Ceren KENAR
“Siz Atatürk'e kurban olun be!”
Dersim katliamında Atatürk'ün rolü olup olmadığını tartıştığımız bir programda Boğaziçi Üniversitesinden bir akademisyenin tartışmaya son noktayı koyan cümlesi buydu.
Hakikaten son nokta gibi son nokta. 2014 yılında geldiğimiz son nokta.
Kemalizm eleştirisi bu ülkede Cumhuriyet tarihi ile yaşıt (hatta Kemalizmi İttihatçılığın devamı olarak tanımlarsak Cumhuriyet'in kurulmasından da eski.) Bu ülkede rejimin gadrine uğramış farklı gruplar, mütedeyyinler, Kürtler, gayrimüslimler, Aleviler en baskıcı dönemlerde bile, çoğu zaman korkudan fısıltıyla rejimi eleştirdi. Ciddi bir külliyat oluştu.
Bu külliyatın bir yeraltı edebiyatı olmaktan çıkması ise özellikle 1990'larda kendisini liberal veya liberal sol olarak tanımlayan, “beyaz Türk” entelektüellerin bu görüşlere kamusallık kazandırması ile oldu. Türkiye tarihine daha revizyonist okumalar getiren ve resmî ideolojiye eleştirel bakabilen akademisyenlerin kendilerine alan bulduğu Boğaziçi Üniversitesi gibi kurumlar buna öncülük etti.
Fakat bu eğilim birden kesildi. Kesilme tarihi ise Gezi fenomeni ile oldu.
Kendisini anti-Kemalist olarak gören birçok entelektüelin Türkiye siyasetinde bir dönüm noktası olarak gördüğü, Türkiye siyasetine yeni ve benzersiz bir söylem getirdiğini iddia ettiği, hatta Gezi ruhu tabiriyle yarı mistik ve kutsal bir anlam atfettiği Gezi olayları ile “beyaz Türk” entelektüeller için Kemalizm eleştirisi birden demode oldu.
Nedeni muamma...
Başörtüsü yasağından 3 sene önce vazgeçen, andımızın büyük bir dirençle zar zor 2 sene önce kaldırıldığı, hâlâ Kemalizme dair kadim sorunların (Kürt, Ermeni ve Alevi) çözülmediği bir ülkede Kemalizm birden ehven-i şer oldu. Birçok sorunun en temel kaynağı olan devrim kanunlarının yürürlükte olduğu, 10 Kasımlar'da hâlâ Kuzey Korevari görüntülere sahne olan, resmî müfredatta hâlâ katı bir Kemalist anlatıyı koruyan, crème de la crème kitlesi Sözcü gazetesi okuyan, en müstesna semtlerindeki evlerin camlarında kalpaklı Atatürk posterleri olan bir ülkede, Kemalizm eleştirisi yadırganır oldu.
“Askerî vesayet çöktü ya, daha ne istiyorsunuz” ifadesi bir argüman olabildi. Askerî vesayetin çökmesi birden “dindarlara” verilen büyük bir taviz olarak algılanmaya başlandı. Senelerdir bu normu savunanlar, birden zaten olması gerekeni, normal olanı iktidara yapılmış bir lütuf olarak görmeye başladı. Hatta ve hatta askerin siyasetten elini çekmesi, hükümeti defansif bir pozisyona sokan bir durum gibi algılanmaya başlandı. Askerin iki senedir kışlada olması, doksan yıllık bir devlet geleneği ile hesaplaşılmasını gereksiz kıldı.
Kemalizm eleştirisinin bayrağını taşıyan bazı entelektüeller, Yekta Güngör Özden'den beklenebilecek düzeyde analizlere koşmaya başladı. Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra Köşk'te (veya yeni Cumhurbaşkanlığı Saray'ında) alkol servis edilip edilmeyeceği bu isimler tarafından büyük bir mesele olarak tartışıldı. İş kazaları iktidarın dindar olmasına bağlandı. Ana fikri “hükümet tabii ki IŞİD'i destekler, ikisi de Müslüman değil mi zaten” yazıları paylaşılma rekoru kırdı.
Tüm bu arkaik Kemalist tezler, “ama Kemalizmi ilk üç gün ben de desteklemiştim” şerhi ile siyasi doğruculuk kazandı.
Seküler entelektüeller demokrasi oyunundan sıkıldı. Mahallesine döndü. O mahalle değişmemişti. Değişen onlar oldu. Veya belki de öze dönen, bilgisayar ayarlarını sıfırlayarak default pozisyona geçen onlar oldu. Hükümeti değişmekle suçlarken, aslında değişen onlar oldu.
Yaşlanınca anne babalarını anlamaya başlayan gençler gibi, yaşlandıkça Kemalist ebeveynleri ile barışan onlar oldu.
Ne yazık ki yeni şişede eski Kemalizm, sekülerler için yine yeni yeniden yegane siyaset dili oldu.
Dürüstçe konuşalım, Gezi “ilerici” mi yoksa “gerici” bir ayaklanma mıydı? Gezi'nin sorgusuz sualsiz yüceltilmesi, Gezi gençliğinin kutsanması, bu ülkenin entelektüel gelişimine katkı mı yaptı yoksa köstek mi oldu? İktidara nefret dolu bir kategorik düşmanlığı siyaset sanmak, sekülerler için bir kazanım mı oldu?
Gezi sonrası seküler siyaset ve entelijansiyanın hâli, Gezi sarhoşluğunda hapsolan aydınlar için kötü haberler sunuyor...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017