Ceren KENAR
Türkiye'nin Musul Konsolosluğundan IŞİD tarafından kaçırılan ve 101 gün boyunca rehin tutulan konsolosluk çalışanları ve aile mensuplarını kurtaran operasyon hakkında neyi biliyoruz ve neyi bilmiyoruz?
Operasyonun son derece başarılı bir operasyon olduğunu biliyoruz. IŞİD'in elinden bu vatandaşların zarar görmeden kurtarılması Millî İstihbarat Teşkilatı, Dışişleri Bakanlığı ve siyasi iradenin başarısıdır. Burası net. IŞİD'in elinde tutulan başka ülke vatandaşları için, başka istihbarat teşkilatlarının operasyon girişiminde bulunduğu ve başarısız oldukları düşünülürse, bu operasyonun etkinliği daha iyi anlaşılabilir. Yine rehinelerin (diğer rehine krizlerine kıyasla) epey kısa zamanda kurtarılmış olması operasyonun başarı hanesine bir artı olarak yazılmalıdır. Rehinelerin kurtarılması sırasında herhangi bir takas olmaması önemlidir. Bununla beraber hem kurtarma ekibinin, hem de rehinelerin hayatlarını riske atacak bir çatışmadan da kaçınılması ve siyasi baskı ve diplomasi yolunun izlenmesi, belki işleri zorlaştıran ama insan hayatını merkeze alan bir tercih. Bununla beraber operasyonun başka istihbarat teşkilatlarından destek alınmadan yapılan, yerli bir operasyon olduğunu biliyoruz.
Kurtarma operasyonunun detaylarını bilmiyoruz ve muhtemelen uzun süre de bilmeyeceğiz. Bu detayların gizlenmesi elbette operasyonun başarılı olması açısından hayati. Operasyona ilişkin bazı unsurları tahmin edebiliyoruz. Örneğin Arap aşiretlerin rehinelerin kurtarılması sürecinde etkin rol oynadığı yönünde bir intiba var. IŞİD'in Musul'da ilerlemesinde, o bölgedeki Arap aşiretlerin desteğinin önemli olduğu not düşülmüştü. Belli ki bu aşiretlerin IŞİD'in komuta kademesinde bir baskı gücü mevcut. Bu baskı gücünün Amerika'nın IŞİD'e karşı operasyonundan hemen önce devreye girmiş olması ve Sünni aşiretlerin Türkiye'nin desteğini almak (veya korumak) için IŞİD'in komuta kademesini zorlamış olması ihtimaller dahilinde. Bununla beraber, rehinelerin böylesi bir operasyon sürecinde IŞİD için değerli bir pazarlık gücünden ziyade bir risk ve yük hâline geldiğine yönelik bir spekülasyon yapmak da mümkün. Amerika'nın planlanan hava harekâtında, Türkiyeli rehinelerin zarar görmesi dahilinde, Türkiye'nin bu operasyonlara aktif olarak karadan katılma ihtimali IŞİD'i ürkütmüş olabilir. Böylesi bir riski yani Türkiye'nin IŞİD'e karşı askerî bir operasyon uygulaması ihtimalini bertaraf etmek istemiş olabilir IŞİD.
Türkiye'nin hem IŞİD'le mücadele konusunda, hem de bölge politikasında elinin rahatladığını biliyoruz. MİT'in böylesi başarılı bir operasyon ile bölgede önemli bir itibar kazandığını biliyoruz. Türkiye'nin bölgedeki farklı unsurlar üzerindeki gücünün teyid edildiğini biliyoruz. Bununla beraber Türkiye'nin Amerika'nın öncülüğünü yaptığı IŞİD'e karşı koalisyona bakışını kökten değiştirmeyeceğini de biliyoruz. Üst düzey bir Dışişleri yetkilisinin ifadesi ile: “Türkiye'nin IŞİD'e karşı bakışı hep aynıydı. Rehineler yokken de aynıydı, varken de aynı, kurtarıldıktan sonra da aynı olacak.”
IŞİD, Türkiye açısından bir terör örgütü ve ciddi bir güvenlik tehdidi. IŞİD'e karşı operasyon düzenleyen ilk ülke Türkiye, bir sene önce TSK'nın IŞİD'in konvoyunu vurduğu unutulmamalı. Ancak Türkiye'nin IŞİD'e karşı planlanan operasyon konusundaki çekinceleri baki. Bu operasyonun yeterli bir plan olmadığı kanaatinde Türkiye. IŞİD'i havadan vurmanın, IŞİD'i bitirmeyeceğini, kaynak sorun giderilmediği sürece de IŞİD tehlikesinin devam edeceğine inanıyor Ankara. Suriye ve Irak'ta istikrar sağlanmadığı sürece, IŞİD'e komşu olacağının farkında Türkiye. Türkiye, koalisyona destek verecek burada sorun yok. Ancak operasyonda, elinde “neşter” tutan aktör olmayacak. Bunu biliyoruz.
Ve son olarak: Bu operasyonun iç siyasette hükümete ve MİT'e ciddi bir prestij kazandırdığını biliyoruz. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun son derece başarılı bir sınav verdiğini ve şahsına yöneltilen haksız eleştiri ve seviyesiz ithamları boşa düşürdüğünü biliyoruz. Gerek kurtarma operasyonu öncesi süreçte, gerek kurtarma operasyonu sonrasındaki karşılama töreninde Türkiye, Davutoğlu'nun siyaset tarzı ile tanıştı. Aynı şekilde hakkında yoğun kampanyalar düzenlenen MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, MİT'te oluşturduğu önemli dönüşümün sonucu kurumun inkâr edilemez bir etkinlik kazandığını biliyoruz...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017