapılan yardımlardan dolayı öncelikle Türkiye'ye ve diğer ülkelere çok müteşekkiriz. Ancak üzülerek söylüyorum ki Sayın Obama Suriye halkının taleplerini karşılayamamıştır. Obama bu krizi neyin bitireceğini, Suriyeliler'in neye ihtiyacı olduğunu biliyor. Biz Suriye muhalefeti olarak ne Amerika'dan ne de başka bir ülkeden askeri müdahale bekliyoruz. Sahada herhangi bir yabancı birlik talep etmiyoruz. Tek istediğimiz, Esad rejiminin sivilleri hava yoluyla hedeflemesine karşın bu hava gücü üstünlüğünü yok edecek ağır silahlar ve buna ek olarak uçuşa yasak bölge ilanı. Batı kamuoyunun politikasında bir değişiklik olmadığı sürece Suriye'de sahada bir değişim olmayacak. Esad rejimi her gün iki ülkeden, Iran ve Rusya'dan, buna ek olarak da Hizbullah'tan destek alıyor. Suriye muhalefeti ise yalnız bırakılıyor.”
Krizin en başından beri söylenen şey aynı. 2013 yılının Ocak ayında, “Kötü bir emperyalizm sınavı” başlıklı yazımda şu notu düşmüşüm: “Suriyelilerin çok ciddi bir kısmı uzun zamandır Batı kamuoyunun rejimle zımni ittifak hâlinde olduğu kanaatinde. Gelinen son durumda pek de haksız sayılmazlar. Suriye’de Özgür Suriye Ordusu’na silah teminatının neredeyse yok denecek bir orana azaldığı yönünde ciddi ve güvenilir kaynaklardan ulaşan haberler var... Obama-Biden ikilisinin Clinton ve Pentagon’a rağmen Suriye’ye müdahil olmama ısrarının devam edeceğine dair güçlü emareler de mevcut. İsrail ise muhaliflere ve rejime eşit mesafedeyiz diyerek aslında tarafını belli ediyor...Ancak unutulmaması gereken bir nokta var: Amerika’nın mevcut müdahil olmama stratejisi ileride müdahil olmasına sebebiyet verecek tehlikelere gebe. Özgür Suriye Ordusu’nu zayıflatacak, bölecek ve itibarsızlaştıracak her girişim Suriye’de hâlihazırda güçlü olan radikal unsurların daha da güçlenmesi ile sonuçlandı ve sonuçlanmaya devam edecek... Suriye konusunda en maliyetsiz çözüm olarak müdahil olmamayı gören ve seçen Amerika için bu tavır aslında en maliyetli tercih olabilir.”
Bu satırların yazıldığı zaman eski Amerikan Suriye elçisi Robert Ford Amerika'nın Suriye politikasında etkin bir aktördü olan ve Amerikan Dış İşleri Bakanlığının bu konuda yetkili ismiydi. Bir ay önce bu görevi bıraktı. Ve bu hafta bir açıklama yaptı.
Ford, “Artık Amerika'nın Suriye politikasını savunamıyorum” diyordu açıklamasında. “Krizin kökenlerini veya sahadaki dengeyi değiştirebilecek bir politika geliştiremedik. Ek olarak büyüyen aşırılık tehdidi var. [Suriye] politikamızda başarılı diyebileceğimiz, Esad'ın kimyasal silahlarının %93'ünün imhası dışında hiçbir şey yok. Ama şimdi de muhaliflerine karşı klorin gazı kullanıyor.”
Ford, Amerika'nın Esad'a karşı kullanabileceği daha etkin ve caydırıcı yollar olduğunu ancak bunun kullanılamadığını söylüyor. Esad'ın Rusya, İran ve Hizbullah'tan aldığı destek sayesinde ayakta kaldığını vurguluyor. Ve ekliyor: “Bence temel insani değeri ve onuru olan herkes Suriyeliler'e yardım etmelidir.”
Evet, Suriye muhalefeti de bunu söylüyordu en başından beri. Evet Suriye politikası nedeniyle haksızca ve sertçe eleştirilen Türkiye de bunu söylüyordu en başından beri.
Amerikan tarihinin en kötü dış politika uygulamalarından biri olan Suriye konusunda, Türkiye bu tavrı değiştirmeye yönelik canhıraş çırpınırken, Türkiye'de Amerika değil, Türkiye dış politikası eleştiriliyordu. Türkiye'de muhalefet, haklı olan ve haklı çıkan Türkiye politikasını sorumlu tutuyordu ve hala tutuyor bu krizden.
Görünen o ki bu fikre Amerikan Dışişleri bile katılmıyor.
Şu an izlediğimiz şey Suriye seçimleri değil, Amerika'nın seçimi.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları



































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017